2020 Mayıs- Haber Yorum

Çözüm hadis-i şeriflerde

New York merkezli haftalık çıkan, ABD’nin tiraj ve reklam geliri bakımından ikinci sırasında yer alan Newsweek dergisinin, 17 Mart tarihli sayısında paylaşılan bir makalede, korona virüsünün çözümü için Peygamber Efendimizin (asm) hadisleri örnek gösterildi.

Rice Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Dr. Craig Considine’nin kaleme aldığı “Yalnızca duanın gücü tek başına korona virüsü gibi bir salgını durdurabilir mi? Muhammed Peygamber dahi bunun aksini düşünüyordu” başlıklı yazıda korona virüsünden korunmanın yolları olarak; hijyen ve temizlik kavramlarına vurgu yapılırken, Hz. Muhammed’in (asm) hadisleri örnek gösterildi. Makalede, “Bir salgın sırasında başka kimin hijyen ve karantina önerdiğini biliyor musunuz?” sorusuna karşılık “1400 yıl önce İslâm Peygamberi Hz. Muhammed” cevabı verildi.

Hadis-i şerifleri ve Hz. Muhammed’i (asm) düşünün diyen Dr. Craig Considine, şu hadis-i şeriflere yer veriyor:

“Bir yerde veba salgını çıktığını duyarsanız oraya girmeyin, bulunduğunuz yerde veba hastalığı çıkarsa o bölgeden de ayrılmayınız.”

“Bulaşıcı hastalığı olanlar sağlıklı olanlardan uzak tutulmalıdır.”

“Temizlik imanın bir parçasıdır.”

“Uyandıktan sonra ellerinizi yıkayın; uyurken ellerinizin nerelerde hareket ettiğini bilmiyorsunuz.”

“Yemeğin bereketi; hem yemekten önce, hem de yemekten sonra elleri yıkamaktadır.”

Ayrıca derginin internet sitesinde yer alan bir anket çalışmasında, “Dua korona virüsü yenmekte yardımcı olur mu?” sorusuna Amerikalılar %73 “Evet” cevabını verdi.

Görmekteyiz ki, günümüzden 14 asır önce, hayatın her alanında doğru olanı, sağlıklı olanı yaşatan İslâm’a sarıldıkça çözümler daha kolay ortaya çıkmaktadır.

500 yıl sonra ezan

Almanya ve Hollanda’da, yeni tip korona virüsü salgını nedeniyle tedirgin olan Müslüman vatandaşlara moral vermek amacıyla, akşam ve cuma günleri öğle vakti ezanlarının hoparlörden okunmasına izin verildi.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Essen Eyalet Bölge Birliği Başkanı Fahrettin Alptekin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sadece Essen bölgesinde 50’nin üzerinde camide öğle ve akşam vakitlerinde ezan okunduğunu söyledi.

Kovid-19 salgınının ardından verilen izin için Alman makamlarına teşekkür eden Alptekin, “Mabetlerimizi evlerimize taşıyoruz. Sosyal medyada olumlu cevaplar alıyoruz. Geri dönüşlerden de çok memnunuz. Allah bu musibetten bütün insanlığı muhafaza eylesin. Cemaatimizi salgın süreci boyunca da devamlı uyarıyoruz. Bilhassa büyüklerimizin evde kalmalarını istiyoruz. Bu meyanda başarılı olduğumuzu da söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.

Almanya ve Hollanda’nın ardından İspanya’daki Müslüman cemiyetleri, cuma günleri balkon ve pencerelere çıkarak ezan okumaya başladı. İspanya’nın Madrid, Granada, Ceuta gibi farklı kentlerindeki Müslüman cemiyetlerden yapılan çağrıyla, sosyal medyadan, ülkedeki Müslümanların her cuma 19:30’da balkon ve pencerelere çıkarak, korona virüsüne karşı çalışan herkese destek amaçlı ezan okumaları istendi.

1492 yılından bu yana ezan sesi duyulmayan Granada şehrinde, 500 yıl sonra ilk defa ezan sesi duyuldu.

Avrupa ülkelerindeki Müslüman kardeşlerimizin İslâm şeairi ezanla; namaza, kurtuluşa, birliğe, vahdete, özgürlüğe, kardeşliğe olan çağrılarına hep birlikte kulak verelim.

