Dağlar ve bulutlar

Arkadaşlar!

Allahu ekber yaa. Gün geçmiyor ki yeni bir ayet işitip hayrette kalmayalım. Bir de beklemediğimiz bir anda işittiysek bu ayeti, olay daha da ilgi çekici oluyor. Sözgelimi, Twitter’da dolanıyordum ve şu ayete denk geldim:

“Allah’ın gökten su indirdiğini görmez misin? Sonra onunla renkleri ve çeşitleri farklı ürünler çıkardık. Dağların da farklı renklerde; beyaz, kırmızı, simsiyah yolları, kısımları vardır.”1 [Fâtır, 27]

Bu ayetin tefsirine mâsadak olacak şekilde renkli tabakalardan oluşan dağların görselleri de vardı tivitte. Çok çok hayret ettim. Peru ve Çin’de yer alan bu dağların küçük ölçekte bir benzerini Ankara Nallıhan Kuş Cenneti’ne gittiğimizde görmüştüm aslında. Vay bee, demek dağlardaki renkli yollar da Allah’ın varlığının birer delili. Ama yine de bu kadar mıydı? Bu ayeti yalnız böyle mi anlamalıydık?

Çünkü ayetlerde geçen her detay çok kıymetli. Sadece rengarenk yollar diyebilirdi. Ama öyle yapmamış. Teker teker saymış renkleri; beyaz, kırmızı, siyah. Siyahı da vurgulamış hatta, simsiyah demiş. Bu renklere Kur’ân’da yer verilmesinin hikmeti ne olabilir?

Kur’ân, mesela bir trenden, uçaktan açıkça bahsetmeyip dağlardaki yollardan detaylıca bahsettiyse bunun muhakkak hikmetleri olmalı. Hani düşününce; Kur’ân, ezelî olan Allah’ın ezelî kelâmı. O halde daha dünya yaratılmadan önce bu kelâm vardı ve Allah bize dağlardaki renkli yollara dikkat edip oralardan ibret almamızı istedi. Bu ibretler neler olabilir diye araştırmaya başladığımda çok tatmin edici cevaplar bulamadım. Arapça bir sitede2 gördüğüm farklı kaynaklardan en çok Tefsirü’l-Vasît3 yorumunu sevdim. Buyurun efendim:

“Allah’ın gökten su indirdiğini görmez misin?”

Âlûsî’nin dediğine göre; “Görmez misin?” ifadesi, ilim sahibi olanları taaccübe, gördüklerine şaşırmaya; ilmi olmayan kişileri ise öğrenmeye ve gördüklerini beğenmeye, istihsan etmeye davet eder gibidir.

Burada kastedilen mana şudur: Sen ey âkıl, şeksiz bir ilimle anladın ki; Allah tebâreke ve teâla Hazretleri gökten kesretle su indirmiş ve onunla yerden renkleri muhtelif nice meyveler yetiştirmiştir. Bunların bazıları kırmızı, bazıları sarı, kimisi de yeşildir. Bunların bazıları tatça lezzetlidir, bazıları ise öyle değildir. Halbuki bütün bunlar tek bir su ile sulanır.4 Tıpkı ayette geçtiği üzere; “Yeryüzünde birbirine komşu parçalar, üzüm bağları, ekinler; sürgünlü-çatallı ve tek gövdeli hurma ağaçları vardır; hepsi bir tek su ile sulanır. Böyle iken üründe bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan insanlar için ibretler vardır.” [Ra’d, 4]

Bundan sonra ise “Sonra onunla renkleri ve çeşitleri farklı ürünler çıkardık.” ifadesi gelir. Ayetin başında gıyabî bir anlatım varken “çıkardık” ayetiyle birlikte mütekellim üslubuna geçiş yapılmıştır. Böylece “çıkarma” fiiline gösterilen kemal-i itina ve ondaki kemal-i kudret ve hikmetten neş’et eden bediî sanatlara dikkat çekilmiştir. Şüphesiz yeryüzünden nimetlerin ihrâcı (çıkartılması), suyun inzâlinden (indirilmesinden) daha ziyade minnete layıktır.

