Kıssadan eğitim

“Çocuklara ve gençlere daha kalıcı, daha eğlenceli, yaratılışlarına daha uygun bir eğitim vermek mümkün müdür? Çocuklar ve safî zihinleri için en güzel eğitim metodu nedir?’’ sorularıyla yola çıkmak istiyorum. Burada bahsettiğim eğitim; insanlığa hayırlı evlat yetiştirmek üzerine olacaktır. Ancak burada hayırlı, bilinçli, iradeli, akıllı nesiller yetiştirmek için ebeveynlerin de kendilerini, nefislerini, iradelerini eğitmeleri gerektiği ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Müslüman olarak yaşamak sorumluluk ve sürekli öğrenme gerektirir.

Bir mücadelenin içindeyiz. İyi ile kötünün, doğru ile yanlışın karşı karşıya gelişi belki de hiç bu kadar aşikâr olmamıştı. Herkes tarafını seçmek zorunda ki bu da kişinin kendi nefsiyle olan mücadelesini gündeme getiriyor. Her yerden fitneler üzerimize meteor gibi yağarken umudumuzu koruyup, ayakta kalmaya çabalıyoruz. İnancımızdan kaynaklı umudumuz taze. Böylece mücadelemiz için yeni kaleler kurmaya çalışıyoruz. İşte bu âhirzamanda Bediüzzaman Said Nursî’nin de sıklıkla belirttiği gibi, birçok alanda temeli kuran, hayatın ve toplumun merkezinde yer alan, mutluluk kaynağı ve bir sığınak olan aile hayatının önemi ortaya çıkmaktadır.

Aile ilk eğitim ve terbiyenin verildiği, toplumu oluşturan çok kıymetli bir kurumdur. Araştırmalar göstermiştir ki 0-6 yaş çocukların karakter ve kişilik gelişiminin oluştuğu yaştır. Yani çocuğun anne, babasından, yakın çevresinden aldığı, öğrendiği ne ise topluma onu katacaktır. Aile arasında, sokakta, okulda etkileşim halinde olan çocuklar birbirlerine ailelerinden öğrendikleri iyi-kötü ne varsa aktaracaktır. Aile, eğitim zincirinin en küçük halkasıdır.

Sezai Karakoç kitabında sorar; “Allah’ın insanoğluna en büyük nimeti olan İslam inanç ve medeniyetine mensup olan bir toplum, nasıl olur da bugünkü acıklı duruma düşer?” Bu sorunun birçok cevabı olabilir. Ancak aile hayatının çökmeye başlaması, değerinin ayaklar altına alınması, çocukların eğitiminde ailenin yetersiz kalması şüphesiz en temel sebeplerden biridir. Kendini iyi yetiştirmiş, çocuğuna da ne öğreteceğini bilen ya da nerede, hangi kurumda ve nasıl eğitime göndereceğini bilen anne-babaların eksikliği nesilleri olumsuz etkilemiştir. Burada yalnızca çocuğa bilgi verilmesinden değil ahlâk, irade ve terbiye eğitiminin de verilmesinden, temelin sağlam atılmasından söz ediyorum. Çünkü yalnızca bedensel gelişim ile ilgilenip zihinsel, ruhsal, ahlâkî gelişim ile ilgilenilmezse topluma zararlı olacak bireyler yetişmiş olur.

