Bir kaçış hikâyesi

Bir kaçış hikâyesi

Yakından bak biraz; göreceksin kendini!

Bu kaçmak nereye kadar! Ah! Kendimi, kendime tercüme etmeliyim.

* * *

BULUT OKUMALARI:

Bu “bulutları…” yağmur umutlar gibi okumalıyım.

* * *

YAĞMUR MUHABBETİ:

Konuştun mu yağmurla;

Niye ağlıyormuş?

* * *

ROL:

Rolünü iyi oyna;

İnsan olduğunu unutma!

* * *

TEZAT:

Konuşmaların güzel… Bu yaptıkların ne?

* * *

ÖZLEM:

Masumiyete saldırıların ters teptiği bir dünya özleminin faturası çok ağırmış.

* * *

YAŞAMAK KAÇKINLARI:

Yok, yok; yaşamayı bilmeyenlerin elinde kaldı dünya. Unuttun belki de yaşamayı; canının sıkıldığından belli! Arada kalmasın hayatlar; yaşayalım [bu] arada.

* * *

DUÂ:

Ufacık avuçlarımı açıp…

Sonsuzluk istiyorum.

* * *

ALTI ÇİZİLİ HAYATLAR:

Altını çiz bakalım yaşadıklarının. Kaç satır var sana dair? Ve… kayıt dışı ticaret kadar; kayıt dışı hayatlar da ilgi alanımız/da olaydı!

* * *

KIRIK AŞK:

Gittin mi?

Sen zaten gelmemiştin!

* * *

HATIRLATIŞ:

Güzelliğine güvenme İzabella;

Solan baharları hatırla!

* * *

ÖLÜM SELÂMI:

Ölümün hayat kadar;

Bu bize y/akınlığı…

Sor gitsin mi; sorma gitsin mi?!

* * *

NÜFUS SAYIMI:

Dünya nüfusu “insan” sayısı kadardır.

* * *

AYNA KIRIKLARI:

Ölümlüsün… Bu sana büyük teselli…Ölmeyen birine aynasın. Bir aynasın işte!

Ayna… [ne demekse…]

* * *

DURUM/VAZİYET:

İyi birisine benziyorsun… Hattâ iyisin de… Lakin iyi şeyler yapmıyorsun! Bu durumda… Bu, durum da… yo, yoo… bu durumda kalamazsın! Kalma sen de! Beni dinle!

* * *

HÜRRİYET:

İman… insanın hür hali…

* * *

KÖRLÜK:

Acele… insanın kör hali…

* * *

RÜZGÂR AZİZLİĞİ:

Gelip gidiyor zaman;

Tam dinleyecek oluyorum…

Bir rüzgâr…

Bir rüzgâr…

* * *

FAİL’İ MEŞHUR:

Yolculuk mu… Sanattan Sanatkâr’a… Resimden Ressam’a… Nakıştan Nakkaş’a… Fiilden Fâil’e… Fâil’i meşhur bir âlemdeyiz.

* * *

YOLCULUK HALİ:

Adı gemi.. Adı tren… Binene göre değişen…

* * *

OLMAK:

Ne olursan ol…

İnsan olmadıktan sonra!

* * *

CEHALET YAKINLIĞI:

Cehalet hoşumuza gidiyor ki elimiz kitaba gitmiyor! Ve kavgalar konuşuyor sonra; iyi mi! Dünya… değmez bunca kavgaya… Başka bir dili var nefeslenmenin, mevsimlerin ki ah, okulların anlat[a]madığı… Ve yani uyanınca anladım uyuduğumu!

* * *

ADRES:

Sonbahar bitiyor.

Ne gençlik durur adresinde…

Ne ihtiyarlık…

Dünya…

Adreslerin her ân değiştiği bir adres…

* * *

MUSAHEBE/MUHASEBE YA DA SOBE SOBE:

Sakin bir sonbahar… Hafif yağmur… Rüzgârlar yol yapmış içimde… Bir sığınak arar gibiyim. Bütün mevsimler içime toplanmış. Avcuma alıyorum dünyayı. Bir de… dünya, dünyaya sığmıyor!

Sonbahar…

Sus-muş gibi kâinat…

Yorgun bir kuş gibi ruhum…

Ne zaman bahar olurum?

* * *

SIKINTILI CANLARA:

Canınız mı sıkılıyor; sıkılmasın; bildiğim kolay ve rahat/latıcı yollardan söyleyeyim; belki işe yarar: Ara sıra hasta/ne, hapishane, mezarlık ziyaretleri gibi… Başka yollar da var elbet. Birkaç ipucu olsun!

Canı sıkılan ilk siz değilsiniz ki… Bir de can sıkmakla iş halloluyor mu ki!

* * *

AYNA/SIZDI:

Bir ayna olsaydın aaah;

Saklanmasaydın!

Huzur; ayna/da…

Huzur/u görür!

…ve zaman…

Titriyor aynalar/da…

Düşüyor fotoğraflara.

* * *

HER SİLAH; KAÇ AH:

“Küreseleşme…” dedikleri; “körleşme…” imiş meğer! Dünyanın gözü; “dünyayı” görmüyor. Para, beton, silah… ve masumların ahı… Yanlış mı tutuyorum aynayı, fotoğrafı?

* * *

GÖZ SÖZLERİ:

Gözlerin her dem baharı söyler.

Gözlerin her dem çocuk…

* * *

ÇAĞRI:

Lütfen danışmaya… kalbinize yani…Aklımızla buralara geldik; gele gele. Sıra, kalbin de kapısını çalmada… Tek kefeli terazi mi olur! Ve… “işini” azalt ki yaşamak çoğalsın. Ve çok çağrı var.

Dünya bin türlü çağırıyor;

Ne zaman gitsem başı kalabalık;

Kendime dönüyorum!

Haşiye: Kalbimize hicret edemiyorsak… daha nereye ki yolculuk!

* * *

ANLAMAK GEÇLİĞİ:

Anladım ki hayat kısaymış!

Anladım ki diploma sevdası abartılmış!

Anladım ki oyun içinde oyunlara atmışlar beni!

Anladım ki zalimler haksızlığa doymuyor!

Anladım ki gürültüye, gevezeliğe boğuyorlar huzuru!

Anladım ki şiirin, estetiğin düşmanı çok!

Anladım ki yalancıları anlayıncaya kadar ömür epey yol alıyor!

Anladım ki “anlamak” kolay değil!

* * *

ES:

Bir “es” sükûnetinde yaşa hayatı;

Es geçme!

* * *

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*