Risale okumadığımda, gün boyu ne yapsam iyi hissetmiyorum. Kendimden değil bu, risalenin güzelliğinden… Sayfalarca saatlerce değil, gazeteden okuyorum günlük. O miktar kâfi şimdilik.
Tefsir yönü bir kez daha düşündürüyor beni Risalenin. Bugün gazetede Barla Lahikası’ndan, Üstadın bir hususta Re’fet Ağabeye yazdığı mektubu yayınlanmıştı mesela… Bunu tefsir gözüyle nazara almak nasıl olacak?
Allah biliyor ya, belki de; asıl bu yönleri beni daha çok içine çeken… İnsanî, güncel meselelere bakışı Üstad dedemin… “Ne diyor”a bakıyorum, “Nasıl diyor”a dönüp bir daha bakıyorum… Sadece ayet, meal, tefsir değil yani bendeki tek karşılığı… Yaşanmışlık… Hayatın kendisi…
Ve Üstadımın sözüne çok güveniyorum… Allah kelâmını açıklayışına, huzurla teslim oluyorum…
…
İşte böyle Üstad dedem… Çınar ağacındaki ağaçevimsin sen…
Pek sebatkâr değilim; ancak girdiyse şu titrek kalbime Üstadımın sevgisi, orada onu bir ömür ağırlayacak kadar sevgi dolu ve samimiyim (inşaallah)…
Çünkü Allah böyle kalp vermiş, akıl ve duygularla donatmış… Bu da benden değilmiş… Hepsi emanetmiş!
…
Bu sabah gazetedeki günlük ders, beni oradan oraya dolaştırdı durdu… Bağdat, Şam, Barla, Urfa… Rus cephesi, Suriye…
Saff-ı evvel denilen ilk talebelere, abilere çıktı yolum… Allah razı olsun hepsinden.
En çok Üstadımın verilen selâma “Aleykümselâm” diyecek kadar bile canı-sesi kalmayışında vuruldum.
İhtiyar elinin parmaklarındaki üç yüzükte, mavi şahin bakışlarında, hiddetinden koca koca talebelerinin çekinmesinde; sabah dersinden sonra öğrencilerine tatlı ya da meyve ikram edişinde, abilere latife yapışında, Urfa’ya gönderdiği velilik cübbesinde, kavunu kaşıkla yiyişinde, hiç dişi olmayan dede ağzında, göz yaşlarını sanki elimle silişimde kaldı gönlüm…
Ve bazen kırlarda coşkuyla, nefesi açılmış yürüyüşünde gölgesini takip ettim sessizce…
….
Üstad dedem benim… Dua ediyorum hep sana, bu sabah da ettim… Bu kez dedeliğinin şefkatine yasladım başımı… Konuşmadım, istemedim, sadece huzurlanayım orada diledim…
Annemin selâmını, talebeliğini ilettim sonra… Tatlı sevdiğini bilirmiş, heybesinden üç kuru/kara üzüm hediye gönderdi… Ulaştıracağım inşaallah anneme… Bana da kimse görmeden bir fasulye şekeri verdi… Sevincimden uçuyorum…
….
Telefonda annem, rüyasında kuru üzüm gördüğünü söylüyor… Hayırlar olsun inşaallah!..
İlk yorumu siz yazın