2018 Aralık – Haber Yorum

37. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı

“37. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı”, 10-18 Kasım tarihleri arasında “Hayatı Edebiyatla Kuşatmak” ana temasıyla TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. 9 gün süren fuarda söyleşi, panel, şiir dinletisi ve çocuk faaliyetleri gibi çeşitli etkinlikler yapıldı. Fuarda, Yeni Asya Neşriyat da yerini alarak, “Bediüzzaman ve Risale-i Nur”u ön plana çıkardı. Can Kardeş dergisi Yayın Koordinatörü Demirhan Kadıoğlu, kitaplarını imzalatmaya gelen çocuklarla sohbet ederek karikatürlerini çizdi.
Fuar boyunca Yeni Asya Neşriyat yazarlarından Kâzım Güleçyüz, Latif Salihoğlu, Mehmet Ali Kaya, Faruk Çakır, Yasemin Güleçyüz, Rifat Okyay, İslâm Yaşar, İsmail Tezer, Hayreddin Ekmen, Ali Ferşadoğlu, İbrahim Özdabak, ve Zeynep Çakır da okurlarla buluşup kitaplarını imzaladı.

Yeni Asya Neşriyat’ta görevli olan gençler ise fuar izlenimleri şöyle aktardı:

Zeynel Abidin Borazan: Öncelikle fuardaki standımızda görevli olarak yer almaktan kıvanç duyduğumu belirtmeliyim. Zira insanlarla iletişime geçmek ve ufak da olsa kıyısından köşesinden onların ilgi ve alâkalarına binaen bir şeyler paylaşıp, onların yüzlerindeki tebessümleri görmek beni ziyadesiyle memnun etti. Ve Elhamdülillah birçok olumlu dönüşler aldık.

Murat Ercan: Yeni Asya olarak her sene imkânlar el verdikçe Türkiye’nin dört bir yanındaki fuarlara katılıyoruz. Uzun süredir olduğu gibi bu sonbaharda da TÜYAP’ta yerimizi aldık. Her yayınevi farklı şeyleri nazara verirken standımızda Risale-i Nur’u nazara vermemiz başlı başına muadillerinden ayıran en önemli özellik olarak göze çarpıyor.

Şule Konca: 7’den 70’e herkesin kitap bakmaya ve almaya gittiği fuarın büyük bir kısmını çocuklar oluşturuyordu ya da bu seferki izlenimim bana onu yansıttı. Öncelikle anaokulu öğrencilerini böyle farklı ve muazzam bir ortama getiren her öğretmen tebrik edilmeye değer. Farkı yayınlar, farklı ufuklar ve her yaştan okur vardı. Ben de TÜYAP’a kitap bakıp almak dışında neşriyatımıza katkı sağlamak için gittim.

Betül Boruzan: Bu yılki TÜYAP Kitap Fuarı’na katılabildiğim günlerde gördüğüm ve beni mutlu eden şeylerden biri, ne de çok kitapseverin var olmasıydı. Bavulu ile kitap almaya gelen kişilere şahit oldum. Hafta içi de fuarda olmanın farklı güzellikleri vardı. En dikkatimi çeken noktalar okulu ile fuara gelen öğrenci grupları idi. Standımıza uğrayan çocuklar oldu. Özellikle minik öğrencilerin hediye kitap, dergi, ayraç istemelerine, merakla Cevşen’i sormalarına, istekle almalarına şahit olmak çok güzeldi.

