Münacat
Solacaksın
Deniz adım adım yürürken üzerine
Atlılardan devşirme makineli tüfekler eşliğinde
Bir yanında isyan bir yanında nisyan ile solacaksın.
Ufkunda yazılmamış belki daha yan yana yürüyeceğin yollar
Şehvetle arzulananda değil Aslı,
Daha başka daha efsun…
Sahip olamamış kimse ona asla
Bir mana aramanın anlamı yok
Yok gün batımında meşe yapraklarından yere düşen gölgeleri hazmetmenin anlamı.
Tek bir hakikat var oysa
Yıldırımların söylediği rüzgârın fısıldadığı o kararmış kalbine söylenen tek
Yazın sıcak gündüzleri ferahlandıran içindeki uğultu ile
Kışın göğsündeki ateş aynı hakikatin parçası.
Başını kaldırmadan göremezsin ak ile karanın kuşların üzerindeki örtüsünü
Çekilen köpüklerin arasında bir de hazineler gizlenir
Sanki son savaşı gök kızılı ile deniz bulamacının.
İşte öyle gelir günahların karmaşıklaştığı ansızlığın gölgesine
Ve öyle gider doğruluğunu göçmen kuşlar ile zalim beşerin adımlarını paylaştığı sathın gerisine…
Solarken anlaşılır her şey
Solarken siner duman
Tekzip edilen detayların dahi bir anlamı olur artık
Banknotlar, çift balkonlu yalı evi ve daha
Ve daha ürküntü duyulan muhtelif sevecen entrika arazileri.
Şegafı yırttı solarken, yeşermesi umudu ile dolan dört kapılı evim
Her birinden geçti kısrak sürüleri
Birinin yanında şeytanî bir pencere taktırılmış
Bana düşman benden ileri
Beni bana rab tanımaya, avareleri
Kişnemiş emaresi silinen ve mütamediyen bir telmih ile ilişkide
Meded Ya İlâhî! Bu mu beni senden ayırma gafletini gösteren!
Avucumdan akıp giden yok edilmişliğin feryadı bu mu?
Nasıl küstürürüm diye satır aralarında gezmekten solan yüzüm olmadı
Uzaklaşamadım kara deliklerin girdabından
Demdeme ile coşan bu afakî cezbelerden soğuyamadım
Şimdi Ya Rab! Soldurma yeşermeye yüz tutmuşken evim dediğim hakikat yurdumu
İnkışafı ulaştır tayların geçtiği dar ve dönemeçli yolların ardından
Ve bahtiyar eyle beni
İbrahim kıl bileğimi ve dilimi, yıktır sanemlerin esiri zihniyeti.
İlk yorumu siz yazın