Başlıksız deneme

Başlıksız deneme

Eğer bu yazıyı okuyorsanız, bu demektir ki, bu dünyada sizinle aynı çağda misafir ediliyoruz ve aynı yüzyılda birbirimize denk düşmüşüz. O zaman birlikte konuşa konuşa birbirimizi bir ayağa kaldıralım ki, üstümüzdeki şu tozu bir silkeleyebilelim…

Yaşadığımız çağ büyük bir hızla ilerleyen teknolojik gelişmeler ve sürekli başkalaşımlarla daimi olarak hamur gibi yoğrulan bir zaman dilimine tekabül ediyor. Değişimler ve başımıza yeni yeni icatlar çıkması, haliyle eski dönemlerden çok çok daha fazla. Bu teknolojik gelişmeler, birçok alanda –eğer doğru bir bakış açısıyla yaklaşabilirsek- bize güzel kapılar açabilecek gelişmeler olabilirken, aynı zamanda doğru ve bilinçli kullanmadığımızda (hatta biz onu kullanmaktan çıkıp onun bizi kullanmasına izin verdikçe) bizi kendi gerçek olmayan dünyasına hapseden, kendimizden ve gerçeklikten, belki de hakikatten uzaklaştıran araçlar olabiliyor. Özetle; iyilikleri tüm dünyaya yaymak için mükemmel bir araç olabilirken, aynı hızda hatta belki daha da hızlı bir şekilde kötülükleri de yayabiliyor, kötü alışkanlıklarımızı değiştirmemize vesile olabilirken, tam tersine iyi, ahlâklı ve güzel alışkanlıklarımızı da silip süpürebiliyor. Önümüze pıt diye neyin düşeceğini bilmiyoruz yani. Üstelik önümüze bir şey ne kadar çok çıkıyorsa ona o kadar aşina olup, onun doğru olduğunu da kabullenebiliyoruz.

Tabiî bu mevzu uzun, ben bugün biraz örnek aldığımız kişilerden bahsetmek istiyordum aslında. Takdir edersiniz ki hemen her çağda insanların, popüler olduğu için özendiği insanlar, beyaz atlı prensler, pamuk prensesler vardır. Günümüzde de, bizim karşımıza bu bahsettiğim teknolojilerden kaynaklı olarak dizilerde ve filmlerde oyuncular, sosyal medyada influencerlar, şarkıcılar, hatta youtuberlar çıkıyor. Ve bizim genelde özendiğimiz kişiler de bu kişiler oluyor. Bir dizi oyuncusunun hayranı olabiliyoruz. Hoşumuza gitmeyen kaba gördüğümüz bir özellik ya da doğru bulmadığımız bir davranış o dizide o oyuncuda, bir anda olmasa da gitgide o karakteri sevdikçe bize normal hatta belki de sevimli gelmeye başlayabiliyor. Hatta belki klişe olacak ama; kabadayımsı, silahlı, vurdulu kırdılı, “Burası bizim mahallemiz, karşı mahallede oynayın”lı, garip garip yürüyüşlü, elinde tesbih çevirmeli, ceketi üstten sırtına atmalı bir grup insan belirebiliyor bir anda piyasada. Bu da bence filmlerin, dizilerin bize olan etkisinin somut bir örneği olabilir.

Bir kere şunu kabullenelim, diziler de filmler de gerçek hayatı yansıtmıyor. Gerçek hayat tüm gerçeklikleriyle orada durmuyor. Ama durum şu ki pek çok kişinin izlediklerinden, gördüklerinden epeyce etkilendiği, hangi içeriklere, kimlere maruz kalırsa onlarla hallendiği, onların ahlâkıyla ahlâklandığı muhakkak. Hatta pek çok kişi demeyelim belki de doğal olarak kimlerle birlikteysek onlara benzemeye başlıyoruz, bu bir fıtrat gerçeği. Hâliyle sosyal mecralarda dolaştıkça gerçek hâlinden bîhaber olsak da sürekli ne yaptığını takip etmeye çalıştığımız, hayran olduğumuz kişilerin, yanında olmasak da onların hâlleriyle hâllenip, onlara benzemeye başlıyoruz.

Pekâla, durum bu haldeyken, sizin de aklınızda bir soru beliriyor mu benim gibi? Mesela “Peki yahu tamam, o zaman kimlerle birlikte olalım? Çünkü birilerini örnek almak çok doğal bir şekilde ve ister istemez oluyor.”

Bana sorarsanız bu sorunun cevabı çok net. O da bizim bu dünyaya geliş amacımızı bilmemize, Allah’ın varlığına olan inancımıza, tevekkülümüze, kul oluşumuza, samimiyetimize dayanıyor. Bu dünyada Rahman’ın bir kuluysak ve geliş amacımızı tam kavrayabilmişsek, bilmeliyiz ki Allah bizden nasıl bir insan olmamızı istemişse öyle olmalıyız. Belki ders kitaplarında yazmaz ama güzel bir insan olmak ancak bu şekilde olur.

Güzel bir insan olmak da tüm insanları ilgilendiren bir husustur. Ve tüm insanları yaratan Zat da Rabbimiz olduğuna göre en iyi O bilir ve tüm dünyada güzelliğin kaynağı da Odur (cc). Güzelliği yaratan da Odur (cc). Kimleri örnek almalı sorusuna tekrar dönecek olursak da şöyle diyelim: Onun (cc) örnek almanızı istediği, Onun (cc) en güzel kulunu örnek almalıyız tabii ki. Peygamberimizi (asm)… İnsan olmanın en güzel örneğini Peygamberimiz (asm) gösterir, çünkü insanları ve tüm kâinatı yaratan Rabbimiz, Onu (cc) seviyorsak Peygamberimize (asm) uymamızı, Peygamberimize (asm) tâbi olmamızı istemiş bizden. Çünkü bu dünyada doğru bir şekilde nasıl yürüyeceğimiz bize onun vasıtasıyla gösteriliyor.

Doğruyu ve yanlışı da ayıran Rabbimizdir, gönderdiği İslâmdır, dindir. Yoksa biz doğruyu ve yanlışı bile ayıramayız ki. Öyleyse, bize düşen Peygamberimizi (asm) örnek almak ve sırat-ı müstakim üzere sapasağlam bir duruş sergilemeye çalışmaktır. Peygamberimizden (asm) sonra da Sahabeleri, Allah dostlarını, kalbi samimiyetle Rabbimize bağlı kişileri örnek almak…

Bir derste bir ablamızın söylediği gibi: Sahabelerin, özellikle kadın Sahabelerin hayatlarını okumak ve hangisine fıtratımızın daha yakın olduğunu öğrenmek…

Tabi sonra da o Sahabenin, içine İslam’ı güzelce yerleştirmiş olduğu hayatında, kendimiz için nice güzel örnekler olduğunu bulmak…

Çocuklarımıza, kardeşlerimize; Peygamberimizin (asm), diğer peygamberlerin ve küçük Sahabelerin hayatlarını okutmak…

“Böylece doğru bir insan nasıl olmalı?” sorusunun, bu temel sorunun, cevabını somut bir şekilde görebiliriz diye düşünüyorum. O zaman bu karmaşık dünyadan kendimize bir pencere açıp kendi gönlümüzü bir Cennet bahçesine çevirmek için bir adım atmış oluruz inşaallah.

E hadi öyleyse, çık sana faydası olmayan kişileri takipten. Kapat bir şu televizyonu. Odaklanman gereken bir hayatın, bir kalbin var…

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*