Yalnızlık yanı başımda

Yalnızlık… Kimileri için bir dost kimileri için bir hasım. Kimileri için bir tercih iken kimileri için bir zorunluluk. Kimileri için huzura giden bir yol iken kimileri için ise can sıkıntısının kaynağı. Kimileri için ise hiç olmayan bir şey. Ya topluluklar içinde yalnız yürüyenlere ne demeli?

Evet, yalnızlık insanın hayatında derin izler bırakan ve farklı şekillerde tecrübe edilen karmaşık bir duygu. Hayatın çeşitli dönemlerinde hemen herkesin yaşadığı veya karşılaştığı yalnızlık duygusu, insan psikolojisi üzerinde önemli etkilere sahip.

Yalnızlık duygusunu hisseden insanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Teknolojinin hızla gelişmesi, şehirleşme, toplum ve aile yapılarındaki değişimler gibi pek çok faktör, insanlar arasındaki bağları zayıflatıyor ve yalnızlık duygusunu güçlendiriyor.

Teknolojinin sağladığı iletişim imkânlarına rağmen, birçok insan yalnızlık hissiyle yüzyüze gelmekten kurtulamıyor. Teknolojik ilerleme, sanal dünyada ilişkiler kurma imkânı sunsa da, bu ilişkiler gerçek dünyadaki ilişkilerin yerini tutamıyor. Sosyal medya ve teknolojik platformlar fertleri özellikle gençleri izole ediyor, gerçek dünyadaki ilişkilerini ihmal etmelerine sebep oluyor, âdeta gizli bir yalnızlık hali yaşamalarına yol açıyor.

Günümüz toplumunda her yaştan insanı etkileyen ve gittikçe büyüyen bir sorun haline gelen yalnızlık, depresyon, anksiyete, duygusal bozukluklar, düşük özsaygı ve özgüven, stres, bağışıklık sisteminin zayıflaması, kalp rahatsızlıkları gibi psikolojik ve fizyolojik pek çok sıkıntıya yol açmaktadır.

Ancak yalnızlık sadece olumsuz etkilere sahip değildir. Tercih edilen bilinçli bir yalnızlık kişisel gelişim için bir fırsat olabilmekte, insanın üretkenliğine katkıda bulunabilmektedir. Nitekim birçok ünlü yazar, sanatçı ve bilim insanı, eserlerini meydana getirebilmek için yalnızlık ve içe dönüklükten ilham almıştır. Ünlü Ressam Picasso bunu, “Büyük bir yalnızlık olmadan, ciddi bir iş ortaya çıkmaz” şeklinde ifade etmiştir.

Bunun yanında yalnızlık insana hayatının gidişatı hakkında muhasebe yapma, toparlanma ve tazelenme fırsatı sağlar. Ayrıca yalnızlık kişinin iç dünyasını keşfetmesine ve kendini daha iyi anlamasına katkıda bulunabilir.

Yalnızlığa gaflet nazarıyla bakıldığında kötü bir kavram olarak algılanır. Hattâ Batı felsefesinden etkilenen edebiyat ve sanatta genellikle menfî bir olgu olarak ele alınır.

Fakat iman perspektifinden bakıldığında öyle değildir. İman edenler yalnızlık zamanlarını Allah’a yakınlaşma yolunda bir fırsat olarak görmüşlerdir. İnsan “yalnız” olsa bile “yalnız” değildir. Her an Allah’ın huzurunda olduğunun şuurunda olan bir insan için gerçek anlamda yalnızlık diye bir şey yoktur. O (cc) dostsa mahlûkatı da dostluk yüzünü gösterir ve Ona (cc) iman insanı yalnızlıktan kurtarır. Asıl yalnızlık kalpte Ona (cc) karşı iman ve muhabbetin yoksunluğudur. İşte bu haldeki bir insan kalabalıklar içinde olsa da aslında yalnızdır…

Evet, yalnızlık bir gölge gibi her an yanıbaşımızdadır. Yalnızlığın en güzeli ise kişinin kendi isteğiyle yaşayacağı “imanlı yalnızlık”tır.

Ne mutlu yalnızlığının kıymetini bilip vaktini değerlendirmeye ve yalnızlığını Allah’a yakınlaşmaya vesile kılanlara…

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*