
Hakikati aramıyorsan… niye yoldasın ki?
* * *
BAHAR DAVETİ:
Hayatın altını çiziyor nisan çiçekleri.
Dolunay selâmlıyor geceyi.
Bir bahar, bir bahar ki sor-ma;
Bir dâvet, bir çığlık… sor-ma!
* * *
SÖZ SÖYLEME SANATI:
Beni değiştiremeyeceksen… konuşma!
* * *
KAYIP:
Ölsen haberim olurdu;
“Yaşıyorsun” demek!
Yaşasan haberim olurdu;
“Öldün” demek!
* * *
AYNA:
Bana neler dedin neler… Bu ayna sana döner. Söyle, söyle… Kendini ele ver.
* * *
KORKU VE ECEL:
Konuşmaya başladıkça sözünü kesmeye çalıştığımız ölüm bir gün yolumuzu kesecek! Ve… hırslarımız dolu dizgin fakat
adımız “ölü”ye çıkacak.
* * *
KURUNTU KUYUSU:
Hayır, hayır! Bu kuruntularla yaşayamazsın! Kafanın içi arı kovanı… Ne kadar kalabalık gözlerin; göğe baksana!
* * *
SERENAT
Bana bir bahar şarkısı bellet;
Çiçeklere serenat diye…
İçinde ipekten rüzgâr…
Ha kelebek ha yaprak ha kuşlar…
* * *
ÜMİT PENCERESİ
Pencere önünde…
Gelmeyeceğini bile bile…
Beklemesi insanın…
Ümit bu işte!
* * *
RÜYA
Üşür ellerim.
Üşür, gözlerimin sonsuz özlemi.
Üşür ve düşünür rüyalarım.
Bilse ah, uyanınca “rüya” olacağını!
* * *
ÂN SAYFASI:
Her ân… sonsuz sayfa önümüze açılan… Ya karartılan ebediyyen ya da aydınlatılan… Ve şu ân… Söyle haydi, ne; şu ân?
* * *
KUŞ BESTESİ
Kuşlar ezbere şarkı söylemez;
Her bestesi yeni kuşların.
Kulaklarına bahar aşklar bırakır;
Ah, o kendini unutmuşların.
* * *
TOZ:
Kâinatta boşluk yok; her şey toz tutuyor sen ne tutuyorsun?
* * *
NEZAKET İHTİYACI:
Bir de şiiriyet yani estetik yani ahenk kayboldu. Esnek olmayı becerecek kadar da kelime hazinemiz yok! Sert ve kaba haller için kurs mu alıyoruz; “evet!” Menfaat dışında; “nezaketin” bulunduğu yerler niye az? İşe evlerden başlamalı. Her gün gördüklerimize “tanıdık” muamelesi yaparsak; bakışımız körleşir!
* * *
DOLMAKALEM:
Dolmakalem de kayboldu. Medeniyeti, inşaat, araba, otoban sandık; değilmiş. Biz bir çocukluk yapalım; büyüklerin bıraktığı dolmakalemin ellerinden öpelim.
* * *
ŞEKİL ÇAĞ:
Şekle takılma! Bekle; takılma; eliyorum!
* * *
BİR İSTANBUL FOTOĞRAFI
Vakit ikindi;
İstanbul ezan güzeli…
* * *
REÇETE:
İnsanlığı muhabbet kurtaracak.
* * *
KUSUR DÖNGÜ:
Dönüp dönüp aynı yerlere geliyoruz; başımız döndü; “dönelim” gayrı.
* * *
DUA:
Ellerim ne zaman terk eder beni; bahar dualar terk edince mi! Öylesine tanıdık gelir ellerim durdukça duaya. İste ellerim iste; liste uzasın; bırak. O’nda her şey var. Sana düşen dua; gerisi O’nun işi…
* * *
ANNE NEFESİ
…acıyordu…
…ve…
Üflemiştin.
Geçer, geçecek;
Değil mi anne!
* * *
ÇOCUKLUK:
Haydi! Çocukluk yap; bir ömür; ayrılma saflığın, doğruluğun adresinden.
* * *
KELİME KARDEŞLİĞİ
Al eline bir kelime;
Çevir dur.
Bulut diye okşa.
Çiçek diye tebessüm et.
Aşkını koy içine.
Gurbette gibi sığın.
Bir masal diye dinle.
Yastık yap uyu.
Huy kap kelimelerin huyundan.
Göz göze gel.
Daya kalbini sıcacık.
Kendini duyacaksın.
Çağırsın kelimeler; gidelim.
Gidelim; hepsi ayrı bir şehir…
Ayrı bir iklim; iç içe mevsimler…
Yine ve yine ve yine kelimeler…
Kelimeler… aynası her şeyin…
Rengi bütün mevsimlerin…
Kuşların bestesi orda…
Nesi oluyorsun kelimelerin?
* * *
İHTİMAL:
Uzak bir ihtimal de olsa… ihtimal ya!
* * *
BAYRAM:
Adaletin güldüğü, zulmün öldüğü her yer bayram…
* * *
ŞİMDİNİN İÇİNDEKİLER:
İlle de ölmek mi lazım; her şeyin dünde kaldığına inanmak için! İlle de ölmek mi lazım; hayatın “şimdi” olduğunu bilmek için! İlle de ölmek mi lazım; şimdilerin yarın; dünün/yarınların şimdi olduğunu görmek için! Yarın, yarın… deyip duruyorsun da… yarın yok ki… Düne takılıp kalmışsın… dün yok ki…
* * *
SEVMEK
Beni…
Belki de kimseyi…
Sevmek zorunda değilsin!
Zorla güzellik olmaz; olmaz da…
Güzel olmak için…
Sevmek zorundasın!
Şimdi erguvanlara bak!
* * *
KARA MİZAH
Son bir operasyon yapalım. Bitirelim savaşları. Bitmez; değil mi! Bitmez değil mi?
* * *
AKŞAM
Akşam…
Bir sükûnet adası…
Ölümü kabullenişi dünyanın…
Telâşelerin modasının geçtiği…
Akşam…
Hüznün bir ırmak gibi akışı…
* * *
DUÂ VE ÇİÇEK
Ellerimde sonsuz bir saadet…
Gözlerimde her çiçeğe merhamet…
* * *
MASAL
Yani dünya fani…
Bir varsın…
Bir hani…
* * *
İlk yorumu siz yazın