Psikolojik enfeksiyon

Takipçilerini artırmak amacıyla, insanlarla dalga geçerek sosyal medyadan asılsız bilgi paylaşanların “psikolojik enfeksiyon” yaydıklarını söyleyen uzmanlar; insanları paniğe sevk eden, kaynağı bilinmeyen bilgilerin paylaşılmaması konusunda uyarıyor.

Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Ömer Akgül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, korkunun virüsten daha hızlı ve etkili bir bulaşıcı olduğunu, virüsün sadece bedene ve beyne değil; zihne, gönle, kalbe, anlama ve varoluşa da korku ve kaygı maskesiyle bulaşabildiğine işaret etti.

Ayrıca ilgili kurumlar tarafından doğrulanmamış bilgilerin paylaşılmamasının, art niyetli kişilerin amaçlarına ulaşmalarını engelleyeceğini dile getiren Akgül, “Sosyal medya ortamlarında, popüler kültürün ve trendlerin etkisiyle paylaşım rüzgârına kapılan herkes; kaynağı bilinmeyen bilgileri, videoları, ses kayıtlarını ve haberleri teyit etmeden paylaşımlar yapmasınlar, aksi hâlde birlik-beraberliğe ihtiyacımızın olduğu bu günlerde bilgi kirliliğine hizmet edebilirler” dedi.

Kur’ân-ı Kerîm, bir haber duyduğumuzda kendimize ve başkalarına zarar vermemek için onun doğruluğunu etraflıca araştırmadan hüküm vermememiz gerektiğini öğütlemektedir.

Einstein’ın Genel Görelilik Teorisi doğrulandı

Samanyolu Galaksisi’nin merkezinde, süper kütleli bir kara deliğe çok yakın çekim sahasından geçen bir yıldızın hareketinin, ünlü bilim adamı Albert Einstein’ın Genel Görelilik Teorisi’ni desteklediği belirtildi.

Avrupa Güney Gözlemevi’nin, Şili’de yer alan Atacama Çölü’ndeki çok büyük teleskobu ile 30 yıldır sürdürülen gözlemlerin zirve noktası kabul edilen olay, Dünya’ya en yakın süper kütleli kara delik yakınında meydana geldi.

CNN’in haberine göre Astronomi ve Astrofizik dergisinde yayımlanan çalışmada, Güneş’in 4 milyon katı büyüklükteki süper kütleli kara deliğin, 26 bin ışık yılı uzaklıkta, yüksek hızda dönen bir grup yıldızla çevrili ve bir yıldızın yörüngesinin “rozet” şeklinde olduğu, yıldızın kara delik etrafındaki bir yörüngeyi tamamlamasının 16 yıl sürdüğü belirtildi.

Almanya’daki Max Planck Enstitüsü’nden, Reinhard Genzel liderliğindeki uluslararası ekibin bu ölçümlerinin, Einstein’ın Genel Görelilik Teorisi’nde öngörüldüğü gibi, kütle çekim etkisindeki deneylerde ışıktaki kızıla kayma etkisini açıkça ortaya koyduğu vurgulandı.

Yaklaşık yüz yıl önce ortaya atılan teorinin şimdilerde doğrulanması, Risale-i Nur’da geçen “ilim malûma tâbidir” cümlesini daha iyi anlamamıza olanak sağlıyor.

Yersiz korku ve kaygılara kapılmayalım

Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölüm Başkanı Prof. Dr. Emine Özmete ve Bilim Uzmanı Melike Pak, korona virüsü salgınında, toplumdaki kaygı düzeyini ve sosyal destek algısını belirlemek üzere bir çalışma yürüttü.

