Şiir, edebiyatta en genel tabiri ile ölçülü ve kafiyeli kelam olarak tanımlanır.
Şiir, çoğu zaman sözün bilinen anlamı dışında kullanıldığı ve hayal ürünü ögeler barındırdığı için uygun görülmez.
Allah Teala Şuara Suresinin 224-227. ayetlerinde istiareler ile cerbeze yapan ve gerçeğe aykırı şiirler yazan şairlerin peşlerinden ancak sapkın kimselerin gideceğini haber verir. İman edenlerin, iyi işler yapanların ve haksızlık karşısında kendilerini savunanların ise bundan müstesna olduğunu söyleyerek hakkı çarpıtanların ve haksızlık edenlerin karşılığının mutlaka verileceğini bildirir.
Bu ayetlerden açıkça anlaşılıyor ki nefsanî duyguları işleyenlerin ve olmayan şeyleri olmuş gibi kaleme alanların peşinden ancak sapkın insanlar gider ki bu da böylesi bir şairin nasıl bir yolda olduğunu göstermesi açısından önemli bir işarettir.
Zalimin yolunda mazlum iktidar olmaz. Kur’an’ın kınadığı bu şairler, sahip oldukları kitleyi etkilemek ve genişletmek için iyi-kötü demeden her türlü konuyu kaleme alırlar. Bu sebeple söyledikleri ile yaptıkları birbirine uymaz. Öyle şairler için “Her vadide dolaşmak” (Şuara: 225) ayeti nazil olmuştur. Hiç şüphesiz Cahiliye döneminin şairleri de böyledir. Çünkü o dönemin şairleri şiiri menfaat için kullandığından hakikate aykırı şiirler yazarlardı ki bu da Kur’ân nazarında hoş karşılanmamalarının başlıca sebeplerindendir.
Bu şairlerin kınanmalarının diğer sebepleri ise; şiirleriyle şehevî duyguların zuhur etmesine sebep olmaları ve asabiyetçi, kavmiyetçi konulara yer vermeleridir.
Ancak 227. Âyette “İman edip iyi işler yapanlar, Allah’ı çokça ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar başkadır.” denilerek şiirin dua, zikir veya müspet manadaki duyguları açığa çıkaran cümlelerden oluşması şartıyla yazılabileceğine işaret eder.
Demek ki ölçü şiirin ahlâkî duyguları barındırması ve gerçeğe uygun şekilde yazılmasıdır. Aslında bu ölçü sadece şiir için değil bütün edebî türler için geçerlidir. Hangi türe ait olursa olsun bir edebî eserin içinde bir kelime dahi hakikate aykırı olmamalıdır. Fakat temsil, mecaz, kinaye ve istiare gibi anlatım çeşitleri hakikati ifade etmek için kullanılabilir.
Sonuç olarak, bahse konu olan ayetler şairin şiirdeki ölçüsü hükmünde olup yasak değil ikaz hükmündedir. Sakınca, şiir yazmakta değil, muhtevasında hakka ve hakikate aykırı unsurlar bulunmasındadır.
İlk yorumu siz yazın