Endişe satın alanlar

Günümüzde sebepleri yerine getirdiğimiz hâlde neticeyi Cenab-ı Hakka bırakmamız gerekirken tevekkülsüz bir sistem arayışı içindeyiz. Yani Allah’tan istemeyip kuldan medet bekler hâle gelmişiz. Cenab-ı Hak’tan uzaklaştıkça daha maddeci oluyoruz.

Tüm eşyalarımızı artık sigortalar hâle geldik. Bir buzdolabı alıyorsunuz ve size satıcı “Şu kadar ekstra ödeme yaparsanız +4 yıl garanti yaparım, garanti süreniz 7 yıla çıkar” diyor. Ben de diyorum: “Kardeşim, bu ekstra ücret buzdolabının bozulma süresini mi uzatacak?” Satıcı, “Yok abi, garanti süresi bitince buzdolabı arıza yaparsa (ki mutlaka yapıyor) ücretsiz tamir edeceğiz” diyor ve benim endişemi satın alıyor. Benim bildiğim, garanti süresi, ürünün içindeki materyaller daha sağlam seçilerek uzar. İlginç!

Kargo firmasına ürün veriyorsun bir yere götürsün diye, “Efendim kırılacak bir şey ise sigorta yapalım şu fiyata” diyor. Hem de hiç çekinmeden! “Kardeşim zaten vazifen değil mi?” diyorum, susuyor. İlginç!

Gelelim, arabaya. Sıfır araba alacaksın. Herkes biliyor ya da bilmiyor “Kasko yaptıracak mısın?” diyor. “Hayır!” cevabını alınca diyorlar ki: “Mümkün değil, olmaz, mutlaka yaptırmalısın!”

Ben de diyorum, “Bu sistemi Yahûdiler, insanların mal ve mülkünün endişesini izale etmek için geliştirmişler. Ve şu an tüm sigorta firmaları kendilerini bir üst firmaya sigortalatıyorlar. Ta ki en üst Yahûdi sigorta firmalarına. Bir de bu sistemde gelirlerin sadece 1/4 geriye ödeniyor. 3/4’ü Yahûdi’nin cebine kalıyor. Kısaca sigorta firmalarını, dolaylı olarak Yahûdileri (sistemi kuranları) zengin ediyoruz.”

Şimdilerde kaza yapmayanlar, ödedikleri sürekli kasko ücreti göze batmaya başlayınca, cam değişimi gibi ekstralar ilave ederek güya mağduriyet gideriyor. Bir dönem, Mercedes’i olan bir adam, aracını sürekli ağaca vurup, kaskodan para alıp sanayide ucuza yaptırıyor ve bundan geçimini sağlıyordu.

Çok önemli bir husus da, kasko yaptıran kişi ufak kaza yapınca “Kasko indirimim bozulmasın!” diye kendi cebinden ödüyor. Artık gerisini siz düşünün. Bir iş arkadaşım vardı. Kaskosu bittiği tarihten bir hafta sonra kaza yaptı, ücret ödememek için hemen eski tarihli gösterip kaskoyu yeniletti. (Bu arada, bir sene boşuna ödedim kaskoyu, dedikten 1 hafta sonra olmuş). Maalesef imtihanı anlayamamış.

Hayat sigortaları ise bambaşka bir unsur. Adam ölüyor, sigorta firması kalan ailesine yüklü miktarda para veriyor. Tabiî sonra haberlerde aile cinayetleri duyuyoruz. Bolca da Amerikan filmine konu olmuştur.

Bir başka örnek; ünlü futbolcu Cristiano Ronaldo, 144 milyon Dolar’a bacaklarını sigortalatmıştı. Peki ne için? “Bacaklarıma bir şey olursa nasıl geçineceğim?” endişesi vardı. Sigorta firmaları onun endişesini 144 milyon Dolar’a satın aldı.

Endişe satın alanların (sigortacıların) işleyişi: Üyeler, mal varlıklarını sigorta ettirdikleri şirkete prim ödeyerek kayıt olurlar. Sigorta şirketi de sigortalının malı kazaya uğradığı takdirde diğer üyelerden aldığı primleri birleştirerek kazazede üyenin zararını telafi eder. Üyeler kazaya maruz kalmadıkları müddetçe yatırmış oldukları primlerden dolayı hiçbir hak talep edemezler. Dolayısıyla üyelerden tedarik edilen paraların hepsi sigorta şirketinin kasasında kalır.

“Kazaya uğramayan sigortalının ödediği taksitleri sigorta şirketi neyin karşılığı olarak alacaktır? Veya prim ödemeye başladıktan birkaç ay sonra büyük bir kazaya uğrayan üye, sigortadan külliyetli miktardaki parayı neyin karşılığı olarak alacaktır?

“İkinci bir husus, sigorta şirketiyle yapılan akitte bilinmeyen unsurlar vardır. Kişinin ne zaman kazaya uğrayacağı, ne zamana kadar prim ödeyeceği, kazanın maliyetinin ne olacağı belli değildir. Oysa İslâm hukukuna göre böyle belirsiz bir akit caiz değildir.”1

Bana danışan arkadaşlara tavsiyem, kasko (sigorta) ücretini altın gibi değerli madene çevirip kenara koysunlar. İddia ediyorum, (inşaallah) çok para biriktirecekler. Arabanızı güzel bir yere park edip, Abdulkadir Geylani Hazretleri’ne bir Fatiha gönderin. Ve Cenab-ı Hakkın korumasına bırakın. “Tevekkeltü alellah” deyin.

Cenab-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’in Bakara Sûresi 155. Âyeti’nde “Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenleri müjdele” buyuruyor.

Ayrıca mallarımızı sadaka vererek de koruyabiliriz. Sizlerle bazı hadisleri paylaşacağım:

“Sadaka belayı def eder.”2 “Sadaka malı çoğaltır.”3 “Rızkının bol olmasını isteyen sadaka versin.”4 “Vallahi, sadaka vermekle mal eksilmez. O hâlde sadaka verin!”5

Not: İmtihan dünyası olduğundan tabiî ki mal-mülk ile imtihan olacağız.

Dipnotlar:
1) İsmail Mutlu, Günümüz Meseleleri Faiz Ticaret, Yeni Asya Yayınları, İstanbul 1990, s. 62-63
2) Beyhakî
3) İbn Ebü’d-Dünya
4) Deylemî
5) İ. Ahmed

 

 

 

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*