Taş – Mısır

Taş

O yerküresinin kabuğunu oluşturur. Onun sayesinde dağlar ayakta durur. Onun sayesinde vadiler, ovalar olur. Toprak ondan oluşur. Evler onunla yapılır, yollar ve köprüler onunla olur, canlıların elementleri ondan gelir. Topraktaki elementler ve Dünya’nın karasal coğrafyası onun sayesinde 200 milyar ton organik maddeye kaynaklık yapar.

Dünyanın merkezindeki ateşi o kaplamakta ve aynı zamanda korumaktadır. İşte taş budur. Bu taş katmanı, içinde; suyu, petrolü, doğal gazı, taş kömürünü ve madenleri barındırır. 2000 çeşit mineralden oluşmaktadır. Bunlar sanayinin de binlerce çeşit ham maddesini sağlamaktadır.

Bütün bunların yanında bir de değerli taşları, yani mücevherleri temsil eder. İşte taş budur.

Taş bunlarla da bitmez. Düşünce ve ifade etme ihtiyacımız için, insanı tarif için de bir başka kaynak olur: “Taş çatlasa, taş kesilmek, taş koymak, taş kalıplı, taş yürekli…”

“Taşın altına elini koymak”la, sorunlardan kaçan değil, çözümün parçası olan dürüst davranışları ifade ettik. “Taştan ekmeğini çıkarır” sözüyle çalışkan insanları tarif ettik. Güçlü ve kuvvetliler için “Taşı sıksa suyunu çıkarır” dedik. Birisinin yaptığı zararla canı incinince “Kuş yediği taşı bilir” dedik. Sabretmesini bilenleri “sabır taşı”yla belirledik.

Şehirlerin tahribini “Taş üstünde taş bırakmamak”la hikâye ettik. Ve hazır cevaplığı anlatabilmek için taş yine imdadımıza koştu: “Taşı gediğine koymak”.

İşte taş budur…

Mısır

Mısır bitkisi dünyada sadece Amerika Kıtası’nda vardı ve oradan dünyaya insan eliyle yayılarak bereket ve bolluğun temsilcisi oldu. Mısırın bir tanesi bin tane olabilecek bir genetik donanıma sahiptir. Taneyi oluşturan bileşenlerinde nişasta %70’ni teşkil ederken, %10 protein ve %5 de yağ bulunur. Böylece çok değerli bir gıda maddesidir. Bir mısır tohumu 3-4 ayda 2 ila 3,5 metre boyuna ulaşabilir ve bin taneye kadar ulaşan koçanıyla insanların gıda ihtiyacı ve güvenliğine kendi desteğini verir. Bunu yaparken, her bitki, tohumdan itibaren sonuna kadar yarım ton suyu kökleriyle alarak kullanır.

Bir mısır bitkisinde, bir koçan püskülü ve bir de tepe püskülü vardır. Koçan püskülleri, esasında koçan üzerindeki yumurtalıkların her birine ait dişi tepecikler olup polen avcıları gibidirler. Demek ki, püskül sayısı aynı zamanda oluşacak tane sayısını da vermektedir. Polen avcıları olarak, bir mısıra ait polen bulması için beklemektedir, aksi hâlde tohum için gerekli şart olan yumurtanın döllenmesi mümkün olmaz. Dişi tepecikte öyle bir kontrol sistemi vardır ki, gelen polenin kendisine ait olduğunu tanımak zorundadır. Bu mucizevî sistem sayesinde bitkiler kendi nesillerini verebilmektedir. Tepe püskülü bitkinin polenlerini üretir; bin kadar koçan püskülüne karşılık 2 ila 5 milyon polen üretirler. Böylece her bir koçana birkaç bin polen düşmüş olmaktadır. Bu sayede koçandaki her yumurtalıktaki yumurtalar döllenme garantisine kavuşmaktadır. Fazlalık olan polenler ise topraktaki diğer canlıların gıdası olarak kullanılmaktadır. Çünkü tabiatta hiçbir şey zâyi’ edilmez.

Mısır, insanlar tarafından çeşitli şekillerde tüketilirken bir de nişasta ve glikoz üretiminin yapıldığı büyük bir teknolojinin kurulmasında ham madde olmuştur. Bu teknoloji uygulanırken, tohumdaki yüksük şeklindeki embriyosundan da mısırözü yağı üretilir.  Bunlarla da bitmez, çünkü mısır bitkisi koçanıyla beraber biçer-döverler maharetiyle biçilip süt ve besi hayvancılığının beslenmesinin temel gıdasını teşkil eder. Tavuk çiftliklerinin de temel besi maddesidir. Herkesin yediği çok değerli gıda maddesi olan yumurta üretiminin vazgeçilmezidir. Buğday unundaki protein kaynağı olan glutene alerjisi olan insanların “çölyak” denen hastalığına karşılık ekmek ihtiyacını da mısır unu karşılamaktadır.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*