Ruh Hızı, Melekût Âlemleri ve Takyonlar

“Ruh zaten zaman ile mukayyet değildir. Ruhu cismaniyetine galip olan evliyanın işleri, fiilleri sür’at-ı ruh mizanıyla cereyan eder.”1

“Ruh zamanla mukayyet değil. Hissiyat-ı insaniye ruh derecesine çıktığı vakit, o hazır zaman genişlenir; başkalarına nispeten mazi ve müstakbel olan vakitler, ona nispeten hazır hükmündedir…”2

Bu yazıda bahsetmek istediğimiz şey “sür’at-ı ruh,” yani, ruh hızıdır.

Ruh hızı nedir, ne kadardır, ölçülebilir mi?

Bunu anlayabilmek amacıyla şu örneğe bakalım:

“Şöyle bir saat farz ediyoruz ki: O saatte on iğne var. Birisi saatleri gösterir. Biri de, ondan altmış defa daha geniş bir dairede dakikayı sayar. Birisi altmış defa daha geniş bir daire içinde saniyeleri, diğeri yine altmış defa daha geniş bir dairede sâliseleri, ve hâkezâ râbiaları, hâmiseleri, sâdise, sâbia, sâmine, tâsia, tâ âşireleri sayacak gayet muntazam, azîm bir dairede birer ibre farz ediyoruz. Faraza, saati sayan ibrenin dairesi küçük saatimiz kadar olsa, herhalde âşireleri sayan ibrenin dairesi arzın medar-ı senevîsi kadar, belki daha fazla olmak lâzım gelir.

Şimdi iki şahıs farz ediyoruz. Biri, saati sayan ibreye binmiş gibi, o ibrenin harekâtına göre temâşâ ediyor. Diğeri, âşireleri sayan ibreye binmiş. Bu iki şahsın bir zaman-ı vahidde müşahede ettikleri eşya, saatimizle arzın medar-ı senevîsi nisbeti gibi, meşhudatça pek çok farkları vardır. […] İşte, bir saatte meşhudatımız, bir saatin saati sayan ibresine binen zîşuur şahsın meşhudatı kadar olduğu ve hakikat-i ömrü de o kadar […]”3dır.

Bu kadar yüksek hareket ve hızlardan bahsedildiğinde, “Takyon”lar aklımıza geliyor.

Takyon; ışık hızından milyonlarca daha hızlı hareket eden, eksi kütleli, diğer adıyla soyut kütleli bir anti maddedir.

Takyonların bulunması ile de evrenle ilgili yeni matematik modeller geliştirilmiştir.

Einstein’ın izafiyet teorisine göre; E=m.c²’dir.
Burada E= Enerji, M= Kütle, C= Işık hızı= 300.000 km/sn.’dir.

Fizikte, herhangi bir cisim veya parçacık ışık hızından daha yüksek bir hızda hareket ediyorsa, bu cisim veya parçacık soyut (eksi) kütleye sahip demektir. Bu tür varlıklar, mesela, takyonlar matematik olarak var, fakat fiziken yokturlar.

Bu durumu cisimlerin aynadaki görüntüleri olarak düşünebiliriz. Bildiğiniz gibi aynadaki cisimlerin görüntülerini de fizikî olarak değerlendiremeyiz. Yani görüntülerin fizikî bir varlıkları yoktur.

İşte, “Kâinatın [da] ayine gibi iki yüzü vardır. Biri mülk ciheti ki, ayinenin renkli yüzüne benzer. Diğeri melekutiyet ciheti ki, ayinenin parlak yüzüne benzer.”4 Demek kâinatta iki farklı âlem var. Mülk ve melekût. Mülk âlemine, şehadet âlemi/gördüğümüz âlem diyebiliriz. Melekût âlemi ise ruhlar ve misaller âlemi vb. diyebileceğimiz âlemlerdir.

Mesela; “O âlemden [nur âlemi] bir âlem, bir zerreye sığışabilir. Nasıl ki bir zerrecik bir şişede, semavat nücumuyla [yıldızlarıyla] beraber görünebilir.”5 yani küçük bir aynada bütün gökyüzü cisimleri görünebilir.

İşte, “O âlemden bir âlem”de çok ufak bir hareket, görüntüler âleminin tamamında çok büyük değişiklikler yapar. Bu belki de kâinattaki enerjiye benzer bir enerjinin oluşmasını sağlar. Bilindiği gibi “o âlem” yani aynada görülen âlem soyut bir âlemdir. Yani, şuur, ruh, akıl, zaman vs. gibi soyut özelliklerin âlemidir. Bu gibi âlemlerde hareket ışıktan hızlıdır. İşte ışıktan hızlı hareket eden Takyonlar buradadırlar.

