Ramazan ayı geldi. Oruç için zihinsel hazırlığımızı yaptık ve oruç tutmaya hazır hissediyoruz. Peki, vücudumuz oruca hazır mı ya da insan vücudu oruca nasıl hazırlanıyor? Oruç ile vücudumuzda hangi değişimler meydana geliyor? Bu ayki yazımızda bunları irdeleyeceğiz.
Öncelikle orucun sağlığa etkileri ile ilgili birkaç önemli alıntı yapmak istiyorum:
“Oruç tutmak kendinize iyilik yapmaktır, keşke bunu bilseydiniz.” (Bakara Suresi: 184.)
“(Oruç) İnsana en mühim bir ilâç nev’inden maddî ve manevî bir perhizdir.” (Bediüzzaman)
“Ağrı ve hastalıklardan ilâçla değil, nefsine hâkimiyetle kurtulmaya bak. Yediklerin ilacın olsun.” (Hipokrat)
“İlaçlar her zaman problemli, zira bir ilacın sorunsuz ve tesirli bir şekilde verimli olabilmesi için yıllar gerekiyor. Ama oruçla ilaçsız bir şekilde metabolizmayı düzeltebilmek çok ilginç bir durum.” (Prof. Stephan Herzig)
Müslüman toplumlarda geçmişten günümüze kadar devam edegelen oruç ibadeti bilim insanlarını bu noktada araştırmaya sevk etmiş ve orucun insan vücuduna çok çarpıcı etkileri gözler önüne serilmiştir. Bilim insanlarının araştırmalarında oruç tutmanın en önemli etkisinin vücutta biriken zararlı maddelerden arınmak olduğu tespit edilmiştir.
Japon bilim insanı Yoshinori Ohsumi 2016 yılında Nobel Tıp Ödülü’nü aldığı tezinde orucun vücutta bir restorasyon görevi gördüğünü ve sadece uzun süre açlık durumunda hücrelerin hızlıca yenilendiğini ve yaşlı hücrelerin imha edildiğini açıklamıştır. Dolayısıyla oruç tutan kişilerde yıpranan ve içerisinde atık cisimler biriken hücreler yıkılıp yerlerine yeni hücreler inşa edilmektedir.
Pandeminin dünyayı sarmasıyla birlikte virüsle enfekte olan insanlarda belirti vermeyip sessiz kalan birçok hastalık kendini göstermiştir. Covid-19’un çeşitli varyantlarıyla hastalanan insanlar iyileştiklerinde dahi bu hastalığın vücutta bıraktığı izlerle ve virüsün vücutta biriktirdiği atık maddelerle hayatlarına devam etmektedirler.
Orucun insan vücudundaki tesirlerinden birinin atık maddeleri uzaklaştırmak ve vücudu bakıma almak olduğunu göz önünde bulundurursak virüsle enfekte olmuş milyonlarca insanın mühim bir ilacının oruç tutmak olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü enfekte vücut hasarlanmış ve yenilenmeyi beklemektedir. Oruç ise vücudu yenileyen ve organları bakıma alan en mühim ilaç olarak karşımıza çıkmaktadır.
İnsan vücudu normal zamanlarda sık sık besin takviyesi alır. Organlar bu besinlerin sindirimi, emilimi, taşınımı, boşaltımı gibi uğraşlarla var olan enerjisini harcar. Sürekli gıda takviyesi alan vücut kendisini dinlendirmeye ve yenilemeye vakit bulamaz. Ara verilmeden alınan besinler ve bilhassa üst üste yenilen öğünler vücudu yorar. Dinlenemeyen vücut yıpranır ve yaşlanır. Oruç ise adeta bir yıllık bakım gibi vücudu istirahate alır ve organların kendini yenilemesine fırsat verir. Oruç sonrasında ise daha dinç bir vücut bizleri bekler.
Kâinata baktığımız zaman sürekli bir değişim, bir tazelenme, bir yenilenme görmekteyiz. Sonbaharda ağaçların yapraklarını döküp bahar mevsimiyle yenilenmesi, bitkilerin bir sonraki bahara kadar yaşayıp sonrasında kendi türüne yerini bırakması, bir canlı topluluğunun diğer canlı topluluklarıyla mevsim be mevsim yer değiştirmesi gibi kâinatta birçok değişim olayına şahit olmaktayız. Peki, vücudumuz böyle bir değişime ihtiyaç duymaz mı? Elbette duyar ve ancak değişim ve tazelenme ile hayatına sağlıklı bir şekilde devam edebilir. Bizler ise vücudun bu değişim ve tazelenişine engel olmamalı, kendimize Ramazan ayıyla bir iyilik yapmalı, yani fıtrata uygun olarak oruç tutmalıyız.
Yediğimiz besinlerin bir kısmını vücudumuz aynı gün içerisinde tüketirken bir kısmını da yağ ve şeker olarak depo etmektedir. Eğer yeme-içmeye ara verilmezse bu yağ ve şeker depoları bir süre sonra bozulup hiç kullanılmadan imha edilmektedir. Bu depoların her yıl tazelenmesi, depoların tüketilip yerlerine yeni depoların konulması birçok hastalığın önüne geçecektir. Oruç ibadeti ile vücut uzun süre aç kalmakta ve bu depoları harcamaktadır. Boşalan depolar ise iftar ve sahur vakitlerinde tazelenmektedir.
Oruç, vücuttaki fazla kilolardan da bizleri kurtaran önemli bir yöntemdir. Normal zamanlarda vücut enerji ihtiyacını karbonhidratlardan sağlar. Bu karbonhidratlar tüketilmeden yağların tüketimine geçilmemektedir. Öğün üstüne öğün yiyen insanlarda ise değil karbonhidratların tükelip yağlara geçilmesi, fazla karbonhidratların yağa çevrilmesi söz konusudur. Üstad Bediüzzaman bu konuda bizleri şöyle uyarmaktadır: “Zayıf mideye hazımdan evvel yemek yemek üzerine doldurmak hastalıkları celbeder.”
Oruç tutmanın sayısız faydalarını bu yazıya sığdıramayacağımızı az çok tahmin edebiliyorduk. Orucun diğer faydalarından bir kısmını da kısaca şöyle sıralayalım:
Psikolojik olarak kişiye sabır ve tahammül gücü verip birçok psikolojik rahatsızlıkta kişiye güç verir.
Vücudu zor şartlara hazırlayan bir idman olup vücut bağışıklığını ve direncini artırır.
Organları dinlendirip maksimum kapasiteye çıkartır ki karaciğer gibi 500’den fazla görevi tespit edilen bir organ dinlenmeye çok ihtiyaç duymaktadır.
Kalpten pompalanan kanın sindirim sisteminden ziyade beyne daha fazla iletilmesiyle organların dinlendiği süreçte beyin beslenir ve gelişir, böylelikle beyin fonksiyonları artar.
Kanser hücrelerini besin ve enerji yönünden kısıtlayıp imha eder.
Bazı hormonların düzeylerini azaltarak şehvet duygusunu minimuma indirir ve kişiyi sakinleştirip ulvî hisleri canlandırır.
Evet, “Oruç tut, sıhhat bul.” hadisiyle de belirtildiği üzere orucun sıhhate nasıl medar olduğunu bu yazımızda anlamaya çalıştık. Oruçla dinlenen vücudumuza oruç nimetini bahşeden Rabbimize şükrediyor ve değerli Genç Yorum okuyucularına oruç vesilesiyle sağlık ve sıhhat diliyorum.
İnşallah oruç tutalım, sıhhat bulalım.
Selam ve dua ile hayırlı Ramazanlar…