Şükür nimeti ziyadeleştirir

Nimetlerime şükrederseniz elbette arttırırım. (İbrâhim Suresi: 7)

Öyleyse Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helâl (ve) temiz olanlarını yiyin; eğer Ona kulluk ediyorsanız Allah’ın nimetine şükredin. (Nahl Suresi: 114)

Bundan sonra, (artık) şükredesiniz diye sizi bağışladık. (Bakara Suresi: 52)

Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi anayım; ve (yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin. (Bakara Suresi: 152)

Eğer siz iman eder ve şükrederseniz, Allah size niçin azap etsin? Allah şükre karşılık veren ve her şeyi bilendir. (Nisa Suresi: 147)

Mü’minin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece mü’minde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur. (Müslim, Zühd: 64)

Peygamber (asm) ayakları (ya da bacakları) şişinceye kadar (gece) namaz kılardı. Bu durum hakkında ona bir şey söylendiğinde, ‘Şükreden bir kul olmayayım mı?’ derdi. (Buhârî, Teheccüd: 6)

İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez. (Tirmizî, Birr: 35)

İman iki kısımdır: Yarısı sabırda, yarısı şükürdedir. (Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, VII, s. 127)

Şükrün mikyası; kanaattır ve iktisaddır ve rızadır ve memnuniyettir. Şükürsüzlüğün mizanı; hırstır ve israftır, hürmetsizliktir, haram helâl demeyip rastgeleni yemektir. (Said Nursî)

Şekva değil, şükrettirecek rahmetin izini, yüzünü, özünü görmeye çalışmalıyız. (Said Nursî)

Hem şükür içinde, safi bir iman var, hâlis bir tevhid bulunur. (Said Nursî)

Nasıl şükür nimeti ziyadeleştiriyor; öyle de, şekvâ musibeti ziyadeleştirir. (Said Nursî)

Eğer biraz duygumuz olsaydı yalnızken veya kalabalık içindeyken, bütün hayatımızda Allah’ın bize bağışladığı ve ömrümüzün her anında faydalandığımız nimetler için şükretmekten başka bir şey yapmazdık. (Epictetos)

Şükrün esası, nimetin sahibini bilmek, bunu kalp ile itiraf etmek ve dil ile söylemektir.

Kâinata dikkat edilse görünüyor ki, kâinatın teşkilâtı şükrü intâc edecek bir surette, herbir şey bir derece şükre bakıyor ve ona müteveccih oluyor. Güya şu şecere-i hilkatin en mühim meyvesi şükürdür. Ve şu kâinat fabrikasının çıkardığı mahsulâtın en âlâsı şükürdür. (Said Nursî)

Yoksullarla otur, şükrünü artırırsın. (Hz. Ali)

Bazı kimseler güllerin dikeni olduğundan yakınırlar, ben dikenlerin gülü olduğuna şükrederim. (Alphonse Karr)

Şükür, Allah’ın verdiği nimetlerle günah işlemeye yaklaşmamaktır. (Cüneyd Bağdadî)

Nefes almada iki çeşit lütuf vardır; havayı içine çekmek ve geri vermek; biri sıkar, öteki ferahlatır. İşte hayat da öyle harika bir karışımdır; Allah’a şükret seni sıktığı zaman ve yine şükret seni rahatlattığı zaman. (Goethe)

İyilikbilir insanlar, eriştikleri nimeti şükür çivisiyle mıhlarlar. (Sadi Şirazî)

Şükür, Allah’ın sana olan nimetlerinin çokluğunu ve bu nimetlerin şükründen aciz olduğunu itiraf etmendir. (Vehb bin Münebbih)

Şükür, nimeti değil, nimeti vereni görmektir. (Ebûbekir Şiblî)

Yeryüzünde bütün ıztıraplar, aza kanaat etmemekten doğar. (Firdevsî)

Şunu iyi bilin: İlmin şükrü ameldir, amelin şükrü ise ilimdir. (Abdullah Tusterî)

Şükrün esası, nimetin sahibini bilmek, bunu kalp ile itiraf etmek ve dil ile söylemektir. (Abdülkadir Geylânî)

Su içen kuşu, her yudumda gagasını göklere kaldırarak Allah’a şükrederken gördüm. (A. Nihat Asya)

Şükür etmedikten sonra dünyaları yesen ne fayda! Şükürle başladıktan sonra; bir kuru ekmek değmez mi dünyalara? (Şems-i Tebrizî)

Başlangıçta ne diye yaratıldığımı bir türlü anlayamıyordum. Ama şimdi anlamaya başladım: Bu güzel dünyanın gizli yönlerini bulmak, mutlu olmak, bütün bu şeyleri düşünüp bize verene şükretmek. (Mark Twain)

Hak Teâlâ Hazretleri buyurdu ki: Yâ Mûsâ! Bir kimse kendine verdiğim nimeti Benden bilip kendinden bilmezse nimetlerimin şükrünü edâ etmiş olur. Bir kulum rızkını kendi çalışması ile bilip, Benden bilmez ise nimetin şükrünü edâ etmemiş olur. (Ka’bü’l-Ahbâr)

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*