Canı kim sıkar?

Bunlar zihnimdeki sorular:

Can nedir? Ruh can mıdır? Can nasıl sıkılır? Canı kim sıkar? Kalpler Allah’ın elindeyken; bu sıkıntının şeytanla ilgisi var mıdır? Can sıkıntısı sadece tembellere has bir durum mudur?

Can aynı, sıkılma aynı; peki hisler ayrı mıdır?

Örnekler:

  • Boş oturmaktan canı sıkılmak… Eğlencesiz, amaçsız, uğraşsız kalmak.
  • Boş oturmasa da yaptığı işten canı sıkılmak… Tat almamak, haz duymamak, rutinin sıradanlığında boğulmak.
  • Hayatta işlerin yolunda gitmeyişinden canı sıkılmak… Gergin, endişeli, huzursuz olmak; üzülmek.

Can sıkıntısı ile depresyondaki duygu hali aynı mı? Depresyonu yaşamış bir arkadaşım şöyle demişti: “Depresyonda canı değildir sıkılan, canından sıkılır o anda insan!..”

Nikbin (her şeyin iyi tarafını gören, iyimser) ya da bedbin (kötümser, karamsar) kişilik ile can sıkıntısı arasındaki ilişki nasıldır?

* * *

Bu dünyada insanın hayırlı meşguliyetlerinin tümünde zahmet varmış. Zahmet de; can sıkıntısına kapı aralamazmış. Meşguliyet anında gereksiz her şey dışarıda kalıyor, boşluk olmuyor, boş söz sarf edilmiyor, dolayısıyla; canın sıkılma alanı da kalmamış oluyor sanırım.

Cennetin bir adı da şugul, yani meşguliyet imiş. Öyleyse boşluk ve can sıkıntısı cehenneme benzer sıkıntı veriyor cana…

Ruh ana cevher; akıl, kalp, sır, latifeler, duygular ruhun elemanları…

Her birinin kendine has gıdası, beslenme kaynakları ve rahatsızlıkları var. Doğru beslenmezlerse arıza ve sıkıntı oluyor sanki.

Kanaatimce sıkıntı; tüm duygu ve latifelerin fonksiyonunu icra edememesi veya yanlış kullanımından doğan bir alarm sistemi.

* * *

Çalışmak üzerine kurulan bir fabrikanın boş durmaması lazım. Rabbimiz “Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.” buyuruyor. (İnşirâh: 7-8)

Değirmen taşı buğday öğütür. Buğday konulmaz ise, kendi kendini öğütmeye başlar.

Üstadın naklettiği “Rahat zahmette, zahmet rahattadır” sözü, can sıkıntısına merhem gibi geldi bana.

“Evet, size meşakkatte büyük rahat var. Zira, fıtratı müteheyyic (heyecanlı) olan insanın rahatı yalnız sa’y ve cidaldedir (çalışma ve mücadelededir)” sözü de. (Münazarat)

Son sözü yine Üstadımız söylesin:

“İşsiz, tembel, istirahatle yaşayan ve rahat döşeğinde uzananlar, ekseriyetle, sa’y eden, çalışanlardan daha ziyade zahmet ve sıkıntı çeker. Çünkü, daima işsizler ömründen şikâyet eder, eğlence ile çabuk geçmesini ister. Sa’y eden ve çalışan ise şâkirdir, hamd eder, ömrünün geçmesini istemez.” (Lem’alar)

Mim Sedef

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*