“Oku!”1 emri ile nâzil olmaya başlayan kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in bizlere bir şeyler iletme, öğretme metodu dikkat edilirse kıssalardır, bunlar Peygamber hayatlarından örnekler veren tarihî kıssalardır. “Biz bu Kur’ân’ı sana vahyetmekle [başka konular yanında] en güzel kıssayı da anlatıyoruz. Gerçek şu ki, sen daha önce bunları bilmiyordun.”2 ayetiyle de kıssaların önemi açıkça ifade edilmektedir. İnsan merkezli ve ihtiyaca en uygun ilkeleri barındıran fıtrî hitabı biz Kitabımızdan öğreniriz. Bunun tamamlayıcısı da şüphesiz Peygamber Efendimizin (asm) sünnetidir. Allah, âlem, din, insan, ibadet, ahlâk, duygu eğitimi, sosyal hayat, tarih ve medeniyet, ahiret gibi birçok konuda hadisler yoluyla doğru bilgi alır ve nasıl hayırlı insanlar olacağımızı öğreniriz. Efendimiz de (asm) bir şeyler öğretirken diğer eğitim ilkeleri yanında Kur’ân’da yer alan kıssaları kullanmıştır. Peygamberimizden (asm) öğrendiğimiz bir diğer konu da nasıl eğitim vermemiz gerektiğidir. Buyurmuşlardır ki: “İnsanlar iki gruba ayrılır: Öğreten ve öğrenenler. Bu ikisinin dışında kalan kimselerde hayır yoktur”3 Bu bilinçle aileler her iki tarafta da olmak için çabalamalıdır.

Aileler de onun kullandığı bu yöntemleri anlayıp öğrenmeli, çocuklarının ve kendilerinin eğitiminde uygulamalıdır. Uygulanması gereken ilk kural, “Zorlaştırmamak, kolaylaştırmak; müjdelemek, nefret ettirmemek” olmalıdır. Böylece çocukları, gençleri kendi safımıza çekmek kolaylaşacaktır. Peygamber Efendimizin (asm) eğitim metotlarından bazılarını aşağıda özetlemek istiyorum.

Peygamber Efendimizin (asm) eğitim metodu insanlığa İslâm dinini öğretmek için en uygun yöntemdi. Çünkü o Allah’ın dinini anlatan bir rehber ve elçiydi. Buna bir hâdise ile örnek vermek istiyorum. Râfî bin Amr (ra) şöyle anlatır:

Ben çocukken Ensâr’ın hurma ağaçlarını taşlardım. Bu sebeple beni tutup Peygamber Efendimize (asm) götürdüler.

Allah Rasûlü (asm) bana:

“Yavrucuğum! Hurma ağaçlarını niçin taşlıyorsun?” diye sordu. Ben:

“Yâ Rasûlallah! (Açtım) yemek için taşladım.” dedim.

Fahr-i Kâinât (asm):

“Bir daha taşlama! Altlarına düşenlerden al, ye!” buyurdu ve başımı sıvazladı. Daha sonra da:

“Allah’ım! Onun karnını doyur” diye bana dua etti.4

Görüldüğü gibi Efendimiz (asm) burada kızmak, öfkelenmek, yapma demek yerine tatlı bir dil ile çocuğa yaklaşıyor ve yalnızca ne yapmaması gerektiğini değil alternatif göstererek ne yapabileceğini de anlatıp yol gösteriyor.

Yaratılan her insan değerlidir. Öğrenme süreci anne karnında başlar. Bebek burada da duyar, duyguları hisseder, ailesini tanımaya başlar. Bu andan itibaren aileler çocuk tarafından örnek alınmaya başlar, bebek ne görürse taklit eder. Yani ebeveynlerin nasıl yaşadığı çok önemlidir. Efendimiz de (asm) yaşayışıyla örnek olurdu.

Bebekler, çocuklar, aslında genel olarak insan yavaş yavaş öğrenir, acele edilmemelidir. En önemlisi yaratılış farklılıkları göz önünde bulundurularak her çocuğa kabiliyetine göre davranılmalıdır.

Robot yetiştirmek istemiyoruz, hissederek yaşayan bireyler için ölçüyü kaçırmadan, bıktırmadan eğitim verilmelidir.

Karşılıklı konuşma, soru-cevap kişinin ilgisini canlı tutmak için etkili bir yöntemdir.

Teşbih, temsil, mukayese etme aklı geliştirmek, bilgiyi mantıklı bir şekilde oturtmak için gereklidir. Risale-i Nur’da da metot genelde budur.

