2019 Mayıs – Haber Yorum

10. Risale-i Nur Gençlik Kongresi gerçekleşti

Anasponsoru Genç Yorum dergisi, organizasyonu Yeni Asya gazetesi ve Risale-i Nur Enstitüsü olan, “Milliyetçilik” konulu 10. Risale-i Nur Gençlik Kongresi, 6-7 Nisan tarihlerinde Ankara’da gerçekleşti. Çok sayıda gencin katılımıyla gerçekleştirilen masa çalışmalarında, “Milliyet fikri sosyal hayatımızı ve değerlerimizi nasıl etkiliyor? Dünya barışını temin edecek güç nedir? Medya tarihi ve kültür milliyetçiliği, fikr-i milliyet, insanlığın huzuru hamiyeti-i dinîye, menfî milliyetçiliğin topluma yansıması” gibi konular tartışılarak, çözüm önerileri arandı. Kızların ve erkeklerin 5’er masa etrafında yaptıkları çalışmaların deklarasyonları kamuoyu ile paylaşıldı. 6 Nisan Cumartesi günü yapılan masa çalışmalarının ardından 7 Nisan Pazar günü Ankara Nazım Hikmet Kongre Salonu’nda gerçekleştirilen şölene Türkiye’nin çeşitli illerinden yoğun ve coşkulu bir katılım oldu. Programın sunuculuğunu tasavvuf musikîsi sanatçısı Mehmet Akça gerçekleştirdi.

Yeni Asya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Yavuzyiğitoğlu, yaptığı selamlama konuşmasında şunları söyledi: “Bugün karşımızda duran İslâm dünyası fotoğrafı çarpıcı sonuç ve sorularla bizi karşı karşıya bırakmaktadır. Tek bir dinden söz etmemize rağmen farklı ülkelerde İslâm dünyasını geri bırakan farklı zihin ve uygulamalarla karşı karşıyayız. Ahlâk, fazilet, hoşgörü, hukuk, adalet, hürriyet gibi İslâm’ın öz değerlerini ifade eden temel kavramların neresindeyiz? Barışı, kardeşliği emreden bir dinin mensupları olmamıza rağmen koskoca bir ümmet neden ortak paydalar etrafında buluşamıyor, neden ‘birolamıyor? Bu çerçevede düzenlenen 10. Risale-i Nur Gençlik Kongresi’nin İslâm dünyasını parçalayan ihtilaf ve savaşlara karşı bir set olabilmesini temenni ediyor, masa çalışmalarına katılan bütün genç kardeşlerimi ve programda emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.”

Risale-i Nur Enstitüsü’nün gençlik faaliyetleri sorumlusu Bilal Said Parlakoğlu’nun açış konuşmasını yaptığı şölen, yapılan masa çalışmaları neticesinde ortaya çıkan tespit ve çözüm tekliflerinin tebliği ile devam etti.

Yeni Asya Gazetesi karikatüristi ve Yazı İşleri Müdürü İbrahim Özdabak’ın “Karikatürlerle milliyetçilik” konulu sunumu ise katılımcılardan büyük bir ilgi gördü.

Programda Türkiye genelinde yapılan Köprü Dergisi Makale Yarışması’nda dereceye girenlere ödülleri verildi. Program, Mihman Musikî Topluluğu’nun verdiği konser ve senaristliğini Serdar Beykoz, yönetmenliğini de Osman Gökmen’in yaptığı 4 sahnelik tiyatro gösterisi ile sona erdi.

