Donanımlı ve Allah yolunda bir gençlik…

Gençlik, ömrün en enerjik ve verimli çağı. Bu dönemde yapılacak faaliyetler hayatın kalan kısmını doğrudan etkileyecek. Ebedî gençliği kazanmamız da bu dönemde yapacağımız çalışmalara bağlı. Ülkemizin, milletimizin hatta bütün insanlığın istikbali gençlerimizin içinde bulundukları durum ile yakından alâkalı. Onun için bu dönem hem dünyevî hem uhrevî bakımdan çok iyi değerlendirilmeli.

Biz de gençlerimizin bu dönemi nasıl değerlendirdiklerini merak ettik ve onlara dünyevî-uhrevî ne tür faaliyetlerde bulunduklarını, faaliyetleri esnasında ya da hedeflerine giderken onları en çok motive eden ve engelleyen şeylerin neler olduğunu sorduk.

İşte cevaplar:

Mahmut Cemal Çakır / İstanbul Üniversitesi, Gazetecilik, 2. Sınıf öğrencisi

Ben hayatımın bu dönemini verimli geçirebilmek adına yaptığım faaliyetlerde elimden geldiğince kendime ve başkalarına faydalı olabilmeyi hedefliyorum. Dünyevî faaliyetlere örnek verecek olursam; ben bir gazetecilik öğrencisi olarak fırsat bulduğum zamanlarda ilgimi çeken bazı İngilizce haberleri Türkçeye çeviriyorum. Bu sayede hem yabancı dilimi bir nebze de olsa geliştiriyorum hem de bununla birlikte daha fazla haber okumuş oluyorum.

Uhrevî olarak ise tefekkür etmek çok hoşuma gidiyor. Bana göre her insanın düşünmesi gereken fakat maalesef pek çoğunun düşünmediği şeyleri düşünmek, sorulara cevap aramak ve cevap bulmak insanın hem inancını diri tutuyor hem de çevresine karşı daha duyarlı olmasını sağlıyor. Elimden geldiği kadarıyla Allah’a verdiği nimetler için şükrediyorum. Bunların dışında Kur’ân-ı Kerîm okumak bana huzur veriyor. Uzun bir süredir okumadığım için çok yavaş ve bazen hatalı okuyorum, inşaallah bundan sonra düzenli okumalar yaparak okuyuşumu düzeltmeyi hedefliyorum.

Beni en çok motive eden şeylerden bahsedecek olursam; ilk olarak bana insanlığın halen daha ölmediğini gösteren yardımsever insanların varlığından söz etmem gerekir. Çevremde bulunan ve sosyal medyada rastladığım bu insanların, yardıma muhtaç kişilerin problemlerini sanki kendi problemleriymiş gibi büyük bir ciddiyetle çözmeye gayret ettiklerini gördüğüm zaman oldukça motive oluyorum. Bu aynı zamanda kendimi “Peki, benim insanlara ne gibi bir yardımım dokunabilir?” şeklinde sorgulamamı sağlıyor.

Beni en çok engelleyen şeylerin başında ise boş vaktimi kötü değerlendirişim geliyor. Bazen lüzumsuz işler beni yararlı işler yapmaktan alıkoyuyor. Sosyal medyada vakit harcamak, bilgisayar oyunu oynamak, dizi-film izlemek gibi aktiviteler beni sınavlarıma güzel bir şekilde çalışmaktan veya uhrevî olarak faydalı bir iş yapmaktan uzak tutabiliyor.

Sezen Sezer / Medipol Üniversitesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı, hazırlık sınıfı öğrencisi

İbadetler vesaire dışında genellikle kitap okuyorum. Sadece roman değil, yazarını tanıdığım ya da en azından genellikle tanıdığım, beni güzel yönlendirebileceğine ve kaynaklarının sağlam olduğuna inandığım düşünce/deneme kitaplarından da okuyorum. Onun dışında azıcık da olsa Risale okumaya çalışıyorum ve özellikle şu an Ramazan olduğu için ayrı bir özenle Kur’an. Maalesef her gün düzenli olarak okuma alışkanlığı edinemedim henüz, ama önemini biliyorum. Bu aralar gönüllülük faaliyeti gibi bir etkinliğe katılmayı düşünüyorum. Aklımda birkaç yer var, inşaallah uygun bir yer nasip olur hayırlısıyla. Geçen gün, katıldığım bir etkinlikte Allah’ın rızası için bir şeyler yapmaya çalışan, gözleri ışıl ışıl genç Müslümanlar ile tanışmanın beni motive ettiğini ve heyecanlandırdığını fark ettim.

Tabii ki insan her zaman bir şeyler yapmak için motive olamıyor. Hatta belki de çoğu zaman motivasyon, bir şeyler yapmaya başladıktan sonra geliyor. Ve belki de beni motive eden şeylerden çok, her zaman yolda olmaya, bir şeyler okumaya, düşünmeye ve tefekkür etmeye zorlayan, bir anlamda itekleyen birçok şey oluyor. “Heeh ben artık oldum.” diyemediğimi, hatta belki de diyemeyeceğimi bildiğim için bir şeyler yapmak zorunda olduğumu, özellikle de bu çağda dünya başka kutuplara çağırırken ilmin, hakikati bilebilmenin, onun için bir şeyler yapabilmenin önemini iliklerimize kadar hissedebiliyoruz bazen.

