İstifa ediyorum!

Herkese merhabalar çok sevgili Genç Yorum okurları! Geçmiş Kurban Bayramınız mübarek olsun. Uzun bir sürenin ardından yasaksız ilk bayramımız olduğu için yurdun dört bir yanında coşkuyla kutlandı, büyükler ziyaret edildi, küçükler mutlu edildi. “Nerede o eski bayramlar” denilmeyen ilk bayram bile olabilir. Geçtiğimiz birkaç bayram bize elimizdekilere şükretmeyi öğretti sanırım. Tabiî ben bayram boyunca çalıştığım için bu kutlamalara dahil olamadım maalesef ki. Sevgili ailem de beni evde tek başıma bırakıp akraba ziyaretine gittiler. Her anlamda harika(!) bir bayramdı anlayacağınız.

İnşallah bu çalışmak zorunda kaldığım son bayram olur. Birçoğunuz biliyorsunuz yaklaşık bir senedir çağrı merkezinde çalışıyorum. Çağrı merkezlerinin öyle çok fazla tatili olmuyor tabiî ki. Aklımın asla almadığı bir şekilde bayram sabahı 9’da bile bir şekilde çağrı merkezini arayabiliyor insanlar. Kendime bir söz verdim, ne olursa olsun, bundan sonraki hayatımda ölmek üzere değilsem 112 dışında hiçbir çağrı merkezini aramayacağım. Siz de aramayın. Çağrı merkezinden öğrenebileceğiniz ya da yapabileceğiniz her şeyi internetten de yapabilirsiniz emin olun. Biliyorsunuz bu işe başlarken baya mutlu ve umutluydum. Artık öyle olmadığımı anlamışsınızdır diye düşünüyorum.

Tabiî ki çağrı merkezinde çalıştığımda Türkiye’nin dört bir yanından ve her yaştan insanla birebir muhatap olacağımın farkındaydım, ama muhatap olacağım insanların nasıl insanlar olacağı hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Böyle belirsiz durumlarda ben tek bir şey yaparım, en iyi ihtimali düşünür ve kendimi ona hazırlarım. Bu sefer de öyle yaptım. En kötü ihtimal çıktı. O kadar kötü ki aklıma bile gelmezdi yani. Zaman zaman düşünürdüm, “Bu saçma sapan haberlere, beyanlara insanlar nasıl inanıyorlar?” diye. Vallahi daha azına bile inanırlar arkadaşlar. Hayatımda sabrımın bu kadar çok ve sürekli sınandığı başka bir dönem hatırlamıyorum.

Hatırlarsınız belki aylar önce size sahip olduğum ihtimalleri, bunların eksilerini ve artılarını anlatmışım. Öğretmen olmak istemediğimden, pandemi şartlarında evden çalışmanın benim için daha iyi olacağından bahsetmiştim. Gerçekten de odamdan bile çıkmaya ihtiyaç duymadığım bir çalışma ortamım vardı ve kendimi de ailemi de riske atmadan çalışabildim. Ve on ayın sonunda geldiğimiz durum, yürümeyi unutmuş olmam. Evden çıkabileceğim izin günlerimde de yasaklar yüzünden eve kapanmak zorunda kaldığım için gün boyu evde attığım adım sayısı 100’ü bile geçmedi. Tüm yasakların kalktığı bugünlerde dışarı çıktığımda eve geri dönemiyorum çünkü bacaklarım beni taşıyamıyor. Bu yüzden doktora da gittim ve hiç D vitaminim kalmadığı için kemiklerimin bulgur pilavına döndüğünü söyledi. Doktor bey, odamın içinde açmayan güneş utansın.

Velhasıl arkadaşlar, bir musibet bin nasihaten evlaymış, bunu bir kez daha anladım. Okula geri dönmek istemiyorum, ömrüm boyunca öğretmenlik yapmak istemiyorum diye ağlayan Feyza şimdi karşıma gelse tutar “Kendine gel, aklını başına topla” diye silkelerdim. Büyük ihtimalle de bir şey değişmezdi, çünkü ben aklıma koyduğum her şeyi yaparım. Bu tecrübeyi edinmemiş olsam belki hiçbir zaman öğretmen olmak istemezdim. Ama artık önümdeki seçenekleri daha iyi tartabiliyorum. Ve tam olarak bu yüzden istifamı verdim arkadaşlarr!

Hayatımda ilk defa istifa ettiğim için çok heyecanlandım. Ama evden çalışmanın bir kötü yönü daha burada ortaya çıktı, patronun ofisini basıp “SİZ BENİ KOVAMAZSINIZ, BEN İSTİFA EDİYORUM!” diyemedim. Zaten kimsenin beni kovmak istediği de yoktu. Hatta istifa ettiğimde “Ne yaparsak kalırsın?” dediler. Böylece ilk istifam da gayet olaysız geçti. Hiç gitmediğim, görmediğim ofisime veda ettim. Bundan sonraki istifalarımın daha gerçek olmasını temenni ediyorum. Ve çok saçma bir temennide bulunduğumu fark ediyorum. Bir işe başlarken tabiî ki istifa etmeyi düşünmeyiz, ama hiçbir yerde sonsuza kadar çalışamayacağımız da bir gerçek.

“Ee istifa ettiysen bundan sonra ne yapacaksın” dediğinizi varsayarak hemen cevap veriyorum, tabiî ki İngilizce öğretmenliği yapacağım arkadaşlar. Elimde tapu gibi 4 yıllık eğitim fakültesi diplomam var, niye gidip başka işler yapayım ki? Yani cidden kendimi nasıl buna ikna ettim aklım almıyor. Kendime ettiğim kadar hiçbir şeye hayret etmiyorum, ama kendimi utandırmamak için pişman olduktan sonra da kimseye “Pişman oldum” diyemiyorum. Yine demeyeceğim çünkü pişman olmadım. Vallahi bak yemin ettim. Niye pişman olayım bunlar hep tecrübe. 10 ayda 10.000 insanla tanıştım, hayatım boyunca bir daha elde edemeyeceğim bir imkân bu. Ve kendimi de 10.000 kez daha tanıdım. O yüzden 10 ay önce, o zamanın şartlarıyla seçim yapmış olan Feyza’yı daha fazla hırpalamak istemiyorum. Gelecek ay 35 yıldır öğretmenlik yapan insanlardan daha fazla anıyla gelip size tüm tecrübelerimi aktaracağım hiç merakta kalmayın. Hoşçakalın!

Temmuz ayı Çedile Hanım sayfasına gitmek için tıklayınız.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*