Hadsiz emellerin, elemlerin varsa; merak etme, nihayetsiz bir rahmet seni bekliyor

…Amma, Kur’ân’ın cadde-i nuraniyesi ise, bütün ehl-i dalâletin çektiği yaraları hakaik-ı imaniye ile tedavi eder, bütün evvelki yoldaki zulümatı dağıtır, bütün dalâlet ve helâket kapılarını kapatır. Şöyle ki:

İnsanın zaaf ve aczini ve fakr ve ihtiyacını, bir Kadîr-i Rahîm’e tevekkül ile tedavi eder. Hayat ve vücudun yükünü, Onun kudretine, rahmetine teslim edip, kendine yüklemeyip, belki kendisi o hayatına ve nefsine biner hükmünde bir rahat makam bulur. Kendisinin nâtık bir hayvan değil, belki hakikî bir insan ve makbul bir misafir-i Rahman olduğunu bildirir. Dünyayı bir misafirhane-i Rahman olduğunu göstermekle ve dünyadaki mevcudat ise, esma-i İlâhiyenin âyineleri olduklarını ve masnuatı ise, her vakit tazelenen mektubat-ı Samedâniye olduklarını bildirmekle, insanın fenâ-i dünyadan ve zeval-i eşyadan ve hubb-u fâniyattan gelen yaralarını güzelce tedavi eder ve evhamın zulümatından kurtarır. […]

Hem mü’mine der: İhtiyârın cüz’î ise, kendi Malikinin irade-i külliyesine işini bırak. İktidarın küçük ise, Kadîr-i Mutlak’ın kudretine itimad et. Hayatın az ise, hayat-ı bâkiyeyi düşün. Ömrün kısa ise, ebedî bir ömrün var; merak etme. Fikrin sönük ise, Kur’ân’ın güneşi altına gir. İmanın nuruyla bak ki, yıldız böceği olan fikrin yerine her bir ayet-i Kur’ân, birer yıldız misillü sana ışık verir. Hem hadsiz emellerin, elemlerin varsa, nihayetsiz bir sevap ve hadsiz bir rahmet seni bekliyor. Hem hadsiz arzuların, makàsıdın varsa, onları düşünüp muztarib olma; onlar bu dünyaya sığışmaz, onların yerleri başka diyardır ve onları veren de başkadır.

Sözler, Yeni Asya Neşriyat, Lugatçeli, İstanbul-2022, s. 713

Lügatçe:
ehl-i dalâlet: dalâlet ehli, azgın ve sapkın kimseler.elem: acı, keder.
emel: arzu.
fenâ-i dünya: dünyanın fânî, geçici yönü.
hadsiz: sınırsız.
hakaik-i imaniye: iman hakikatleri.hubb-u fâniyat: gelip geçici şeyleri sevmek.
irade-i külliye: Cenab-ı Hakkın her şeye hâkim olan ve her şeyi içine alan iradesi.
makàsıd: maksatlar.
malik: sahip.
masnuat: sanatla yapılmış şeyler.
mektubat-ı Samedâniye: Cenab-ı Hakkın isim ve sıfatlarını anlatan, Allah’ın birliğini gösteren varlıklar.
misillü: benzeri.
nâtık: konuşan.
zeval-i eşya: eşyanın, şeylerin yok olması.
zulümat: karanlıklar.

Avatar photo
Bediüzzaman Said Nursî hakkında 104 makale
Kur’an’ı çağa tefsir ederek, “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, bu dünyadaki vazifem nedir?” sorularına cevaplar sunan, “iman-ı tahkiki”, “ahlâk” ve “istikamet” rehberi Risale-i Nur Külliyatı’nın müellifi.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*