Dilden çıkan sözler önemlidir ancak kalp de aynı şeyleri söylemelidir. Jest ve mimikler kullanılmalı, konuşmayı desteklemelidir. İnsanlar asık suratlı olunca eğitim kalitesizleşir, çünkü öğrenme zorlaşır. Latife ve şakalar dikkati tekrardan toplamaya yardımcı olur. Gülmek anlayışı artırır.

Efendimiz insanlara bir şey öğreteceği zaman çizer, görsel olarak da gösterme yöntemini kullanırdı. Çocukların da eğitiminde oyun, oyuncak, kitap ve görsel materyalleri yardımcı olarak kullanmak öğrenmede etkili olacaktır.

En önemlisi de kavl-i leyyin ile sözlerimizi yumuşak ve faydalı bir şekilde söyleyebilmektir. Çocuklar önce ailelerini sevmeli ve onlara güvenmelidir. Çünkü bu oluşan bağ sayesinde çocuklar ailelerinin sevdiklerini seveceklerdir.

İnsan yaratılışı gereği soyut olandan çok, somut olanı görmek eğilimindedir. Tasvir etmek, gözünde canlandırmak ister. Kıssalar da anlatım şekliyle, merak ve heyecan uyandırmasıyla, ders ve öğüt vermesiyle, en önemlisi duygulara hitap etmesiyle çocukların ve ileriki yaşlarda olan herkesin dikkatini çekecek potansiyeldedir. Said Nursî de özellikle Küçük Sözler’de kıssalarla anlatım yapmaktadır. Onuncu Söz şu ihtarla başlar: “Şu risalelerde teşbih ve temsilleri hikâyeler suretinde yazdığımın sebebi, hem teshil, hem hakaik-ı İslamiye ne kadar makul, mütenasip, muhkem, mütesanid olduğunu göstermektir. Hikâyelerin manaları, sonlarındaki hakikatlerdir. Kinâiyat kabîlinden yalnız onlara delâlet ederler. Demek, hayalî hikâyeler değil, doğru hakikatlerdir.’’ Görüldüğü gibi kıssalarla insanın kalbine, aklına, hislerine aldığı pay daha çok artmaktadır. Hoşgörü, sabır, merhamet, doğru sözlü olma, kardeşlik, adalet, sadakat gibi birçok olumlu davranış ve duyguyu çocuğa öğretmede kıssalar heyecanı diri tutan etkili bir yöntemdir.

Kıssalar, alınan hisseler ölçüsünde değerlidir. Yalnızca çocukları değil, bir zaman çocuk olmuş hâlâ içinde çocuk kalmış taraflarını taşıyan büyükler için de kıssalar kıymetlidir. Öğrenmenin yaşı yoktur, yeni başlangıçlar her zaman değerlidir. Aileler sorumluluklarının bilincinde olarak; araştırmacı, aktif, duyarlı, düşünceli, kendini bilen, akıllı, problem çözen çocuklar yetiştirmek için doğru metotları öğrenmeli ve uygulamaya gayret etmelidir. O zaman güzel bir başlangıçla yazımıza son verelim. Bir varmış bir yokmuş, gökten üç elma düşmüş, biri kıssayı okuyana, biri yazana, biri de öğrenmek ve öğretmek isteyen tüm iyi insanlaraymış.

Kaynakça:
Hadislerle İslâm
https://kuran.diyanet.gov.tr
https://www.islamvehayat.com 
https://www.islamveihsan.com
Diriliş Neslinin Amentüsü, Sezai Karakoç
Hadisler Çerçevesinde Hz. Peygamber’in Eğitim Metodu, Emine Demil
Çocuk Eğitiminde Kur’ân Kıssalarının Önemi, Muhammed Aydın
Dipnotlar:
1) Alak Suresi: 1.
2) Yusuf Suresi: 3.
3) Taberânî, 1985: 10. 201.
4) Ebû Dâvûd, Cihâd, 85/2622; İbni Mâce, Ticârât, 67.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*