Hayat hakikati

Mekân belli, görev belli, bir yaratılıp tercihlerimizle ayrıldığımız yollar belli. Bu yollar kimine çok uzun, kimine ise kısa… Bu yollardan birinin yolcusuyum ben. Yürüyorum ayağıma takılan taşlara aldanmadan. Belki de aldandığımı sanmadan. Aslında zemin çok kaygan, kayıp düşme telaşı var bende. Ama biliyorum her bir yanım sarılı, o ezelî ve ebedî kudretle.

Geçip giden tüm zamanların, güneşin doğuşuyla yeniden başlayan taze günlerin, habersizce geldiğimiz sanılan mekânın bir yerinde, şimdiki yaşıma paralel zamanın anındayım. Hayallerin hedefe, hedeflerin gerçeğe dönüştüğü bir hayat serüveninin basamaklarını çıkıyorum. Düşlediğim hayallerimin gerçekliğe dönüştüğü sahnelerde oynuyorum. Manevî yolculuğuma giden hayat güzergâhımda yaşadığım tüm hatalarıma ve doğrularıma “iyi ki” diyorum.

Hayatımın en içine bakıyor, geçmişimin arşivini kurcalıyor, tutamadığım zamanın geride bıraktıklarına bakıyorum. Arada bir düşüncelere dalıyor, efkârımın soğuk denizinde yalpalanıyorum. Sonra birden bir rüyaya dalıyor, kendimi bir meydanda buluyorum. Havada süzülen güneşin doğuşunu izlerken gözlerim dalıyor uzaklara. Rengini göremediğim semaya bakıyor, etrafı temaşa ediyorum. Aniden kulak kabartıyorum bir kalp lisanına. Öteden bir ses duyuyorum sadece bir bakışla, bir biçarenin sessiz çığlığıdır bu düştüğü günah bataklığında. Gecenin zifiri karanlığı gündüzüne karışmış, şimdi bana parlamayan yıldızlar anlatıyor serzenişini, istemese de hissettiriyor günahların elemi.

Hakikat perdesini aralarken, birkaç kelâm geziniyor dimağımda. Her şey de bir hakikat arayışı; her arayışta yaşam hakikatinden dünya sevgisi çıkıyor karşıma. Asıl olan olmazsa ruhun zinde kalabilme savaşı başlıyor ancak müsbet hareket edersen yükseliyor ruhun, farklılaşıyor, tanışıyor seninle, içle dışı kaynaştırıyor kendini kaybetmeden. Bilaşüphe hayat hakikati var oldukça, yaşayabildiği kadar hakikatleri yaşıyor insan.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*