Merhaba değerli gençler ve kendini genç hissedenler,
Özgün tefekkür, düşünce ve eleştirilerinizi bizimle paylaşmak istiyorsanız; 100 kelimeyi geçmeyecek şekilde yazıp ayın 15’ine kadar “editor@gencyorumdergisi.com” adresine gönderebilirsiniz. Bu ay da sizlerden gelen çalışmalara yer Kısa Yorum sayfamızda vermeye devam ediyoruz. Yazılarınız geliş ve kabul sırasına göre yayınlanıyor. Göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ediyoruz. Çalışmalarıyla dergimize renk katan arkadaşlarımızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.
RENKLER ÜZERİNE…
Bildiğiniz gibi, tüm renklerin birleşimi beyazı oluşturur. Lakin beyaz, kendini oluşturan hiçbir renge benzemez. Beyazı tarif etmek zordur. O her renktir; ama aynı zamanda hiçbir renk değildir. Bu hakikat bana, “Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, ‘Doğrusu biz Allah’a aidiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz’ derler” (Bakara Suresi: 156.) ayetini hatırlatır. Tıpkı bir prizmadan geçen beyaz ışığın kırılarak renklerine ayrılması gibi, Cenab-ı Hak esmâsıyla şu kâinat aynasında âdeta sonsuz renklerini ifade etmiştir. Bize kendi renklerini gösterir, tanıttırır, sevdirir. O renkleri muhtelif aynalarda yansıtır. Her insan da ayrı bir ayna ve o aynadan yansıyan ayrı bir renk değil midir? Sarı maviden üstün, kırmızı yeşilden aşağı mıdır? Keza her insan da yokluktan varlık âlemine gelmişse, Cenab-ı Hakkın esmâsından bir rengi taşıyor demektir. Her insan, o renk ile, değerlidir…
Beyza Nur ALTINBAŞ
HASED DUYGUSU VE İHLÂS
“Ameller niyetlere göredir” kaidesi cihetiyle baktığımızda esasen maneviyatımızda “Lillah için” diyebilmek hâkim olmalıdır. Hakikî ihlâsın olmadığı yerde yaratılışımıza aykırılıklar yer edinir. Bunlardan biri de haseddir. İhlâsı kuvvetli olmayan birinin bu kör duyguya yenik düşmesi işten değildir. Bundan dolayı ihlâs ile hased arasında derin bir alâka vardır. Hased duygusu uhrevî veya dünyevî sebeplerden olabildiğinden kişiye ve çevresine ciddî zararlar verir. Hased damarı kabarık olan insanın zamanla muhatabına karşı başlayan içten içe söylenmeleri riya ile son bulabilir. Bunun cezasını belki de on yıl çeker. Üstadın dediği gibi bunun tedavisi ihlâsı kazanmak ve hasedi terk etmektir.
Nursena SELÇUK
ENE İLE CENAB-I ALLAH’I BULMAK
İnsana verilen ene öyle gizemli bir tılsımdır ki Allah hesabına işlenirse kâinat kapılarını açar. Cenab-ı Allah’ın verdiği ene’yi Allah hesabına hayatımızda tatbik edersek Cenab-ı Allah’ı buluruz ve Ona hakikî kul oluruz. Mesela, ben nasıl ki şu fabrikayı yaptım, sahibiyim; Cenab-ı Allah da kâinat fabrikasının sahibidir. Ben nasıl ki şu kitabı kaldırıyorum, sayfalarını çeviriyorum; Cenab-ı Allah da semayı kitap sayfalarını dürer gibi dürer. Misalleri çoğaltabiliriz. Ene vasıtasıyla bize verilen Cenab-ı Allah’ın esmasını tanıyabilir, anlayabiliriz. Hayata Cenab-ı Allah’ın esmasıyla bakan, Rabbini tanır, bilir, hakikî kul olup saadet-i dâreyne mazhar olur.
Yakup ÇETİNER
İlk yorumu siz yazın