Gündemimizi kim belirliyor?

‘Günümüz gençliğinin gündemi nedir?’ diye sorulduğunda bu sorunun cevabının çok değişken olacağını tahmin edebiliriz. İnternetin ve gençliğin hızlarının bütünleştiği günümüzde gündemler hızla değişmekte. Ancak değişmeyen bir şey var ki, o da gençliğin gündemini belirlemek için uğraşan menfî odaklar…

Bu odaklar sanat, spor, moda, müzik, sinema ve dijital platformlar gibi çeşitli alanlarda faaliyet gösterip gençliğin enerjisini tüketmek istiyor. Aynı zamanda bu gibi masum görünen mecralarla gençler uyuşturucu, pornografi, kumar ve bahis gibi çeşitli bağımlılıklarla dünyaya bağlanıyor ve ahiret hayatlarını heva ve heveslerine uyarak heba ediyorlar.

Bunun yanında cinsiyet kavramıyla uğraşan komiteler de faaliyet göstermekte ve sadece gençleri değil çocukları dahi hedef olarak belirlemektedirler. Sosyal mecralarda cinsiyetsizliğin propagandası yapılıp genç ve çocuklar birtakım ahlâksız yayınlara maruz bırakılıyor ve bunun yanında cinsiyeti sınır olarak görüp güya gençlere hürriyetleri veriliyor. Oysa bu tür yayınlar bilimsellikten uzak olmakla birlikte ahlâkî yozlaşmaya, aile içinde çatışmaya ve aileden kopmaya sebep olmaktadır. Ayrıca menfî fikirler empoze edildikten sonra gençlere sanal bir çevre oluşturulup bu sapkın fikirlerin neticesi olan yalnızlığın üstü örtülmektedir. Oysaki bu fikirlere maruz kalan genç, işin sonunda yalnız bırakılmakta ve birçok psikiyatrik problemle karşı karşıya kalmaktadır.

Cinsiyetsizliğe teşvik hususunda özellikle son zamanlarda çocuklar önemli bir hedef haline gelmiştir. Gençleri bu yönde teşvik etmek yetmiyormuş gibi safî çocukların zihnini bulandırma çalışmaları çeşitli faaliyetlerle devam etmektedir. Bilhassa ebeveynler çocuklarına kontrolsüzce telefon vererek hangi sitelere girdiklerini bilmeden onları içinden çıkılmaz bir kuyuya atıyor olabilmektedir. Bu noktada ebeveyn denetimini amaçlayan çeşitli filtre uygulamaları yetersiz kalmaktadır ki, filtre uygulamalarının açıklaması da bu yöndedir: “Filtrelerin yüzde 100 doğru olmasını beklemeyin!” Uzmanlar, aileleri dijital farkındalıklarını arttırmaları, çocuklarıyla doğru iletişim kurarak onlara örnek olmaları gerektiği noktasında uyarmaktadırlar.1

Bu menfî odakların en çok kullandıkları araçlardan biri filmlerdir. Filmler, sadece TV yayıncılığında kalmayıp gençlere daha hızlı ulaşmak maksadıyla mobil uygulamalarda da mevcuttur. Mobil içeriklerle bir tık uzakta olan platformlar böylelikle gençlere oldukça yakın hale gelmektedir. Bilhassa kısa ve parçalı içeriklerle zamanı kolayca tüketen diziler ve filmler yayınlayan bu platformlar, aşılamak istedikleri menfî fikirler için de bu yolları kullanmaktadırlar. Gençlerin önemli bir kısmı ise bu platformların belirlediği gündemlerden geri kalmamak için zamanının çoğunu bunlara ayırmaktadır.

Bu platformlar, gençlerin sıkılmasını(!) istememekte ve sürekli yenilenen içeriklerle gençlerin zihnini meşgul etmektedir. Oysa hayatta sıkılmak da, üzülmek de vardır. Ancak bu odaklar gençleri hayattan koparmakta ve tamamen haz merkezli bir hayat ile, alınacak lezzetlerin kalitesini de azaltmaktadırlar. Çünkü sıkıntı ile lezzetin lezzet olduğu anlaşılacaktır. Tıpkı hastalık ile sağlığın kıymeti bilindiği gibi… Mutsuzluğa göz kapatan, kişiyi hiçbir zaman kendiyle baş başa bırakmayan, kişinin kendine vakit ayırmasına mâni olan, iç muhasebeyi engelleyip iç huzura kavuşmayı reddeden, insanı dışa bağımlı hâle getiren bu sistem, gençler için tuzaktır ve korunulması gerekir.

