Canım hiç beklemediğin bir anda oluyor

Herkese merhaba çok sevgili Genç Yorum okurları! Belki geçtiğimiz ay buralarda olmadığımı fark etmişsinizdir. Ondan önceki ay da köşe koltuğu muhabbetimizi yapamadık ama ben başka bir sayfaya konuk olmuştum. Henüz teknoloji elvermediği için buraya kaydırma linki ekleyemiyorum ama Mayıs sayısındaki “Keçeli’nin Kitaplığı” sayfasına bakarsanız Rahmetli Mehmet Kutlular’ın otobiyografisi “İşte Hayatım” için yazdığım naçizane tanıtım yazısını okuyabilirsiniz. Resmen dergi içinde derginin reklamını aldım. Sponsorluk falan yok tamamen gönül işi dostlarım. Gönül işi demişken, her zamanki gibi çayımızı kahvemizi alıp gelelim de size neden geçen ay yazamadığımdan bahsedeyim. Ben hemen çayımı alıp geliyorum.

Eveet, siz de hazırsanız size hayatımda yeni bir levele geçiş yaptığımı duyuracağım. Biraz duygusal bir an benim için. Burada ilk yazmaya başladığımda üniversite sınavına hazırlanan bir liseliydim. Zamanla önce üniversiteyi kazanışıma şahit oldunuz, sonra beraber Avrupa’ya gittik. Ardından buruk mezuniyetimin (malum virüs nedeniyle) hüzünle karışık sevincini sizinle paylaştım, ilk işimin heyecanını size anlattım. Bir süredir de sizinle paylaşmak istediğim çok güzel bir gelişme oldu ve nişanlandım arkadaşlar. Böyle anlatınca sanki bir filmin başrolüymüşüm de final bölümünde ilk bölümlere flashback yapıyormuşuz gibi oldu. Gerçi kendi hayatımın başrolü benim. Bu sayfanın da başrolü benim. Dünya benim etrafımda dönüyor da diyebiliriz. Eheh.

İşte öylee arkadaşlar. Vallahi kuzumm hiç beklemediğin bir anda oluyoor. Allah’ım hepinize nasip etsinn. İnşaallah bulursun sen de kalbine mukabil bir kalp canımm. Bozma hiç moralinii. Sadece dua eet, Rabbinden istee, sana da verir inşş. Oy canım benim yaa nasıl da yapayalnızsıın yazııkk… Çok üzülüyorum senin içiin ama kahretme kendinii, doğru insan çıkmamış karşına senin ne suçun vaar? Olsuun, senin de kalbin çok güzeel. Herkes evlenecek diye bir kural yok sonuçtaa, yalnızlık da gerekli bir şeyy. Gerçi sen zaten uzuun süredir kendinle başbaşasın ama bu çok güzel bir şey yani en azından karşına doğru insan çıktığında onun kıymetini bilirsin. Çünkü biliyorsun her genç kızın hayatının asıl amacıdır evlenmek. O zamana kadar yaşadığın ve başardığın her şey birer oyalanma. Akademik hayat, kariyer yapmak bunlar evlenecek birini bulamayan yarım yamalak insanların yapacağı şeyler.

Esas başarı evlenecek birini bulmak. Sonrası zaten çorap söküğü gibi geliyor. Çılgınca çeyizler yapılacak, bohçalar hazırlanacak, alışverişlere çıkılacak. Erkek tarafını Allah’ın emri, Peygamber’in (asm) kavliyle böyle hayırlı bir işe niyet ettiklerine pişman edercesine borca sokup her şeyin en pahalısını en gereksizini aldırmaya uğraşılacak. Bu zorlu süreçte, âhirzamanda günahtan kaçıp evlenmek isteyen gençlerin tüm heveslerini kırarak devamlı etrafın ne diyeceğini, âdetlerimizi, geleneklerimizi ve tabiî ki göreneklerimizi hatırlatan insanları da unutmamak lazım. Sizin çevrenizde böyle dar düşünceli dar görüşlü insanlar yoksa merak etmeyin, nişanlandığınızı duyurduktan çok kısa bir süre sonra sizin bulunduğunuz her yere ışınlanıveriyorlar. Aramanıza gerek bile yok. Ekmek almaya gittiniz diyelim, parmağınızda yüzüğü gören fırıncıdan bile saçma sapan öğütler dinleme fırsatını yakalayacaksınız.

