Bütün yollar Allah’a götürüyorken, bu görmemekteki ısrar nedir sevgili okur? Bütün ilimler, bilgiler Ondan geliyorken, bu okumuş cahillik de neyin nesi?
“Seni tenzih ederiz! Bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. En kâmil ilim ve hikmet sahibi şüphesiz sensin.” (Bakara Sûresi: 32)
Gözümün içinde kim var?
Bazen gökyüzüne baktığımızda gözlerimizin önünden şeffaf parçalar sürüklenip durur. Gözlerimizi nereye çevirsek oraya sürüklenir. Peki nedir bunlar?
Bu uçuşan görüntülere tıp dilinde miyodizopsi denir. Nokta, ip, yüzen bir kuyruk ya da örümcek ağı şeklinde olabilirler. Bunlar birer optik illüzyon değildir, gerçekten de orada, gözünüzün içindedirler. Gözlerimizin içinde vitreus denilen bir sıvı vardır. Çoğunluğu sudan oluşan, jel kıvamında şeffaf bir maddedir. Göz sıvısından farklı olarak vitreus jeli yenilenmez. Doğduğunuzda sahip olduğunuz vitreusu ömür boyu kullanırsınız. Yani dışarıdan bir madde, kan ya da başka bir hücre vitreus jeline girdiğinde orada kalır. Bu parçacıklar, ışığın gözden geçtiği sırada retinaya gölge düşmesine neden olurlar. İşte gördüğümüz uçuşan cisimler bunlardır.
Yaş ilerledikçe buradaki jel yapısı bozulmaya uğrayıp daha sıvı bir hâl alabilir. O zaman vitreus içine girmiş parçacıklar bir araya toplanıp yine retinaya gölge düşmesine neden olabilir. Yani esasen o gördüğümüz uçuşan parçalar, asıl parçaların gölgeleridir. Normalde göz sıvısı içerisinde yavaş yavaş sürüklenirler, ancak gözlerinizi hızla çevirecek olursanız, bu cisimler de bu hareketi takip ederler. Çünkü her çevirdiğinizde, gözlerinizin içerisindeki sıvı hareket eder. Hatta gözlerinizin hareketini birden durdurduğunuzda, eylemsizlikten ötürü bu cisimler birazcık daha yollarına devam edecek, ondan sonra sürtünme nedeniyle duracaklardır. Bu sırada şekil değiştirebilirler, hatta nadir durumlarda bir araya gelerek daha büyük parçalara dönüşebilir veya parçalanarak daha ufak parçalara ayrılabilirler.
Her ne kadar hareket ediyor ve şekil değiştiriyor olsalar da, bunlar canlı varlıklar değildirler. Doktorlar bunu henüz bir sorun olarak görmemektedir, ciddi görüş kaybına sebep olmadıkça.
1 saat neden 60 dakika?
Hiç merak ettiniz mi, neden 6 sayısı? Saat 60 dakika, 1 dakika 60 saniye, bir daire 360 derece. Nereden geliyor acaba bu sayı sistemi?
Bu sayısal değerlerin temeli aslında Sümerlere dayanmaktadır. Biliyorsunuz, 10 tabanı, iki elin parmaklarının sayısı ile ilişkilidir, diye varsayılır. Kimin nerede ve ne zaman 10 tabanını seçtiği belli olmamakla birlikte, matematik tarihi ile ilgili bulgular, birçok yerde insanların 10 tabanına yönelen sayma sistemleri geliştirdiğine işaret ediyor.
Sümerliler bizim günümüzde kullandığımız 10’lu sisteme karşın 60’lı sayı sistemini kullanırdı. Daha önceki toplumların kullandığı 10 ve 12’li sayı sistemi ile uyumlu olması için de 60’lı sistem seçilmişti. Çünkü 10 ve 12’nin en küçük ortak katı 60’tır. Şimdi ilkel sayma yöntemleri kullanıyor olsaydık, acaba iki elimizi kullanarak, pratik bir şekilde en fazla kaça kadar sayabilirdik? Sağ elinizi açın. Başparmağınızı kullanarak diğer parmaklarınızın boğumlarını sayın. 12 adet değil mi? Her parmakta 3 boğum, 4 parmak toplamı 12 adet. Sol elinizin bir parmağını her on iki sayımda kapatın. 5 parmak, her biri 12’ye karşılık. Sol eliniz yumruk olduğunda 5×12=60 sayısına ulaşmış oluyorsunuz.
Yani aslında, “Kaça bu deve?” diye soran bir Sümerliye, muhatabı sol elinin yumruğunu 2 defa sallasa, bize 120 onlara ise iki yumruk dinar (para birimini dinar varsayalım) demiş olacak. Sümer ve sonra Babil sayı sisteminin tabanının 60 olması genellikle böyle açıklanıyor. Sol el yumruk hâline gelince 60 oluyor.
Bu arada, 12’nin de düzineye ve saat kadranındaki saatlere karşılık geldiğini hatırlamış olalım.
Kaynak: TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi – Ekim 2011
İlk yorumu siz yazın