Menfî odaklar gençlerin meyillerini isteklere, isteklerini ise ihtiyaçlara dönüştürmektedirler. Bediüzzaman Hazretlerinin, “Muzaaf meyil ihtiyaç olur. Muzaaf ihtiyaç, iştiyak olur. Muzaaf iştiyak, incizab olur.”2 cümlelerinden anlaşılacağı üzere, gençlerin bu mecralara meyli, onları bu mecralara ihtiyaç duymaya itmekte, belli bir zaman sonra gençler bu ihtiyaçlara iştiyakla sarılmakta ve gösterdikleri iştiyak ile bu mecralardan artık kopamaz hale gelmektedirler.

Filmlerde ve dizilerde kullanılan sansürün sınırlarını da bu platformlar belirlemekte, ahlâkı tahrip eden birçok içeriğe sansür koymayıp bu içerikleri normalleştirmektedirler. Birçok sapkın fikirleri ve bağımlılığa yönelten içerikleri gençlere sansürsüzce aktarmaktadırlar. Ve bu aktarımları bir “hürriyet” gibi göstermekte ve gençleri heva ve heveslerine esir etmektedirler.

Aynı zamanda faydalı bir içerikmiş gibi sundukları ve içerisinde olumlu birçok özellik de barındıran dizi ve filmlerin içerisine olumsuz örnek teşkil edecek fiilleri yerleştirip yine bu gibi menfî davranış modellerini izleyiciye özendirmektedirler. Bu yöntem zararlıyı faydalı içerik ile birlikte sunmaktır ve bunu sıkça kullanmaktadırlar. Çocuklar, gençler ve ebeveynler bu noktada dikkat etmeli ve faydalı görünen içeriklere teennî ile yaklaşmalıdırlar. Güven vermeyen kaynakların yayınlarına, içeriği ne olursa olsun dikkat etmelidirler. Bediüzzaman Hazretlerinin şu cümleleri bu noktada akla gelmektedir: “İşte en çirkin şey, en güzel şeylerle beraber bir dükkânda, bir fiyatla satılsa; elbette pek âlî olan ve hakikat cevherlerine giden sıdk ve hak pırlantası o dükkâncının marifetine ve sözüne itimat edip, körükörüne alınmaz.”3

Evet, film ve dizilerden başka, günümüz gençliğinin gündemini belirleyen önemli bir araç da sosyal medyadır.  Sosyal medya; içerisinde gezen silik sözleri, propagandaları, yalan haberleri, nefret ve şiddete teşvik eden yayınlarıyla gençliği tahrik etmekte ve gündemleri kendiyle meşgul etmektedir. Aslında sosyal medyada yer alan menfî odaklar, kullanıcıları gerçek gündemden koparmayı ve dışarıyla iletişimi kesmeyi amaçlamaktadır. Delilsiz yorumların, isnadsız haberlerin yayıldığı sosyal medyada en çok beğenilen, paylaşılan ve yorum yapılan içerikler gündemi en çok meşgul eden içerikler olmaktadır. Oysa manipülasyonlarla ve hatta sahte hesaplarla gündemde tutulan haberlere sürü psikolojisi de eklenince, belirlenmiş gündemler saman alevi gibi parlamakta ve bir müddet sonra yerini başka bir gündemle değiştirmektedir.

Ayrıca sosyal medyanın, halkı bütünüyle temsil etmediği ile ilgili Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör şunları söylemiş: “Toplumda genelde egemenlerin ya da çoğunlukların sesi yüksek çıkarken, her zaman için sessiz ya da suskun kesim vardır. Bu kesim, egemen kesimlerin ses çıkarması esnasında sessiz kalmayı, susmayı, görüş belirtmemeyi, kanaatlerini belirgin olarak dışa vurmamayı tercih eder. Sosyal medyada da çoğu zaman ‘Suskunluk Sarmalı’nın işlediğini görürüz. Sosyal medya da tıpkı geleneksel medya gibi çoğu zaman egemen kesimlerin sesi olup, toplumdaki sessiz kitleleri yeterince temsil edemiyor.”4

2013 yılında yapılan bir araştırmada gençlerin gündeminin ne olduğu meselesi ele alınmış.5 Burada “okulu bitirdiğimde bir işimin olması” ve “para kazanmak” gündemleri ön plana çıkmış. Ki günümüz şartları düşünüldüğünde bu gündemlerin gençler arasında zirvede olduğunu söyleyebiliriz. Hal böyle olunca kolay para kazanmayı vaad eden kumar/bahis sitelerinin reklamlarının çeşitli komiteler tarafından gençlere sunulması kaçınılmaz oluyor. Ve böyle tuzaklara birçok genç maalesef ki yakalanıyor.

