Bir manifesto olarak Vedâ Hutbesi

Vedâ Hutbesi’nde, Vedâ Haccı’nın mu’cizeliği bir yana -zira Efendimiz (asm) artık ömrünün sonuna yaklaştığını bildirmiştir ve bildirdiği şekilde olmuştur- Hac esnasında çeşitli vesilelerle, çeşitli mekânlarda çeşitli topluluklara insanın insana ve Müslüman toplumun birbirine olan yükümlülüklerine parmak basan bir manifesto sunulmaktadır. Vedâ sohbetleriyle birey, aile, toplum ve medeniyete dair Allah’ın dininin genel perspektifi tüm insanlığa bir kez daha iletilmektedir.

***

İnsan, hayata temel olarak iki hususiyetiyle, akıl ve irade ile başlamaktadır. İnsanı bütün diğer mahlûklardan ayıran esas vasıflar olarak akıl, anlamı; irade, insanî olanı temsil etmektedir. Akıl ile anlamı elde eden insan, irade ile onu yeniden üretmektedir. Böylelikle “kültür” denilen olgu ortaya çıkmaktadır.

İnsan, kaderiyle birlikte, yine onun içinde kendini inşa etmektedir. Kendi öznelliği ile bu inşa faaliyetine “ubudiyet” tesmiye edilmiştir.

Her kültür, kendi şartlarını haizdir ve bir şekilde kendi dengesini bulmaya yönelmektedir. Böylelikle kültür içinde onu yansıtan bir hukuk ortaya çıkmaktadır.

Her bir insan, kendi gerçekliği için kendi çağında, tabiattan ayrışmasını sağlayan bir kültürde, o kültüre ait denge şartlarında, akıl ve iradesi ile “hakikat”i ve esasında kendi hakikatini aramaktadır. Bu arayış, vicdanı tesis eder ve onu geliştirir. İnsanın ürettiği öznelleştirilmiş hakikat, kader içinde işleyen bir irade ile tezahür etmektedir.

İnsan, kaderin büyük (tabiat) ve küçük (kültür) harmanında savrularak (yaşam) gerçekliğini bulmak üzere bir yolculuğa gönderilmiştir. Bu yolculuk bireysel, ailevî, toplumsal hayatı oluşturduğu gibi kamu düzenini de kurmaktadır.

İşte Vedâ Hutbesi’nin metinsel bağlamı bütün bu unsurlardır ve onları kendi hak, muhteva ve vazifelerine çağırmaktadır.

Yaşam hakkının kutsallığı; yeniden dirilme, şirkten ve faizden kaçınılması, emanete sahip çıkılması, kinin sürdürülmemesi, dinin şeytana (kötülüğe) uymamakla korunması, ailenin ve kadının muhafaza edilmesi, Kur’ân ve Sünnet’e sahip çıkılması, mü’minlerin kanlarının ve mallarının birbirlerine haramlığı, mirasın hukukunun tebeyyün etmesi, insanın insan üzerine üstünlüğünün sadece takvada olması, insan masumiyyetinin kariniyeti… Adeta bireyi, aileyi, toplumu ve medeniyeti inşa eden ne varsa, hutbede yerini almıştır.

Hutbe ile, “Bugün sizin dininizi tamamladım” âyetinin tefsiri yapılarak Âdem Aleyhisselam ile başlayan sürecin tüm insanî boyutları sergilenmekte; bunlarla ilgili İlâhî buyruk, dinin hitabına mazhar olan insanlığa ve buyruğun bayraktarlığını yapan Müslüman topluma iletilmektedir. Vedâ Hutbesi, Son Peygamberin, kendisiyle birlikte tüm peygamber zincirinin, insanlığa ilettiği mesajın son hâlidir.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*