
Merhaba değerli gençler,
Dergimizin yeni sayfası “Kısa Yorum”u genç kalemlere ayırdığımızı tekrar hatırlatalım. Özgün tefekkür, düşünce ve eleştirilerinizi bizimle paylaşmak istiyorsanız; 100 kelimeyi geçmeyecek şekilde yazıp ayın 15’ine kadar “editor@gencyorum.com.tr” adresine gönderebilirsiniz.
Bu ay da sizlerden gelen çalışmalara yer vermeye devam ediyoruz. Yazılarınız geliş ve kabul sırasına göre yayınlanıyor. Göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ediyoruz. Çalışmalarıyla dergimize renk katan arkadaşlarımızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.
Olayları dışardan seyretmek
Hayat öyle garip gelir insana. Nasıl garip gelir bilirsiniz aslında. Umut edersiniz olmaz, olmaz… Fânî olana gönül bağlarsınız ellerinizin arasından uçar gider. Kuşlar belki de en sevdiğim canlılardandır. Tepeden hayatı izler. Kimseye karışmaz, kimseyle uğraşmaz, kimsenin ekmeğiyle oynamaz. Dünyada olup bitenleri öylece seyreder. Yere inmekten korkar. “Yerde iken biri gelir de bana zarar verir ise” diye küçücük beyninden geçirir. İnsan da o misal olmalı. Şöyle ki; dışarıdaki insanlara benzemeyeceğiz. Benzemekten korkacağız. İnsanların maddeyi haddinden fazla düşündüğü, manevi boyutları ise pek az düşündüğü bir ortamdan bahsediyoruz. Ondan dolayı ki, olayları dışarıdan seyretmekte fayda var. Yani demem şu ki; insanların işlediği günahları elimizden geldiğince yapmamalarına vesile olmaya çalışacağız. İşlemeye durdukları vakit ise elimizden bir şey gelmediği içindir ki uzak duracağız günah’a girmemek için…
Ahmet PİRLİOĞLU
İslâm ve fıtrat
Bilimle az çok iştigal edenler bilir ki, bilimi kapsayan tüm nicelikler çoktan aza doğru hareket ederler. Maddenin yoğun olduğu yerden az olduğu yere doğru geçişi difüzyondur. Enerjinin yoğun ortamdan az yoğun ortama akması termodinamiğin entropi yasası ile açıklanabilir. Yüksek hava basıncının alçak hava basıncına doğru hareketi ise rüzgârı oluşturur. Elhasıl, bilginin çok olan yerden az olan zihinlere doğru geçişi peygamberlik mesleğidir. Paranın çoktan aza geçişi ise zekâtı gerektirir. Demek İslâm dini bir fıtrat dini olduğu gibi, İslâmî düsturları inkâr edenlerin de kâinatı inkâr etmesi gerekir.
Beyza Nur ALTINBAŞ
Adalet
İmtihan gereği bazen içtimaî hayatımızda bazı haksızlıklar zuhur edebilir. Buna karşın haklarımızı savunamayabilir yahut yersiz savunmalara da meydan vererek kaş yapayım derken göz çıkarabiliriz. Bu sebeple hakkımızı savunma konusunda sınırı iyi belirleyebilmek gerekir. Burada akıl ve vicdan birliği önemli bir yer tutuyor. Müspet olan, vicdan ile konuşmak ve akıl ile mantıklı bir neticeye varabilmektir. Aynı zamanda şekva etmenin bir çözüm yolu olmadığının, aksine iyice sarpa saracağının bilincinde olmak gerekir. “Bazen sevmediğiniz bir şey hakkınız hayırlı olur” sırrına istinad ederek tevekkül etmek en doğrusudur. Velhasıl, Allah’ın El-Adl esması tecelli edecektir. “Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (İnsan Suresi: 30.)
Nursena SELÇUK
Kuyu söyler ben çalarım
Ben bir garip derviş idim.
Bir durur bin yürür idim.
Ney’ imle şen olur idim.
Kuyu söyler ben çalarım.
İsmim durmaz zihinlerde.
Canım dahi oldu dere.
Âşık bilmez imiş çare.
Kuyu söyler ben çalarım.
Güneş görmez gözkapağım.
Sarığımda talyesanım.
Örüldü gönlümde ağım.
Kuyu söyler ben çalarım.
Bekir, Ömer, Osman, Ali.
Her biri cengâver, veli.
Sırlar yakar da her dili.
Kuyu söyler ben çalarım.
Muhammet Baran ASLAN
Batmayan güneş
Ey padişahların padişahı
Ey merhametli olan
Ey masum Peygamber
Hazret-i Muhammed Mustafa
Sallallahu aleyhi vessellem
Sensin yaratılanların en hayırlısı
Sensin gönüllere şifa olan
Sensin kalplere huzur veren
Sensin karanlıkları aydınlatan
Sensin batmayan güneş
Ali KOCAER
1 Trackback / Pingback