Bir diğer husus ise, uyuşturucu ve bağımlılık yapan diğer maddeler olup yine sosyal medya ve çeşitli platformlarda teşvik edilen bir unsurdur. Medyanın madde bağımlılığında ne kadar etkin olduğu bir makalede şöyle ele alınmış: “Medyada yer alan ‘madde bağımlısı’ ve ‘tinerci’ çocuk haberleri ve bu haberlerin çocukların yaşam hakkı ve toplumun bakış açısını etkilemedeki rolü tartışılır hale gelmiştir… Medyanın haber değeri taşıyan olaylara yönelme, sınırlı maddî kaynaklarla çalışma ve tiraj ya da reyting sağlama gibi ticarî kaygılarla hareket ediyor olması, toplumsal sorumluluk ya da duyarlılık gibi tutumların benimsenememesine neden olmaktadır.”6

Yine oyunlar da gençlerin ve çocukların zihinlerini meşgul eden önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocukları, gençleri ve yetişkinleri ailesinden ve toplumdan soyutlayan ve onlara sanal bir ortam sunan oyunlar, içerik olarak da ahlâkî değerleri tahrip eden unsurları barındırmaktadır.

Dinî meselelere karşı ön yargıların gençlerin gündeminde olduğunu yukarıda paylaştığımız makale bizlere aktarıyor. Bilhassa günümüz siyasetinde dinin su-i istimal edilmesi bunun önemli bir nedeni olarak gösteriliyor. Siyasî propagandalarla gençliğin din algısı değiştirilmeye çalışılıyor ve böyle olunca zihinler dinî meselelere “eleştirel(!)” yaklaşıyor.

Peki, Müslümanlar gençliğin gündemini belirleme noktasında ne kadar etkin? Bu hususta kendimizi ciddî bir muhasebeye tâbi tutmalıyız. Bediüzzaman’ın talebesi Zübeyir Gündüzalp’in dediği, “Bir genç dinsiz olmuş, haberi karşısında o kalbin atom zerratı adedince param parça olması lâzım gelir”7 hissiyatını taşıyor muyuz diye kendimize sormamız gerekir.

Müslümanların dinî yaşayış tarzı, gençlerin din algısı üzerinde oldukça önemlidir. İslamiyet’i doğru yaşamak, onu en güzel anlatım şeklidir. Gençlere yaklaşım hususunda şefkatli olmak, yanlışı lütufla düzeltmek, muhabbeti esas tutmak, adalet ve liyakat prensiplerini gözetmek gençlerin gündemine girmek noktasında Müslümanlara yardım edecektir. Yoksa gençlerin dünyasından uzak, onları anlamaya değil dönüştürmeye yönelik faaliyetler gençler içerisinde yankı bulmamaktadır.

Gençlerin işledikleri günahların içinde dünyada çekilen acıyı ve azabı onlara göstermeden, günahlarının ahiretteki neticesi olan Cehennemi nazarlara sunmak ve bu şekilde gençlerin gündemine girmek de bu zamanda etkili olmamaktadır. Bununla ilgili olarak Bediüzzaman şunları söylemiştir: “Bu zamandaki küfr-ü mutlakın ve fenden gelen dalâletin ve sefahetteki tiryakiliğin inadı karşısında Cenab-ı Hakk’ı tanıttırdıktan sonra ve Cehennemin vücudunu ispat ile ve onun azabı ile insanları fenalıktan, seyyiattan vazgeçirmek yolu ile ondan, belki de yirmiden birisi ders alabilir. Ders aldıktan sonra da, ‘Cenab-ı Hak Gafuru’r-Rahîm’dir, hem cehennem pek uzaktır’ der, yine sefahetine devam edebilir.”8

Evet, çocuklar ve gençler kendilerine bir rol model aramaktadırlar. Müslümanlar bu noktayı önemsemeli, Peygamber Efendimizin (asm) ve İslam büyüklerinin yaşayışlarını gençlerin ve çocukların gündemine aktarabilmelidirler. Ayrıca aile kurumunu bozmaya çalışan komitelere karşı bu kurumu güçlendirici faaliyetlere çalışmalıdırlar. Bununla birlikte yaz aylarındaki okuma programlarını cazip hale getirmelidirler. Bu tür programlarla; oyunlar ve filmlerle körelen paylaşımcılığı ve fedakârlık, şefkat ve merhamet duygularını yeniden canlandırmalıdırlar. “Gençlerin gündemi” her Müslümanın gündemi olmalıdır.

Dipnotlar:
1) Tıklayınız.
2) Sözler, Yirmi Dokuzuncu Söz, İkinci Maksat, Üçüncü Esas, Üçüncü Mesele, Altıncı Temsil
3) Yirmi Yedinci Söz, Altıncısı
4) Tıklayınız.
5) Tıklayınız.
6) Tıklayınız.
7) Şualar, Zübeyir’in Müdaafası
8) Şualar, On Beşinci Şua

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*