Alışveriş sepetinin hikâyesi

Çoğumuz her yerde bulunan alışveriş sepetine nasıl ihtiyaç duyulduğunu, daha da önemlisi insanları buna alıştırmak için ne çabalar sarf edildiğini bilmiyoruzdur. Evet, şimdilerde elimiz ayağımız gibi olan alışveriş sepetlerini yaygınlaştırmak için çok uğraşılmış, zira insanlar kullanmamakta ısrar etmişler. Peki neden?

20.yy başlarında insanlar marketlerde raflardan aldıkları ürünleri ellerinde taşıyorlardı. Daha çok ürün almak isterlerse kucaklayarak marketin içerisinde zar zor yürüyor ve listesindeki olan her şeyi alamadan evlerine dönüyorlardı. O zamana kadar alışveriş yaparken ürünlerin elde taşınması çok büyük bir sorun değildi. Market sahipleri de o kadar önemsemiyordu bu durumu. Ev tipi buzdolaplarının piyasada belirmesiyle birlikte market sahipleri müşterilerin tek seferde daha fazla yiyecek almak istediğini ama bunları kucaklarında taşıyarak marketi gezemediklerini, alınan eşyaların taşımasının bir problem olduğunun farkına vardılar.

Taşımanın problem olduğunun farkına varanlardan biri de, Amerika’daki Humpty Dumpty süpermarket zincirinin sahibi Sylvan Goldman’dı. Goldman, o dönemde müşterilerin aldıkları eşyaları elleriyle taşımasında zorlandığının farkına varmıştı. Zamanla müşteriler bu soruna çözüm olarak tel ve hasırdan yapılma sepetler satın alıp alışverişe giderken yanlarında götürmeye başlamışlardı. Bu sepetin de çabuk dolmasından dolayı müşteriler sepete koyamadıklarını ellerinde taşıyorlardı. Goldman, müşterilerin sepetleri dolduğunda zorlandığını ve bu durumun onların satın alımlarını durduracağının farkına varmıştı.

Hem kendi satışlarını arttırabilecek hem de müşterilerini memnun edecek fikirler düşünmeye başladı. Bir süre müşterilerin alışveriş davranışlarını takip ediyor ve özellikle çocuklu kadınların alışveriş yaparken zorlandıklarını fark ediyordu. Bu problemi çözmek için, mağazanın içinde dolaşarak sepeti dolu müşterilerin sepetlerini taşımaya yardımcı olacak görevliler işe aldı. Ama bu çözüm yolu da pek etkili olmadı. Birden, herkes marketlerde ürün taşımayı kolaylaştıracak yollar üzerinde çalışmaya başladı. Herkes tekerlekli sepetlerin yararlı olacağı konusunda aynı görüşteydi. Her yenilikte olduğu gibi, ortaya bazısı harika, bazısı kötü yüzlerce prototip çıktı. Yapılan tasarımların bir çoğunda gözlemlenen hata sepetlerin çok yer kaplamasıydı.

Goldman, ofisinde alışveriş sepetlerinin yer kaplama sorununu nasıl çözebilirim diye düşünürken, ofisindeki katlanır sandalye dikkatini çekti ve bu sandalyeden ilham alarak katlanır bir sepet yapmaya karar verdi. İş arkadaşı olan Fred Young ile birlikte, yapacakları sepetin tasarımı üzerinde çalışmalara başladılar ve bir süre sonra ilk prototipi ürettiler. Ortaya çıkan alışveriş sepetinin alt tarafında 4 adet tekerlek bulunuyordu. Metal bir çerçeve ile iki tel sepetinin üst üste gelerek katlanır bir hal alacak şekilde tasarlanmıştı. Bu tasarımla beraber ilk alışveriş sepeti üretilmiş oluyordu.

Goldman, alışveriş sepeti alanında seri üretim yapmaya karar verdi ve Katlanır Taşıyıcı Sepet A.Ş.’yi kurdu. Alışveriş sepetlerini seri üretmek için Goldman, Arthur Kosted adlı tamirci ile bir üretim hattı sürecini geliştirdi ve üretime başladı. Bu ürünün reklam kampanyası ile 4 Haziran 1937’de açılışı yapıldı. Hazırlanan reklam filminde bir kadın alışveriş sepetini taşımakta zorluk çekiyordu ve şöyle diyordu: “Bu yeni! Bu sansasyonel! Artık sepet taşımaya son!” Reklamda alışveriş sepeti gösterilmiyordu. Goldman müşterilerin sepetin nasıl bir şey olduğunu merak edip dükkânlarına gelmesini istiyordu.

Goldman’ın alışveriş sepeti ilgi görmedi. Goldman’a göre erkek müşteriler, alışveriş sepetini taşımayı erkeklik gururuna yediremediklerinden dolayı reddediyorlardı. (Erkeklerin bu tavrı sergilemesinin nedeni kendilerini eşyaları taşıyacak kadar güçlü görüyor olmalarıydı, bundan dolayı alışveriş sepetine ihtiyaçları olduğunu düşünmüyorlardı). Kadın müşteriler ise alışveriş sepetinin bebek arabasından farksız olduğunu iddia ediyorlardı. Yani alışveriş sepeti müşterilere göre pek de işlerini kolaylaştırmıyordu.

Goldman bu problemi hızlıca halledecek bir fikri hemen uygulamaya koydu. İlk olarak işe kadınlardan ve kaslı maço görünümlü erkeklerden oluşan bir ekip aldı. Bu ekipten mağazanın açılışından itibaren kapanışına kadar alışveriş sepetiyle gezmeleri istendi. Bununla birlikte mağazanın girişinde gelen müşterilere alışveriş sepeti vermeleri ve kullanımının gösterilmesini de bu ekipten istedi.

Goldman’nın bu fikri işe yaradı. İnsanlar akın akın gelmeye başladılar. Marketler ve müşteriler alışveriş sepeti siparişi için isimlerini yazdırdılar. Verilen siparişler o kadar çoğaldı ki Goldman ömrünün sonuna kadar çalışsa bu kadar siparişin yetişmeyeceğini düşünüyordu. Bundan dolayı başka firmalara da üretim iznini satmaya karar verdi. Bu üretim iznini satarak kısa sürede iyi bir ek gelir elde etmeyi başardı.

Alışveriş sepeti siparişleri bir yandan çoğalırken, bir yandan da icadın amacı olan müşterilerin tüm ihtiyaçlarını tek seferde alabilmesini ve çok müşteri gelmesini kolaylaştırmıştı. Artık insanlar alışveriş sepeti olan marketleri tercih ediyorlardı.

Alışveriş sepetleri o kadar popüler oldu ki 1940 yılına gelindiğinde sipariş verenler sekiz yıllık bir bekleme listesine dahil oluyorlardı. Goldman satılan her alışveriş sepetinden telif hakkı alarak zenginliğine zenginlik kattı.

Goldman, yapmış olduğu sepet tasarımının iyi olmasına rağmen, birkaç yıl sonra günümüzde her yerde gördüğümüz iç içe geçebilen alışveriş sepetlerini geliştirmiştir. Bu tasarım bize tek sepet ile önemli ölçüde fazla depolama alanı sunmasının yanında çocuklu ailelerin de rahat bir şekilde alışveriş yapması için katlanır kapanır çocuk oturağını da üzerinde barındırmaktaydı. Goldman’ın alışveriş sepetinde yapmış olduğu son geliştirmenin üzerinden 70 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen daha iyisini yapan olmadığından dolayı halen kullanılmaya devam etmektedir.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*