Her yerde çeken telefon

Sultan-ı Ezel ve Ebed olan Hâlık-ı Kâinat, çendan vesait ve esbabı icraatına perde yapmış, haşmet-i rububiyetini göstermiş. Fakat, ibâdının kalbinde hususî bir telefon bırakmış ki, esbabı arkada bırakıp, doğrudan doğruya Ona teveccüh etmek için…”1

Demek ki Rabbim “Her kalp içinde bir telefon bırakmış”. Hem de şarjı bitmeyen, her an her yerden çeken bir telefon.

Sebepler dünyasında, sebeplerin arkasındaki Zâtı bilmemiz için, aynı zamanda, dünyanın boğucu kasavetli hâlinden bunaldığımızda, zor anlarımızda aramamız için, varlığını bize hissettiren bir telefon bırakmış. Rabbimizi bu şuurla aradık mı?

Ne kadar farkındayız kalbimize bıraktığı telefonun? “Beni her zaman arayabilirsin, gece gündüz sakın çekinme!” diyen kişiyi kendimize nasıl yakın hissederiz değil mi?

Nasıl ki cep telefonumuzu yanımıza almayınca eksikliğini hissederiz. Peki, “Kulum sana şah damarından daha yakınım” derken, biz bu yakınlığı hissedebiliyor muyuz? Cebimizde telefon olduğu gibi, kalbimizde de bir telefon olduğunu unutmayalım.

Rabbimiz, bizim kalbimize telefonunu bırakmış ki, Ona husûsî ulaşabilelim diye. Umumun içinde husûsî ihsanları, husûsî yardımları, husûsî tesellileri var, bilene…

Dipnot:
1) Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2020, s. 695

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*