“Işık hızı Takyonlar ve madde arasında bir sınırdır. Tüm davranışları kütlenin/maddenin tersidir.

Şimdilik takyonlar tamamen teorik parçacıklardır ve matematik olarak teoride vardır. Şu ana kadar bunları gözlemlemek başarılamamıştır. İçinde yaşadığımız dört boyutlu (zaman dâhil) evrenimizin yapı taşları nasıl atomlar ise, diğer boyutların yapı taşları da takyonlardır.

Takyonların gerçek hızını günümüzden yaklaşık 1400 yıl önce indirilmeye başlanmış olan Kur’ân’dan hesaplayabileceğiz. Bunun dışında net bir bulgu yok, bu da Kur’ân’ın başka bir mucizesi.

“Melekler ve ruh, miktarı elli bin yıl olan, bir günde yükselirler O’na.”6

Bu ayette ifade edilenin matematik olarak açıklamasını yaparsak;

Bu ayet meleklerin ve ruhların 50.000 dünya yılına karşılık gelen bir melek ve/veya ruh gününde Allah katına ulaştığını söylemektedir. Bu hesaplamayı ışık hızı 300.000 km/sn.’ye göre yaparsak;

  1. a) 50.000 / ışık yılı = 50.000 x 365 x 24 x 3.600 x 300.000 = 47.304 x 1013 km.
  2. b) 1 ışık günü = 24 x 3.600 x 300.000 = 2.592 x 107 km.

a / b = 47.304 x 1013 / 2.592 x 107 = 18.250.000

Baştan beri belirttiğimiz gibi, takyonlar başka boyutları yani melekleri, ruhları ve benzer varlıkları ifade ettiğine göre Kur’ân bazında takyonların hızı, ışık hızından 18.250.000 defa daha büyüktür. Burada Kur’ân ve bilim aynı noktada buluşmaktadır.

Böylece bizim evrensel boyutumuz ile diğer boyutlar arasındaki enerji ve hız faktörlerindeki farklılıklar açıkça görülmektedir.7

“Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın Miracı onun seyrüsülûküdür, onun ünvan-ı velâyetidir. Ehl-i velâyet, nasıl ki seyrüsülûk-i ruhanî ile kırk günden tâ kırk seneye kadar bir terakki ile, derecat-ı imaniyenin hakkalyakîn derecesine çıkıyor. Öyle de, bütün evliyanın sultanı olan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, değil yalnız kalbi ve ruhu ile, belki hem cismiyle, hem havâssıyla, hem letaifiyle, kırk seneye mukabil kırk dakikada, velâyetinin keramet-i kübrası olan Miracı ile bir cadde-i kübra açarak hakaik-ı imaniyenin en yüksek mertebelerine gitmiş.”8

İşte, Miraç’ta Hz. Peygamberin (asm) bizzat cismiyle, fakat ruh hızıyla, yaptığı seyahat konumuzu ispatlamaktadır.

Üstad Said Nursî ise, bu konuları Kur’ân’ın ışığı altında Risale-i Nur Külliyatının birçok yerinde açıklıyor.

“Her bir insan, aklıyla, hayal sür’atinde seyeranı; her bir velî, kalbiyle berk sür’atinde cevelânı ve cism-i nuranî olan her bir melek ruh sür’atinde Arştan ferşe, ferşten Arşa deveranı; ehl-i Cennetin insanları, Burak sür’atinde, haşirden beş yüz sene fazla mesafeden Cennete çıkmaları olduğu gibi, nur ve nur kabiliyetinde ve evliya kalplerinden daha lâtif ve emvatın ruhlarından ve melâike cisimlerinden daha hafif ve cesed-i necmî ve beden-i misalîden daha zarif olan ruh-u Muhammediyenin (asm) hadsiz vezaifine medar ve cihazatının mahzeni olan cism-i Muhammedî (asm), elbette onun ruh-u âlîsiyle Arşa kadar beraber gidecektir.”9

Dipnotlar:
1) Mesnevî-i Nuriye, Y.A.N., İstanbul-2020, s. 175-176.
2) Mektubat, Y.A.N., İstanbul-2020, s. 46.
3) Sözler, Y.A.N., İstanbul-2020, s. 540.
4) A.g.e., s. 499.
5) A.g.e., s. 326.
6) Mearic Suresi: 4.
7)Tıklayınız.
8) Mektubat, Y.A.N., İstanbul-2020, s. 298.
9) Sözler, Y.A.N., İstanbul-2020, s. 535.
Bir önceki Farklı Yorum sayfasını okumak için tıklayınız. 

1 Trackback / Pingback

  1. Pişmanlık sermayesi | Genç Yorum

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*