Cemiyetin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun

Dünya, büyük bir manevî buhran geçiriyor. Manevî temelleri sarsılan Garb cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir taun felâketi, gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müthiş sârî illete karşı İslâm cemiyeti ne gibi çarelerle karşı koyacak? Garbın çürümüş, kokmuş, tefessüh etmiş, bâtıl formülleriyle mi? Yoksa, İslâm cemiyetinin ter ü taze iman esaslarıyla mı? Büyük kafaları gaflet içinde görüyorum. İman kalesini küfrün çürük direkleri tutamaz. Onun için, ben yalnız iman üzerine mesaimi teksif etmiş bulunuyorum. […]

Bana, “Sen şuna buna niçin sataştın?” diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler! […]

Seksen küsur senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Bütün ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. […] Cemiyetin imanı, saadet ve selâmeti yolunda nefsimi, dünyamı feda ettim; helâl olsun. Onlara beddua bile etmiyorum. […] Ben cemiyetin iman selâmeti yolunda ahiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’ân’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem, orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken gönlüm gül gülistan olur.

Tarihçe-i Hayat, Y.A.N., Lugatçeli-2022,  s. 645-646

Lügatçe:
bâtıl: hak ve doğru olmayan, boş ve manasız olan.
buhran: bir işin tehlikeli, karışık bir hal alması, bunalım, zor durum, kriz.
cemiyet: toplum.
Garb: Batı, Batı kültür ve medeniyeti.
gülistan: gül bahçesi, gül tarlası.
illet: hastalık.
küfür: inkâr, Allah’ın varlığına inanmama, imansızlık.
sârî: sirayet eden, bulaşıcı, salgın.
taun: veba.
tefessüh: çürüme, çürüyüp dağılma, bozulma, kokuşma.
teksîf: yığma, toplama.
ter ü taze: çok taze, taptaze.

Avatar photo
Bediüzzaman Said Nursî hakkında 104 makale
Kur’an’ı çağa tefsir ederek, “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, bu dünyadaki vazifem nedir?” sorularına cevaplar sunan, “iman-ı tahkiki”, “ahlâk” ve “istikamet” rehberi Risale-i Nur Külliyatı’nın müellifi.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*