Beni genelde engelleyen şeylerden bahsedecek olursam, sanırım sosyal medya. Dopamin mevzusu, her şeyi bir tıkla halledebiliyor olmanın getirebileceği üşengeçlik vs. dışında da sürekli başkalarının ne düşündüğüne, ne yaptığına bakmak, insanın başını döndürüyor. Üstelik bilen bilmeyen herkesin bir şeyler söylediği platformlarda dolaşıyorsak kalp yoruluyor, boğuluyor. Hâlbuki onun yerine güzel kitaplar okusak, Kur’ân’ı anlamaya çalışsak, bilen insanlarla muhabbet etsek daha sağlıklı bir iletişim hâlinde olabiliriz. Bu soruyu bana sorarak kendimle tekrar bir hesaplaşmama, eksikliğimi fark etmeme sebep olduğunuz için de ayrıca teşekkür ederim.

Mehmet Tekinalp / Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, 1. Sınıf Öğrencisi

Öncelikle hayatımızın bu kıymetli dönemlerinde, dünyaya gönderilme amacımızı unutmadan yaşama gayreti içerisindeyiz. Allah’ın rızasını kazanmak maksadıyla Onun emrettiği şeyleri yapmaya, nehyettiği şeylerden kaçmaya çalışıyoruz. Ahiret hayatı ile dünya hayatı arasında ayrılmaz bir bağ bulunmaktadır. Zira dünya hayatı ahiret hayatının tarlası hükmündedir. Yani dünyada yaptığımız ameller bizlere, ahirette ödül ya da ceza olarak geri dönecektir. Bu sebeple dünya hayatımızın bu gençlik safhasına, hem ihtiyarlıkta hem ahirette güzel meyveler verecek tohumlar ekmeye çalışıyoruz. Bu amaç doğrultusunda, Cenab-ı Allah’ın emrettiği farzları yerine getirip, bol bol Risale-i Nur’dan dersleri takip ediyorum. Fırsat buldukça Kur’ân-ı Kerîm okuyup, yeni sûreler ezberliyorum. İnternet üzerinden yayınlanan dinî içerikleri takip etmeye çalışıyorum ve öğrendiğim yeni bilgileri etrafımda yakın hissettiğim insanlar ile paylaşıyorum. Bir Müslümanın öğrendiği yeni bilgileri kardeşleri ile paylaşmasını çok önemli görüyorum. Ayrıca deccaliyet fitneleriyle ve dehşetli günahlarla ve savletli bid’alar ile dolu asrımızın bu belâlarından uzak durmaya elimden geldiğince gayret gösteriyorum.

Hayatımızın büyük bir kısmı okula gitmek ve ders çalışmakla geçiyor. Sınavlar ve endişe-i istikbal telaşı zaman zaman insanı yorabiliyor. Yeni insanlar tanımak yeni arkadaşlar edinmek bu stresi bir nebze azaltabiliyor. Yeni bir şeyler öğrenme heyecanı beni ciddî anlamda motive ediyor fakat bu motivasyonu koruyamadığım zamanlar da oluyor. Mesela yeni bir dil öğrenmeye niyet ettiğimde, kendileri böyle bir çaba içerisinde olmayan insanlar tarafından şevk kırıcı sözlere muhatap oluyorum. Bu durum motivasyonumu zedeleyebiliyor. Bunun tam aksine, etrafımızda bizi destekleyen ve bizlere yardımcı olan dostların olduğu yerde ise başarı kaçınılmaz olur ve böyle dostların varlığı da beni motive eden etkenler arasında.

Ayşenur Sağun / Dil ve Konuşma Terapisi, 1. Sınıf öğrencisi, Ankara

Üniversite döneminde dersler, aileden ayrılış ve artan sorumluluklar ile birlikte hayatımı çok daha hareketli ve dolu yaşamaya başladım. Bu hareketlilik beni, kendimi gözden geçirmeye sevk etti.

Ahiretim, hayallerim ve hedeflerim için yaşadığım bu dönem çok kıymetli. Gençlik başlı başına bir hazine ve Rabbim bana, her gün, altın değerinde yirmi dört saat bahşetmiş. Bu yirmi dört saatte hem uhrevî kazancım hem de hedef ve hayallerim için neler yapabileceğimi düşündüm. Hayatımın en güzel dönemlerini, yirmili yaşlarımı, nasıl daha verimli geçirebilirim?

Zamanı etkin kullanmak, daha verimli olmak adına önemlidir. Bunun için erken yatıp erken kalkmaya çalışıyorum. Güne sabah namazı ile erkenden başladığımda o gün daha bereketli oluyor, kendime daha fazla vakit ayırabiliyorum. Haftamı planlamak ve sorumluluklarımı not etmek de vaktimi daha sağlıklı kullanmak için bana yardımcı oluyor.