Ana dilimiz algılarımızı değiştiriyor

Berlin Humboldt Üniversitesi’nden Martin Maier ve Rasha Abdel Rahman tarafından dil ve insan üzerine bir çalışma gerçekleştirildi. Psychological Science dergisinde yayımlanan bu çalışmaya göre, insanların bazı renklendirilmiş şekilleri görüp göremeyeceklerinin, konuştukları dillerine bağlı olabileceği ileri sürüldü. Araştırmalara; Yunanca konuşan 28 kişi, Almanca konuşan 29 kişi ve Rusça konuşan 47 kişi katıldı. Gönüllülere, renkli bir arka plan üzerinde 13 farklı renkte şekil verildi. Ve gönüllülerden gri yarım dairelere bakmaları istendi. Ancak, her beş seferden birinde bir üçgen belirecekti ve araştırmacılar, katılımcıların bunu fark edip edemeyeceğini görmek istedi. Deney bittiğinde gönüllülere üçgen görüp görmedikleri soruldu. Yunanca konuşanlar koyu veya açık mavi üçgenleri fark ettiklerini belirtirken yeşil olanları görmediklerini söylediler. Almanca konuşanlar mavi ve yeşil arasında bir fark göremezken; Rusça konuşanlar, Yunanca konuşanlar gibi mavi tonlarındaki üçgenleri, yeşilin tonlarına göre daha rahat fark etmişlerdi. Araştırmacılar, ana dilimizin bilinçli olarak neyi algıladığımıza karar veren güçlerden biri olduğunu ifade ediyor.

Türkiye basına güvende geride kaldı

Oxford Üniversitesi Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü tarafından yayınlanan Dijital Haber Raporu’nun Türkiye Ek Raporu, Türkiye’de basına olan yaklaşımı ortaya koydu. 37 ülkeden 74 binin üzerinde katılımcıyla internet aracılığıyla yapılan araştırmaya Türkiye’den yaklaşık 2 bin kişi katıldı. Türkiye’deki katılımcıların yüzde 49’u basında siyasî veya reklam amaçlı uydurma haberlerle karşılaştıklarını belirtirken, bu oran diğer ülkelerde ortalama yüzde 26’da kaldı. DW haber sitesinde yer alan habere göre, Türkiye, araştırmaya katılan diğer 36 ülkeye oranla katılımcılarının siyasî görüşlerini açıklamaktan en çok çekindiği ülke sıralamasında da yüzde 65 ile birinci oldu. Raporda basına güveni etkileyen bir diğer faktör ise yaş olarak belirlendi. Özellikle 18-24 yaş arasındaki genç nüfusun basın-yayın organlarına olan güveni yüzde 28 oranında kalırken, 55 yaş üstü nüfusta bu oran yüzde 43’e kadar çıktı. Ayrıca genç nüfusta haber kaynağı olarak cep telefonu kullanımı oranı yüzde 53 olarak kaydedildi. Bu oran 55 yaş üstü grupta ise yüzde 31 olarak belirlendi.

Matematik Müzesi: Gezici Tır

Minik Eller Büyük Hayaller Sosyal Sorumluluk Platformu, çocukları geleceğe hazırlamak için matematikten kodlamaya, kültür ve sanattan eğitime kadar birçok alanda gerçekleştirdiği projelerine yenisini ekledi. Platform, Aydın’daki Tales Matematik Müzesi’nden materyal örneklerinin bulunduğu Gezici Tır’ı, Anadolu’daki çocuklarla buluşturmak üzere yola çıkardı. Gezici Tır, Anadolu’da on binlerce çocuğun matematiğin heyecanlı dünyasını keşfetmelerini sağlamayı hedefliyor. Gezici Tır’ı ziyaret eden çocuklar, matematiği uygulamalı olarak yeniden keşfediyor, atölye çalışmalarına katılarak matematiğin günlük hayatımıza olan etkilerini gözlemleme fırsatı yakalıyor. Konuyla alâkalı açıklamada bulunan Tales Matematik Müzesi Kurucusu Alp Ayaydın, “Bu projeyle amacımız 16 ilde on binlerce çocuğumuzun matematiğe dokunmasını sağlamak ve matematiğe karşı bugüne dek gelişmiş korkularının üstesinden gelmelerine yardımcı olmaktır. Ülkemizin gelecekteki Cahit Arf’larını, Aziz Sancar’larını, Einstein’larını birlikte keşfedeceğiz, onların önünü açarak ülkemize değer katmalarını sağlayacağız” dedi. Gezici Tır’ın durakları ise şu şekilde: Erzurum, Trabzon, Erzincan, Diyarbakır, Şanlıurfa, Kayseri, Adana, Konya, Ankara, Eskişehir, İstanbul ve Edirne.