5G teknolojisinin sağlığa etkileri

Almanyadâhil olmak üzere birçok ülke 5G mobil ağları kullanmaya ve büyük telekomünikasyon şirketleri 5G özelliğine sahip cihazları piyasaya sürmeye başladı. Bu hızlı gelişimle beraber son nesil cep telefonu iletişiminin sağlığa zararlı olup olmadığı da tartışma konusu oldu. Sputnik’te yer alan habere göre, mobil iletişimin en yeni nesli olan 5G, kullanıcıların eski cep telefonu standartlarından daha hızlı, saniyede 10 Gbit hızında kablosuz veri aktarmalarına olanak tanıyan yüksek frekans ve bant genişliğini kullanıyor. 4G, 3G’den 10 kat hızlı iken 5G’nin, 4G’den bin kat hızlı olması bekleniyor. Araştırmacılara göre, farklı uzunluktaki dalga frekansları insan vücudu ile farklı şekillerde etkileşime girer. Ancak düşük frekanslı antenlerin sayısında yaşanacak bir artış, radyo frekansı kaynaklı radyasyona maruz kalma oranını da artırıyor. Almanya Federal Radyasyondan Korunma Ofisi (BfS) ise, 5G teknolojisinin getirdiği sağlık riskleri hakkında kapsamlı bir soruşturma yapılmasını önererek, insanların cep telefonu radyasyonuna karşı kendilerini nasıl koruyabilecekleri konusunda rehber niteliğinde çeşitli çalışmalar yürütüyor. Fakat BfS, sıklıkla 20-30 yıllık süreçlerde gelişen kanser ile 5G radyasyonu arasında bir bağlantı bulunmadığını, böyle bir sonuca varmak için henüz erken olduğunu dile getirdi. BfS, cep telefonu görüşmelerinin mümkün olduğunca kısa tutulması, kısa mesaj hizmetinden faydalanılması ve sinyal alımı zayıf olduğunda telefon görüşmesi yapılmaması tavsiyelerinde bulundu.

Türkiye’de gıda enflasyonunun mutfağa etkisi

Türkiye’de soğan, patlıcan, patates, kırmızı et gibi ürünlerdeki fiyat artışları sık sık haberlere konu oluyor. Peki bu gıda enflasyonu mutfağa nasıl yansıyor? Gıda fiyatlarındaki artış küresel tablodan farklı bir yön izliyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün her ay yayımladığı küresel gıda fiyatları endeksi neredeyse 10 yıldır yatay bir seyir izlerken, Türkiye’de ise özellikle 2017’den bu yana gıda fiyatlarında hızlı bir yükseliş olduğu tespit edildi. Gıda enflasyonu sekiz aydır yüzde 20’nin altına inmiyor. Son iki buçuk yılda ise gıda fiyatları ayda ortalama yüzde 16 artıyor. Ekonomistlere göre, bu artışların en önemli sebeplerinden bir tanesi, çiftçinin girdi maliyetlerinin; yani mazot, yem, gübre gibi girdilerin ithalata dayalı olması olarak gösterilmesi. Bu da girdi maliyetlerinin TL’deki değer kaybına karşı duyarlı hâle gelmesine, TL’nin değer kaybetmesiyle birlikte tarımsal ürün üretiminin de daha pahalı hâle gelmesine yol açıyor.

“Nefretten Sonra Hayat”

Geçtiğimiz günlerde sosyal medya ağı Facebook, beyaz ırk milliyetçiliğini savunan, destekleyen ve temsil eden içerikteki hesaplara yasak getirdiğini duyurdu. Söz konusu kısıtlamalar Facebook bünyesindeki fotoğraf paylaşım uygulaması Instagram’da da geçerli olacak. Amerika’nın Sesi’nde yer alan habere göre,  Facebook’un duyuru metninde, bu karara varılmadan önce sivil toplum temsilcileri, akademisyenler ve diğer ilgili uzmanlarla görüşüldüğü belirtilerek, “Beyaz ırk milliyetçiliği ve beyaz ırk bölücülüğünün diğer nefret grupları ve beyaz ırkın üstünlüğünü savunan gruplardan ayrı tutulamayacağı” sonucuna varıldığı dile getirildi. Kullanıcıların hesaplarında etnik kimlikleriyle ilgili onurlandırıcı ifadeler kullanmaya devam edebilecekleri, ancak üstünlük ve bölücülük görüşlerine dayanan içeriklerin kısıtlanacağı vurgulandı. Beyaz ırkın üstünlüğü görüşüyle bağdaşan kelimeleri tarayan kullanıcılar, otomatik olarak “Nefretten Sonra Hayat” (Life After Hate) başlıklı bir grup sayfasına yönlendirilecek. Bu sayfada kişilere şiddet yanlısı aşırı görüşlerden ve nefret söylemlerinden kurtulmak için danışabilecekleri destek gruplarının ve eğitim kurumlarının iletişim adresleri ve telefonları sunulacak.