AA’da yer alan habere göre, çalışmaya katılan her yaş grubundaki kadın ve erkeklerin %62,6’sı durumluk kaygı düzeyi, %64,2’si de sürekli kaygı hâli yaşıyor. Kadınların özellikle arkadaşlarından aldıkları sosyal desteğin erkeklere göre daha fazla olduğuna işaret eden Özmete: “Salgınla ilgili olarak öğrenim düzeyi yükseldikçe kaygı düzeyi de artıyor. Büyükşehirlerde yaşayanlarda ve kronik hastalığı olanlarda da kaygı düzeyi yüksektir. Gelir düzeyi düşük olanlarda aileden sağlanan sosyal destek azalmaktadır. Toplumda sosyal destek ve sosyal dayanışma arttıkça, kaygı düzeyi düşüyor. Araştırmaya katılanların, korku ve panik yaşadıkları, sinirli ve öfkeli oldukları zihinsel karışıklık, dikkat ve konsantrasyonda zorlanma, karar vermede güçlükler gibi bilişsel ve duygusal tepkiler verdikleri gözlendi.”

İnsandaki latifelerden olan korku ve kaygı bizlere hayatımızı tahrip etmek, ağırlaştırmak, acılaştırmak için verilmemiş, bilâkis hayatımızı muhafaza etmek için verilmiştir. Yersiz korku ve kaygılar evham olup hayatımızı azaba çevirebilirler.

Pozitif şeylere odaklanalım

Korona virüsü salgınının, sağlık üzerinde olumsuz etki oluşturduğu gibi toplum psikolojisi üzerinde de olumsuz etkiler oluşturduğu bu dönemde, İbn Haldun Üniversitesi (İHÜ) Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Klinik Psikolog Dr. Nilgün Avunduk Öcal, stres yönetimi konusunda önemli tavsiyelerde bulundu.

Dr. Öcal, bu dönemde pozitif haberlere ve etkinliklere yönelmenin önemine dikkat çekerek, negatif haberlerin ve bilgi kirliliğinin toplum psikolojisini ve bireylerin stresini artırdığını ifade etti. Yeni Asya’da yer alan habere göre, Öcal şunları dile getirdi: “Yanlış haber ve bilginin sebep olacağı korku ve paniği önlemek için güvenilir, ciddi haber ve bilgi kaynaklarını bulup onlara sadık kalarak bilgi kirlenmesinin önüne geçebiliriz. Ayrıca olayların hızla değişip geliştiği zamanlarda her şeyi, her an takip etmek zorunda değiliz. Kendimizi her küçük ayrıntıyı bilmemize gerek olmadığına iknâ edelim ve bu belirsizlik içinde rahat olmaya çalışalım. Sürekli olarak üzücü medya haberlerini izlemek, dinlemek, okumak, gereksiz yere endişe ve huzursuzluğumuzu artırır. Sosyal medyaya, ne denli zor olursa olsun, biraz ara verip uzaklaşalım. Pozitif şeylere, kontrol edebileceğimiz etkinliklere odaklanalım.”

Risale-i Nur’da geçen şu düstura belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz zamanlardan geçiyoruz: “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.”

Zerzevan Kalesi Tapınağı UNESCO Geçici Listesi’nde

Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde yer alan, Roma İmparatorluğu döneminde askerî yerleşim yeri olarak kullanılan 3 bin yıllık Zerzevan Kalesi, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girdi.

Toplam 60 dönüm arazi üzerinde yer alan; 12-15 metre yüksekliğinde ve 1200 metre uzunluğunda sur kalıntısı, 21 metre yüksekliğinde gözetleme ve savunma kulesi, kilise, yönetim binası, konutlar, tahıl ve silah depoları, yer altı ibadethanesi, sığınaklar, kaya mezarları, su kanalları ile 54 su sarnıcı bulunan kalede, Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinesinde başlatılan kazılar 5 yıldır devam ediyor.

AA’nın haberine göre, hızlı bir şekilde kalıcı listeye girmek için de çalışmaları başlatacaklarını ifade eden Zerzevan Kalesi Kazı Heyeti Başkanı Doç. Dr. Aytaç Coşkun, şunları dile getirdi: “Korona virüsü salgınının atlatılmasından hemen sonra kazı ve restorasyon çalışmaları devam edecek. UNESCO listesine girmemiz ile dünyadaki görünürlüğümüz daha da artacaktır. Bu durum, bölge ve Diyarbakır turizmi açısından da çok önemlidir. Geçen yıl Zerzevan Kalesi’ni 355 bin 178 yerli, 69 bin 27 yabancı olmak üzere 424 bin 205 turist ziyaret etmişti. Salgından sonra ziyaretçi sayısında da önemli bir artış bekliyoruz.”

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*