Ahirzaman günlükleri (1)

SANAL DÜNYA:

Bilmem ki! Cehaletin fotoğrafı her yer. Sanal bir zenginlik caddeler. Hüznün rengi mi şu fotoğraflar?

Azıcık sükûnet aradığımız!

***

RÜŞT YA DA RÜŞVET:

Rüştünü ispat etmemiş toplumlarda rüşvet gani; asgarî ücret en asgarî seviyede olur.

***

YANLIŞLIKLAR TRAJEDİSİ:

Yanlış istihbarat… Yanlış teşhis… Yanlış tedavi… Yanlış eğitim… Yanlış komuta…

Bunca üniversitelerden, masraflardan, yorgunluklardan buralara mı geldik? Cetvelinizi değiştirin artık; inadı bırakın da… Muhabbetin olduğu gibi; inadın da gözü kördür.

***

İÇ İÇE FİLMLER:

İki film birden… diye sinemalarda yazardı eskiden. Şimdi canlısı oynuyor. Hem de kaç film birden:

Konuşanlar ve Susanlar…

Zalimler ve Mazlumlar…

Gerçek ve Yalan…

Tıksıranlar ve Açlar…

Kurtlar ve Kuzular…

Silahlar ve Ahlar…

***

HAYATI KAÇIRMAK:

İnsanlar konuşa konuşa…

Koklaşa koklaşa hayvanlar…

Kocaman kocaman adamlar olduk;

Saçımız sakalımız ağardı.

Bize bakıyor çocuklarımız;

Bir gölge gibi peşimizdeler…

Çok para konuştuk…

Mal mülk başımızı döndürdü.

Yunus’u, Mevlânâ’yı okuyup geçtik.

Süs zannettik o hikmetleri!

Ne tanış olduk;

Ne kolay kıldık işleri!

Hayat bir ân; anladım;

Ya bu yaman çelişkiler?

***

BİR YAPRAK OKŞAMASI:

Bu hayat hediyesini kullanılmaz hale getiren kısır döngüler bugünden yarına değişeceğe benzemiyor. Bekleme değişmesini dünyanın; sen bir yerlerden başla. Bir yaprak okşa bugün. Gökyüzünü içine çek. Nardaki o ince sanatın sana sonsuz muhabbetten geldiğini bil. Yoluna girse dediğin dünya, senden çok uzakta; sen sana yakınsın; uzağa gitme!

***

TAŞ DİLİ:

Konuşmayı da konuşamıyorsak ne kalır geriye! Taşlar bizden yumuşak…

***

KOF VE POF:

Ne çok seviyoruz kısır döngüleri; kitaplardan çok; süngüleri. Ne bu böyle gevezelik, gürültü, gevşeklik? Niye böyle; el âleme zenginlik de… bize böyle fakirlik?

***

MERHEM:

Evet… Çok yaralı, çok ölümlü günlerdeyiz. Peşin hükümsüz hükümlere ihtiyaç var. Yâre varsa çare de vardır. Bu kapandan çıkalım. Bu acılara muhabbet, hürmet, sanat, adalet, şefkat, şeffafiyet gibi merhemler sürmeliyiz.

***

DÜNYA MEKTEBİ:

Dün orada, bugün burada bir dolu “arkadaşım” varmış! Ayıplamıyorum. Doğruda sabit kadem duasındayım. Ne oldum, deme; ne olacağım, de!

“Pencerelerden seyret; içlerine girme!” diyen sese uydum. Rüzgâr sesi dinliyorum, kar seyrediyorum!

Dünya Mektebi’nden, sağlam bir diploma almak bütün gayretim.

***

SANIŞLAR:

Ölüme yürüyoruz her nefes.

Dünyayı ebedî sanıyoruz.

Ne sanıyoruz kendimizi?

***

DÖNÜŞ ZAMANI:

Yoo! Bi’ tek “insanlık” istedim sizden… siz dip–lomalar, dip–lomalar tutuşturdunuz elime; hiç de yüreğimi tutuşturmayan kâğıtlar…

Halimiz hal değil. Dilimiz çatallı ve keskin… Tuhaf şeylerle uğraşır olduk.

Âcilen normallik gerek bize

Aklımızı mı yitirdik, kalbimizi mi terk ettik! Papatya masumluğuna, çocukluk saflığına dönüş zamanı…

“Karartma Geceleri” ne zaman bitecek?

***

OYUNA GEL/ME/MEK:

Milleti dizi dibine oturttukları estetikten, edebiyattan uzak dizi dizi o dizilerdeki  adım başı içki ve silah özendirmeli sahneleri “yetkili yetkisizler” görmüyor–sa… kapatın saçmalıkları da iki satır, iki mısra bir şeyler okuyun! Onlar ne yaptığını bilmiyor/biliyor; “oyunlarını” bozun gitsin!

***

SON OLAY:

Son olaylar hakkında ne düşünüyorsun, diyorlar. Doğduğumdan beri neredeyse aynı haberler…

Son olay… nefes alıp veriyor olduğum… Ve “ölüm” diye bir şey var. O “olaycılar” da ölecek. Haberler yine aynı…

Senden ne haber; onu söyle! O olayların çoğu senaryo… İçinden çıkılacak gibi değil. Henüz vakit varken… İçine ve işine dön;

Yakanı kaptırma yalancı aşklara!

***

KİTAP ÖKSÜZLÜĞÜ:

Bir millet şiire uzaksa… Resme bakmak da bakmıyorsa… Estetiğin kapısını çalmıyorsa… Devlet kapısına göz dikmişse… Diploma almak için okuyorsa… Doktor doktor gezmenin “sağlık” olduğunu sanıyorsa… Ekmeği, hürriyete tercih ediyorsa…

Çok katlı ve adım başı hastanelerle övünüyorsa…

Mektup yazmayı bilmiyorsa… Kitabı, iki yüz kaçıncı sıraya lâyık görmüşse…

Lâyığı neyse onu bulur!

***

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*