Kendimi başarılı hissediyorum

Eğitim ve öğretim, insanın hayatı boyunca karşılaşacağı kavramları ve değerleri tanımlayıcı niteliği yönüyle oldukça önemlidir. Kavramlar ve değerlerin tanımları insanın zihninde nasıl şekillendiyse insan da o istikamette o değerleri ve kavramları benimser ve hayat istikametini tayin eder. Bu önemli kavramlardan birisi ve belki de en önemlisi, başarı kavramıdır. İnsan ilk eğitiminde başarıyı nasıl tanımlarsa hayattaki hedeflerine ulaşmak konusundaki tavrı da ona göre şekillenecektir. Peki başarı nasıl tanımlanmalıdır?

TDK sözlüğünün başarı tanımı: “Bir işi istenilen bir biçimde bitirmek” şeklindedir. Eğitim ve öğretim hayatımız boyunca tatbik edilen ve bize öğretilen başarı tanımı ise bundan oldukça farklıdır. 12 yıllık kesintisiz eğitim ve öğretim hayatımız boyunca hem ailelerimiz hem de diğer öğretmenlerimiz tarafından bize tavsiye edilen ya da dayatılan belli bir kalıbı vardır başarının. Başarı; çok iyi matematik yapmak, sınavlarda her zaman ilk üçte olmak, tuttuğunu koparmak, sınıfını geçmek, takdir almak, iyi bir işe sahip olmak, yüksek bir gelir elde etmek, evlenmek, ev almak, araba almak gibi uzun bir liste ile tanımlanıp dayatıldı bizlere. Oysa başarı dar bir kalıba sıkıştırılacak, ölçülebilecek ya da keskin sınırlar ile belirlenebilecek bir şey değildir. Eğer netice “istenilen bir biçimde” yani insanı içten içe tatmin edecek şekilde değilse ulaşılan şey başarı değil, ulaşan da başarılı değildir. Eğitim sistemimiz başarının tanımlanması yönüyle oldukça eksiktir ve bu yüzden toplum kendini başarısız hisseden her yaştan insanlar ile doludur.

Başarı ile kanaat ve mutluluk arasında şiddetli bir ilişki vardır. Bir insanın başarı ölçütü puan, sıralama, maaş gibi rakamların ötesinde, hissettiği duygulardır ve kişiden kişiye fazlasıyla değişiklik gösterir. Bir çocuğun mandallardan robot yapması da başarıdır, bir mühendisin yaptığı keşfinin çalışmasını izlemesi de; bir annenin çocuklarının ilk adımlarını izlemesi de başarıdır, bir akademisyenin öğrencilerinin mezuniyetini izlemesi de; bir öğrencinin istediği üniversiteyi kazanması da başarıdır, bir ihtiyarın vakit namazında camiye ulaşması da. Başarı, hedeflenen şeye kendini bozmadan, sağlam bir iç tatmin ve mutluluk ile neticesine kanaat ederek ulaşmaktır. Bu tanım da birçok yönü ile eksik olabilir çünkü başarının gerçek ölçüsü içimizdedir. İnsan “Ben başarılı oldum” dediği anda başarılıdır. Kendini başarılı hissettiği anda başarılıdır. Eğer neticesi tatmin ve mutlu etmiyorsa ve insanın içinde vicdanî ve manevî çelişkilere neden oluyorsa o başarı tam bir başarı sayılamaz. Kimi zaman sırf birilerinin dayatması ile kazanılan çok güzel bir üniversite bölümündense, bir parça kâğıda yazılan iki satır şiir ya da cümle daha fazla başarılı hissettirir insana. Çok yüksek bir gelir ile sevilmeyenbir meslekte çalışmaktansa, neticesi uzak görünse de sevilen bir yolda koşturmak, çabalamak ve yorulmak daha başarılı hissettirir insana.

Kendinizi en başarısız hissettiğiniz ânı düşündüğünüzde ekseriyetle karşınızda başkalarının beklentisi ile belirlenmiş hedefler vardır. Size bir şey başarı olarak dayatılmıştır ve siz ona ulaşamadığınız için kendinizi başarısız zannediyor olabilirsiniz. Oysa başarı tek tek fiiller ve olaylara göre belirlenir. A noktasından hedeflediğiniz B noktasına ulaşmak başarıdır. Başkasının beklediği ya da belirlediği C noktasına ulaşmak değil. O noktaya ulaşmamak da sizi toptan başarısız yapmaz, eğer başarısız olduysanız bile tekil bir olay için geçerlidir bu durum. Başka konularda başarılarınız devam etmektedir. C noktasına ulaşmadığınız için başkası sizin başarısız olduğunuzu iddia edebilir. Siz de o zaman kendi içinize dönüp “Yahu ben zaten B noktasını hedefledim ve buraya ulaştığım için mutluyum, ilerlemeye de devam etmek istiyorum” diyebilmelisiniz.

Başarılı olmak mı istiyorsunuz? Öyle ise kendinizi iyice tanıyın ve ne istediğinizi bilin. İstediğiniz hedefe giderken de toplumun ya da çevrenin sizi kendi beklentilerine göre yontmasına izin vermeyin. En önemlisi de başarıya giden yolda asla ama asla Allah’ın rızası dışında bir şey gözetmeyin. Çünkü fıtratı bozulmamış insanı Allah’ın rızası dışında gerçek manada tatmin edebilecek hiçbir şey yoktur. Peki ben kimim ki insanlara başarı dersini veriyorum? Olsun en azından bu yazıyı bitirebilmiş, kendimi istediğim gibi ifade edebilmiş ve neticesinden memnun bir insanım. En azından vicdanım rahat ve kendimi başarılı hissediyorum. Dahasına gerek var mı?

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*