İşte her gencin dünyaya geldiği günden beri beklediği ve hazırlandığı o önemli güne geldiniz. Dikkatli olmanız gereken çok şey var. Hiç kolay değil arkadaşlar, ne yaparsanız yapın, kendinizden başka herkesi memnun edecek tüm adımları dikkatlice atmanız lazım. Bir kere mutlaka görücü usulü evlenmelisiniz. Ve aynı zamanda 2021 yılındayız görücü usulü mü kaldı, o şekilde evlenen herkes boşandı, ne yaparsan yap asla görücü usulü evlenme. A-aa ne kadar ayıp kendin mi tanışıp evlendin, yazık nereye gidiyor bu gençliğin hali, günah batağına saplanmışsınız hepiniz. Söz ve nişanı ayrı mı yapıyorsunuz, ne gerek var canım modern olun biraz, artık herkes bir arada yapıyor. Ay daha neler söz nişan bir arada yapılır mı o ne öyle bir kusurun varmış gibi alelacele. Bakayım çeyizlerine? Nasıl hiç çeyizin yok, bu yaşına kadar bir iğne bile koymadı mı annen ne kadar ayıplanacak şey. Boş verin kızım çeyiz meyiz kalmadı artık gençler nasıl beğeniyorsa öyle alıyor düğün zamanı. Zaten artık anaya babaya sormak falan kalmadı gidip kendi başlarına alıp getiriyorlar nerede çirkin, zevksiz bir eşya varsa. Aman borçlanmayın ne kadar durumunuz varsa o kadar alın, zorlaştırmaya gerek yok işleri. İnsan bir daha evlenmiyor kızım sonra pişman olursun “Ne kadar salaklık etmişim, keşke aldırsaydım her şeyin en pahalısını” diye, yoksa kıymetin bilinmez bak perişan olursun. Hamama giren terler, sen iste almazlarsa onların ayıbı.

Şimdilik ben de bu kadarını öğrendim sevgili okurlarım, ilerleyen aylarda hiç fikirlerini sormadığım hâlde benim öz, hakikî, şahsî, kendime ait hayatım hakkında en ufak bir söz hakkı olmayan herkesin söylediği ve hepsi birbiriyle çelişen daha binlerce yorum alacağımdan hiçbir şüphem yok. Elbette ki sizi de bu ufuk açan nasihatlerden mahrum bırakacak kadar bencil değilim. Neticede artık bir kadın olarak toplumda sesimi çıkartabilecek mertebeye nihayet eriştim. Özgürce bana empoze edilen saçma sapan fikirleri dile getirebilirim. Kendi fikirlerime sahip olacak yaşa hiç gelemeyeceğim için zaten başka türlüsü mümkün değil, sonuçta kadınların kendi fikirleri olmaz.

Sevgili okurlar ve bu yazımı okuyan eşim, dostum, arkadaşlarım, lütfen herhangi bir alınganlıkla bana gelip “Aşk olsun demek öyle, tamam bundan sonra karışmıyoruz sana, nişanlanınca kendini bir şey sanmaya başladın, ne halin varsa gör” demeyin. Bu yazıda kendinizden bir parça bulduysanız yapmanız gereken tek şey elinizi vicdanınıza koymak ve “Bu kız bana fikrimi sordu mu?” diye düşünmek. Fikrinizi önemsiyorsam zaten sorarım. Eğer sorduysam sizden bahsetmiyorum. Bu satırları sadece kendi adıma değil, bir dergiden ulusa seslenme imkânı olmayan, bu süreçlerde heyecanını ve mutluluğunu yaşayacağına, çevresinden duydukları nedeniyle kaygı içinde sıkıntılı günler geçiren tüm gençler adına yazıyorum. Emin olun bu yaşıma kadar ne düşündüğünü biraz olsun önemsemediğim herkes hayatıma müdahale etmeye çalıştı ve günün sonunda başımı yastığa koyduğumda hiçbirisi kalbimdeki huzursuzluğa ortak olup yükümü azaltmadı. Ben ve mutsuzluğum baş başaydık.

İnsan insana her zaman lâzım. Aynı zamanda her insana saygı duymamız lâzım. En başta kendimize saygılı olmalı ve sınırlarımızı çizmeliyiz. Kimi zaman çok sevdiğimizden kimi zaman da saygısızlık etmek istemediğimizden “Dur, sus” diyemediğimiz, duymazdan gelemediğimiz herkes aslında tam olarak bizi kırıyor ve saygısızlık ediyorlar. Öyleyse kusura bakmayın da onlarca yıldır susmak bana bir şey kazandırmadığı için artık susmaya niyetim yok. Gençler bu tarz düşüncelerini dile getirdiğinde genelde “terbiyesiz” damgası yerler. Terbiye kurallarını kim yazdıysa artık, genç bir insanı manipüle etmek, huzursuz düşüncelere boğmak ve benzeri şeyler terbiyesizlik sayılmıyor. Sadece küçükler terbiyesizlik edebilir, büyüklerinki tecrübe. Ne kadar level atlarsam atlayayım bölüm sonu canavarını yenemeyeceğimi bildiğim için bu oyunu kendi kurallarımla oynamaya karar verdim. Canavar zindanda istediği kadar bekleyebilir ben sevdiklerimle toplayacağım mantarların peşindeyim.

Nisan ayı Çedile Hanım sayfasını okumak için tıklayınız.

1 Yorum

  1. “….Emin olun bu yaşıma kadar ne düşündüğünü biraz olsun önemsemediğim herkes hayatıma müdahale etmeye çalıştı ve günün sonunda başımı yastığa koyduğumda hiçbirisi kalbimdeki huzursuzluğa ortak olup yükümü azaltmadı….”
    Tespitler… Tebrikler… Dua ile…

1 Trackback / Pingback

  1. İstifa ediyorum! | Genç Yorum

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*