“Okumak bize iyi gelecek”

İzmir Buca Belediyesi, okuma oranını artırmak için yeni bir proje geliştirdi. Şirinyer’de kurulan ve kısa sürede vatandaşlar tarafından yoğun ilgi gören Sokak Kütüphanesi projesi, Bucalıların buluşma ve okuma noktası oldu. “Okumak bize iyi gelecek” sloganıyla ilçede yaşayan vatandaşların okuma alışkanlığını artırmak için çalışan Buca Belediyesi, kentin en yoğun yerlerinden olan Şirinyer Pazaryeri girişinde kurduğu Sokak Kütüphanesi ile Bucalıların boş zamanlarını değerlendirmesine olanak sağladı. Kitapseverler, 7’den 70’e herkese hitap eden eserler barındıran kütüphaneye okudukları kitaplarını bağışlayarak, kitapların geniş kitlelere ulaşmasını sağlayabiliyor. Gençler arkadaşlarını beklerken telefon ile ilgilenmek yerine Sokak Kütüphanesi ile kitap okuma şansı yakalıyor.

“Sağlık için koş”

Dünyada kıtalararası koşulan ilk yarış olan, Türkiye’nin en geniş katılımlı Vodafone İstanbul Maratonu’nun 40.sı gerçekleşti. “Sağlık için koş” temasıyla düzenlenen Vodafone 40. İstanbul Maratonu’na 100 ülkeden 30 bin çipli sporcu katıldı. Yüz binlerce İstanbullu da Asya’dan Avrupa’ya yürüdü. runnersworldtr.com haber sitesinde yer alan habere göre, bu yıl 54 elit atletin yarıştığı 42 kilometre koşusunda erkeklerde Kenyalı atlet Felix Kimutai, kadınlarda ise Kenyalı atlet Ruth Chepngetich birinci oldu. Vodafone Türkiye CEO’su Colman Deegan, Maraton hakkında şunları söyledi: “Vodafone olarak, ticari faaliyetlerimiz kadar sosyal sorumluluklarımızı da önemsiyor ve ülkemizin sosyal ihtiyaçlarına da cevap verecek şekilde yatırımlar yapıyoruz. Bu doğrultuda, bu yıl yedinci kez Vodafone İstanbul Maratonu’nu desteklemenin mutluluğunu yaşadık. Sadece çipli koşucuların değil her kesimin Vodafone İstanbul Maratonu’na ilgisi artıyor. Bu yıl 150 binden fazla insan katıldı. Bu, İstanbulluların maratona ilgisini göstermesi bakımından önemli. Maratonda bu yıl sağlık için koştuk. Katılımcılar kendileri için küçük de olsa bir şey yaptı ve daha sağlıklı bir yaşam için koştu.”

Temiz bir çevre için pedal çevir

Yenilenebilir enerji, iklim değişikliği ve barış konusunda mesajlar vermek amacıyla güneş enerjili bisikletiyle ülkesi Fransa’dan yola çıkan 47 yaşındaki seyyah David Ligouy, dünya turu kapsamında ulaştığı Türkiye’de, birçok ilde gençlerle bir araya geldi. AA’da yer alan habere göre, David bugüne kadar bisikletiyle 8 bin kilometreyi aşkın yol katetti. David Ligouy gittiği diğer Müslüman ülkelerde, Hazreti Muhammed’in (asm) “Temizlik imandandır” sözüne dikkati çekerek, İslâmiyet’in, manevî temizliğin yanında beden ve çevre temizliğine de önem verdiğini anlattı. Ligouy temizliğin insanlık için önemini vurgulayarak şunları söyledi: “Temiz hava için bu yolculuğa başladım. Temiz enerji istiyorum ve temiz bisiklet de bunun için yapılmış. Pahalı değil, bütün herkes böyle bir bisiklet yapabilir. Bu bisikletle sonsuz bir döngü oluşturdum, yani güneş panelleriyle bunu oluşturduğum için bitmeyen bir enerji var. Temiz hava, temiz su, temiz okyanus, temiz sahil ve temiz adalar istiyoruz. Temiz bir hava için acele etmemiz gerekiyor. İslâm’da ‘temizlik imandandır’ sözü var. Temizlik bütün dünya için insanlık için önemli. Bunun için bu yola çıktım.”

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*