Pişmanlık

İki kolunda iki jandarma, elleri bağlı,

Bekliyor koridorda sorguya çağrılmayı,

Yakalanmış suçüstü, birini öldürmekten,

Daha şimdiden bin pişman, yaptığı işten.

 

Çıktı mübaşir adını çağırdı gür bir sesle,

Alındı içeri, yerleşti sanık kürsüsüne,

Çöz dedi hâkim kelepçeleri jandarmaya,

Ve sanığa, anlat dedi olayı, bir defa da huzurda.

 

Ne anlatayım hâkim bey, şeytana uyduk,

Bir anlık öfke ile kalktık, zararla oturduk.

Ne kadar tahrik ettiyse de alabilirdim alttan,

Şimdi ayrılmazdım anamdan, babamdan, yardan.

 

Pişmanım, ama bilirim son pişmanlık etmez fayda,

Alacağım ceza basit kalır, vicdan azabım karşısında,

Keşke yapmasaydım, keşke patlamasaydı silahım,

Çocuklarını yetim, eşini dul bıraktım adamın!

 

Avukatı da müdafaya katıldı, verdi beyan,

Müvekkilim pişmandır, gerçekleştirdiği olaydan,

Ama kastı yoktur, bir anlık öfke ile olmuştur,

Tutuksuz yargılansın, zaten teslim oldu kaçmadan.

 

Karar, dedi Hâkim bey, herkes ayağa kalktı,

Sanığın tutuklanmasına, tutukevine konmasına,

E Tipi, F Tipi, L Tipi unuttum hangi tipti,

Yaşananlar film şeridi gibi gözümün önünden geçti.

 

Ben bunları yapacak adam değildim,

Bir anlık öfke ve gururuma yenildim.

Kavga, adam öldürmek, yiğitlik mertlik değilmiş,

Bunlarla düzeltilebilmiş hiçbir sorun görülmemiş.

 

Bir gün evden çıkmasam sıkılır, bunalırdım,

Şimdi günlerce çıkamayacağım dört duvar arasındayım.

Sadece avluda volta günde bir saat,

Demir bardakla çay, paslanmış karyola ve durmuş saat.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*