Serseri serbest stilim

Bugün birçok başörtülü bacımın yapmaktan çekindiği bir şeyi yaptım ve Kadıköy’e gittim. Önce tedirgin olmakta haklı olduklarını düşündüm. Sanki geçtiğiniz her yerde insanlar başını çevirip siz gözden kaybolana kadar takip ediyorlarmış gibi hissediyorsunuz.

Sanki, “Sen ezik, kimsin de bu cool mekâna geliyorsun! Bak bak, başörtüsünden de utanmıyor hiç, yobaz” derlermiş gibi geliyor bakışları insana. Sonra böyle düşünmekten vazgeçtim. Ya çünkü, bu özgüven eksikliğidir yani. Kime ne, ben ne düşünüyorsam, ne giyiyorsam… Zaten sonradan fark ettim ki, bana bakmaları 1.50 boylarında bir kapüşonlu montun yürüyor olmasındanmış. He bir de siyah eteğin altına açık lacivert bir çorap giymiştim. “Kim bu rüküş” diye de bakıyor olabilirler, ama buna da: “who cares bro”, bu da benim serseri serbest stilim işte. Ben senin yeşil saçlarına bakıyo muyum? Bakıyorum.

Velhasıl, tüm Kadıköy halkının başörtülülere laf attığı, kötü kötü baktığı falan yok. Çünkü başörtülüler artık onların bacısı. Çünkü başörtülü olmak ve tesettürlü olmak; ikisi farklı şeyler.

Ay, ama beni asıl şoklara sokan, otobüsteki o hâl ve hareketlerdi.
——
Genç: Buyrun lütfen oturun Bayım.

İhtiyar: Aa rica ediyorum zahmet etme.

Genç: Olur mu hiç öyle şey, lütfen siz oturun.

İhtiyar: Peki, o zaman, ben ineceğim zaman sana yer vereceğim.

——

İhtiyar: Hanımefendi buraya geçin.

Hanımefendi: Lütfen, ben ayakta dururum siz oturun.

İhtiyar: Aa hatırım kalır lütfen oturun, keyfinize bakın. Dinlene dinlene gidersiniz.

Hanımefendi: Çok teşekkür ederim. Ama çocuklu bayan var, belki o oturmak ister.

Siz geçin bayan çocuğunuz var.

Çocuklu Bayan: Yok yok sağol şekerim, sen otur, biz zaten çok yakında ineceğiz.

——

X: Pardon şuraya nasıl gidebilirim?

Y: Şimdi şu şu durağa kadar bu otobüsle devam edin, ondan sonra blah blah blah…

X: Çok teşekkür ederim, sağolun.

Y: Bak, ama anladın mı, şurdan şurdan, şöyle şöyle gideceksin.

X: Evet evet, çok iyi anladım.

—–

Allah’ım size anlatamam kibarlıktan, saygıdan, insan sevgisinden, dünya barışından nasıl kırılıyorlar. Resmen herkes birbirine yer vere vere köşe kapmaca oynadılar inene kadar. He tabiî, ben yine ıslak köpek yavrusu gibi ayakta onları izledim. Ama olsundu. Dünyada böyle insanların da var olduğunu bilmek güzeldi. Tabiî ben güzele güzel demem, başörtülü bacıma yer vermedikçe. Halbüse bak Üsküdar’da, otobüsün kapısı açılır açılmaz ayakta kalıyorsun. Yav ben en öndeydim, ne ara buraya geldim diyene kadar otobüste yer kalmıyor. Neden böyle oluyor? Kadıköydekiler bir şeyler ispatlamak istedikleri için rol mü yapıyorlar, yoksa doğaları mı böyle? Üsküdar fazla mı “home sweet home”, yoksa bu rahatlık bencillikten mi geliyor?
Ayahta mı duramıyom?

Niye mi verdi beş milyonu?

Yav bi git işine, dört kere hacca gittim geldim sor dayıya!

 

137

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*