Görme engelli öğrencilere ışık oldular

Manisa’da eğitim gören bir grup lise öğrencisi, kendi elleriyle hazırladıkları özel eğitim materyallerini, dünyanın farklı ülkelerinde eğitimlerini sürdürmeye çalışan 3 bin görme engelli öğrenciye ulaştırarak, onların karanlık dünyalarına ışık oldu. Yunus Emre ilçesindeki Şehit Fatih Kalu Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri, atölye çalışmalarında, öğretmenleri Sözer Vurgun’un desteğiyle, görme engelliler için özel dokunsal haritalar, trafik işaretleri, çeşitli oyunlar ve Braille alfabesi ile hazırlanmış eğitim materyalleri hazırlayarak, bunları Filistin, Sudan, Ruanda ve Türkiye’nin değişik illerinde eğitimini sürdüren görme engelli arkadaşlarına gönderdi. AA’da yer alan habere göre,  Sözer Vurgun, yaklaşık 3 yıl önce okullarında görme engelli öğrenciler için eğitim materyalleri ve haritalar üretmeye başladıklarını, daha sonra “İyilik Atölyesi” ile hedeflerini büyüttüklerini söyledi. Öğrencilerinin bu projeye dersleri dışında zaman ayırarak katkı sunduklarını aktaran Vurgun, “Yaptığımız materyaller, Türkiye’deki 17 görme engelli okuluna, Filistin, Sudan ve Ruanda’daki 3 bin öğrenciye gitti. Bundan sonraki hedefimiz bu materyalleri bütün dünyadaki çocuklara ulaştırmak”şeklinde konuştu.

En iyi fikirlerin anahtarı: Sessizlik

Yapılanaraştırmalara göre, günde 2 saat sessizlik hafızada önemli rolü olan hipokampustaki hücre gelişimini tetikliyor. Uzmanlar; telefondan, tabletten, sosyal medyadan, uyarıcı seslerden birkaç saat uzak durmanın, en iyi fikirler ve düşüncelerin anahtarı olabileceğini söylüyor. Araştırmalar, kronik ses ve tansiyon arasında da bir ilişki olduğunu ortaya çıkardı. Ses dalgalarının duygusal tepkiler ve anıların oluşumuyla ilişkilendirilen amigdalayı harekete geçirdiği düşünülüyor, bu da stres hormonlarının salınmasına yol açıyor. Sessizliğin ise tam tersi bir etkisi var. Beyindeki ve vücuttaki gerginliğin azalmasını sağlıyor. Heartdergisinde yayımlanan bir araştırmada, 2 dakikalık sessizliğin rahatlatıcı olarak bilinen çoğu şeyden daha fazla sakinleştirici etkisi olduğu belirtiliyor.

Korkularla yüzleşmek için yeni yazılım geliştirildi

ODTÜ’lü bilim insanları, sosyal fobisi bulunanları, sanal gerçeklik ortamında korkularıyla yüzleştirerek tedavi edebilen yeni yazılım teknolojisi geliştirdi. Sanal gerçeklik teknolojisiyle, avatarlarla toplantılara, konferans ve seminerlere katılan kullanıcılar, iletişim yeteneklerini geliştirerek sosyal fobilerinden kurtuluyor. Konuyla ilgili bilgi veren ODTÜ Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuğba Tokel, “Sanal gerçeklik teknolojisiyle, bireylerin korktukları ve endişe duydukları durumlar, üç boyutlu sanal ortamlarda modelleniyor ve danışanlar bu ortamlarla yüzleştiriliyor. Bu da artık psikoterapi yöntemi olarak kabul görüyor. Sanal gerçeklik terapimizde; akademik ve iş dünyasına yönelik mülakat, toplantı ve sunum fobileri, ayrıca alışveriş, restoran ve ulaşım gibi sosyal ortamlardaki fobiler için düzenlenmiş 9 farklı senaryo modülü kullanılıyor. Danışanlar, sanal gerçeklik gözlüğüyle fiziksel ve sosyal olarak aynen bir toplantı ortamında ya da mülakatta insanların karşısındaymış hissini yaşayabiliyor”dedi. AA’da yer alan habere göre, geliştirilen bu yazılım dünyada pek çok ilki barındırıyor.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*