Günümün bir kısmını Kur’ân ve Risale okuyarak geçiriyorum. Zihnin en dinç döneminde hakikatlerle meşgul olmak çok kıymetli. Bununla beraber elimden geldikçe zikir ve dua hâlinde bulunmak, beni malayani işlerle uğraşmaktan men ediyor. Rabbimi anmak ve her an Onun huzurunda olduğumu bilmek; kendime, olaylara bakış şeklimi değiştiriyor.

Günde 10 dakika dahi olsa kitap okumaya çalışıyorum. Akademik gelişim için okuduğum bölümle ilgili makale taramaları, kitap ve kaynak incelemeleri yapıyorum.

Günlük hayatta dinlenmek istediğimiz, motivasyona ihtiyaç duyduğumuz zamanlar olur. Temiz hava almak, bulunduğum şehri keşfetmek, fotoğraf çekmek için yürüyüşe çıkmak veya müze/sergi gezmek zihnimi dinlendiriyor. Eskilerin, şehrin deneyimlerini görmek, düşüncelerini anlamaya çalışmak, tarihle iç içe olmak bence bana bir şeyler katıyor. Ayrıca sıla-i rahim yapmak, vakit buldukça akraba ve büyükleri ziyaret etmek çok değerli. Onların sohbetlerini dinlemek, hayır dualarını almak beni mutlu ediyor.

Hayallerimi ve hedeflerimi görmek, onlar adına bir şeyler gerçekleştirmek ise en büyük motivasyonum. Hedef yolunda attığım her bir adım bir sonraki adım için en büyük teşvik edici oluyor.

Mehmet Yasin İriboz / Katip Çelebi Üniversitesi, İzmir

Hayatımızın en verimli yılları gençlik yıllarımızın da uhrevî dünyevî bir çok hayale veyahut hedefe sahip abilerimiz kardeşlerimiz var. Ben de onlardan biriyim. Üstadın hem din ilimlerinin hem fen ilimlerinin okutulmasını istediği eğitim sisteminin tam içindeyim. Kendimi tanıtmam gerekirse İzmir’de Katip Çelebi Üniversitesinde Elektrik Elektronik Mühendisliği
3. sınıf öğrencisiyim. Aynı zamanda ikinci üniversitem olan dershanemde bu yılla beraber 6. senem. Lise 3. sınıfta başlayan dershane hayatım bugüne kadar devam etti. Geldiğim bugünde geriye bakınca, dershane hayatının bana oldukça fazla etkisi oldu.

Dünyevî ve uhrevî birçok hedefimin şekillenmesinde öncü oldu. Dünyevî hedefim olarak bölümümü bitirip saygı değer bir şirkette mühendis olmak ve vatanıma milletime fayda sağlamak istiyorum. Daha sonraki zamanlarda kendi yenilenebilir enerji şirketimi kurup bu alanda ilerlemek istiyorum. Bunun için tabiiki 20’li yaşlarımı oldukça verimli geçirmem gerekiyor. Bunun farkındayım ama insanın nefsi gerçekten onun düşmanı, tembellik damarıyla ve yeis ile insanı gerçekten zor durumda bırakıyor. Bir tavsiye verecek olursam da dershanedeki muhabbetler çok tatlıdır, yapmasınlar demiyorum fakat fazla kaçırmasınlar, çünkü geçen zamanı gerçekten anlamıyoruz.

Dünyevî hedefler aslında biraz oyalanma, aklı meşgul etmektir. Ayet-i kerîmede de buyurulduğu gibi ‘Bu dünya hayatı hakikatte sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir.’ Bunları söylüyorum çünkü dünyevî hedeflerimizde bu ölçüyü kaçırmamamızın gerektiğini düşünüyorum. Özellikle anne babaya burada çok görev düşüyor. Namaz kılmayan bir çocuğa bir okul dersinden kaldığı kadar kızarsak ikisini aynı kefeye koyar; tabiî ki yanlış yapınca uyarılacak fakat hangisinin daha önemli olduğunu öncelikle ailelerin hissettirmesi gerekiyor ve unutmayalım kim ihlâsla ne isterse Allah onu verir.

Hizmetteki hedeflerimize gelirsek, öncelikle yazıyı yazarken bile buraya gelmek için can atıyordum çünkü dershanedeki arkadaşlarla oturup çok güzel fikirler elde ediyoruz ama uygulamada biraz bocalıyoruz. Hizmetin en güzeli insanlara gidip vaaz vermek değil de bence onlara örnek teşkil etmek, zaten “z kuşağı” denilen nesilde kimse nasihat dinlemek istemiyor, söyleseniz bile ona etkili olmayacaktır. Bunun için bence kişi kendini düzeltmeli, Üstadın “Kendi nefsini terbiye etmeyen başkasının nefsini terbiye edemez” düsturunu hayatının merkezine koymalıdır.

Röportaj:

Kübra ÜNÜVAR
Emine Sultan ÇAKIR
Abdülbasir ŞEKER
İsmail LALE

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*