“Dağların da farklı renklerde; beyaz, kırmızı, simsiyah yolları, kısımları vardır.”

Yani; gökten bir su indirdik ve onunla renkleri birbirinden farklı meyveler çıkarttık. Ve kudretimizle dağlardan farklı renklere sahip yollar, kısımlar var ettik. Bunlardan bazıları beyaz, bazıları kırmızı, kimisi ise simsiyahtır. Böyle olmayan da vardır. Bunlar kudretimizin azametine, san’atımızın bedâetine birer delildir.

Tefsirü’l-Vasît’in bu yorumunu okuduktan sonra Risale-i Nur’da acaba bu ayetin tefsiri olabilecek bir hakikat var mıdır diye ararken “O, gökten, oradaki bulut dağlarından dolu yağdırır” [Nûr, 43] ayetinin tefsiri bana göz kırptı. O kadar güzel ki… Muhakkak hepsini okumak gerek. Biz ancak bir kısmını aktarabileceğiz.

“O, gökten, oradaki bulut dağlarından dolu yağdırır” ayetinin tefsirinde Üstad mealen şöyle diyor; önceliklebu ayeti işiten kişi, şairane bir hayal kurar. Bu hayalde yeryüzü ile gökyüzü arasında bir benzerlik olduğunu fark eder. Yani yeryüzü dört mevsimde, bilhassa bahar mevsiminde türlü türlü şekillere girip, ziynetli, nakışlı elbiseleri giydiği gibi;gökler dahi, bilhassa bulutlarıyla pek garip ve acip şekillere, suretlere, renklere girer çıkar, âdetâ her iki âlem birbirine rekabet ederler.

“Şöyle ki: Arz ve semâ, güzellik müsabakasına girmek için lâzım gelen ziynetlerini takınıp hazırlandıkları zaman, arz, kış mevsiminde kardan mamul beyaz elbiselerini giyer, oturur. Bahar mevsimi gelince o beyaz elbiseyi üzerinden çıkarır, zümrüt gibi yeşil halılarını sahrâlarına serer. Yem yeşil gömleklerini dağlarına giydirir. O dağların şahikalarının başlarına beyaz sarıklarını sarar… Buna karşı cevv-i semâ dahi azamet-i İlâhiyeyi izhar etmek için koca koca dağları, tepeleri, dereleri ve pek çok garip ve acip şeylerin şekillerini ve sanki beyaz, siyah, kırmızı boyalarla boyanmış pamuk yığınlarını andıran bulut kafilelerini ileri sürer, nazar-ı hikmete takdim eder.”5

Yeryüzü ile göklerin bir güzellik müsabakasında olduğu hayali ne muhteşem bir hayaldir 🙂

“İşte bu iki âlem arasındaki hayalî müşabehetten dolayı, bilhassa yaz mevsimindeki bulutlar, Araplar tarafından dağlara, gemilere, bostanlara, derelere, deve kafilelerine yapılan teşbihler, üslûplar, nazar-ı belagatte pek güzel görünür.”6

Haydaa, bulutların dağlara benzetilmesi olayı Araplarda mevcutmuş. Acaba ayette geçen “Dağların da farklı renklerde; beyaz, kırmızı, simsiyah yolları, kısımları vardır” ifadesiyle, dağlara ve onlardaki yollara benzeyen ve rengarenk boyalarla boyanan bulutlar kastediliyor olmasın mı?

Dipnotlar:
1) Kur’an Yolu (Diyanet İşleri)
2) Tıklayınız.
3) Vâhidî nisbesiyle şöhret bulmuş müfessirin eseri.(ö. 468/1076)
4) Hemen akıllara 8. Söz’deki şu alıntı geliyor; “Evet, bir şeyi her şey ve her şeyi bir şey yapmak, her şeyin Hâlık’ına has ve Kadîr-i Külli Şey’e mahsus bir nişandır, bir âyettir.”
5) İşaratü’l-İ’caz, Bakara Sûresi, 17-20. âyetin tefsiri/ Aynı ayetin tefsirine Muhakemat, Birinci Makale, Sekizinci Mesele’de Yedinci Bela alt başlığı altında bakmanız mümkün.
6) Age

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*