İnsanın ikinci yaratılışı ile semavatın tesviye edilişinde sevva fiili

Cenab-ı Allah “sevva fiili” ile Hz. Âdem’in yaratılışında ikinci kademeyi iki âyetle[1] ve neslinin yaratılışının anne rahminde tesviye edilişini altı âyetle[2] bildirir. Öldükten sonra tekrar yaratılışımızı yine tesviye etmek fiili ile bizlere haber verir.

Âyetler şöyledir:

“İnsan sanır mı ki kemiklerini bir araya getiremeyiz? Evet, parmaklarını (benane) tesviye etmeye (nüsevviye) kadiriz”[3] Kıyamet sonrası ikinci yaratılışımızın kabirlerimizden “çekirgeler gibi çıkacağımızı” Kamer 54/7 âyetinden öğrenmekle bu konuyla yetiniyoruz.

Şimdi Kur’ân’da adına “âlem, kâinat, sema ve semavat,” Türkçede ise “evren ve uzay” denilen en büyük varlık âlemine dönelim ve onun tesviye edilişini yine “s-v-y” kökünden türetilen “isteva” fiili ve bunu takiben 7 semanın tesviye edildiği âyetten başlayalım:

“Sümme’s-teva ile’s-semâi fesevvâhünne seb’a semavat.”[4] “Sonra semaya istiva etti, onları yedi sema olarak tesviye etti”[5]

Bu âyette geçen “isteva” ve “fesevvadaki” “sevva” aynı “s-v-y” kökünden gelmektedir. “Sümmesteva ile’s-semâi” tefsirlerde “Sonra semaya yöneldi” diye verilir. Burada Bediüzzaman’dan gelen farklı iki açıklama vardır:

Birinci olarak “Bu ifadede mecaz vardır” der ve “Hedefe kastını hasredip sağa sola bakmayanlar gibi semavatın tesviyesini irade etmiştir”[6] diye açıklar. Demek ki “isteva” Cenab-ı Hakkın sonsuz diye ifade ettiğimiz kâinatın tesviye edilmesinden önce O’nun irade alanında yer aldığını belirtmektedir.

İkinci olarak “Fesevvâhünne”deki “Fe/Fa” edatının Arapça gramerine göre iki açıklamayı şöyle getirir: Birincisi “Fe/Fa” “Tefrii” ifade etmesine göre “oluverir’in ‘Ol’ emrine” veya “kudretin taallukunun, iradenin taallukuna” veyahut da “Kazânın kadere olan terettüplerine benziyor.[7] Böylece Allah’ın “Ol deyince oluverir” gibi genel faaliyet, icra ve etkinlik tarzının olduğunu “sevva” fiili üzerinden vermektedir. Yani irade edilen, vücuda getirilmekte olup sadece bir arzu hâlinde kalmıyor demektir. Nitekim Bediüzzaman “Fe/Fa” edatının ikinci anlamı olan “takibiyet”i dikkate alarak “tesviye etmek” anlamındaki “sevva”nın kâinat çapındaki büyük ve muhteşem İlâhî etkinliğine dönüyor ve diyor ki: “Takibi ifade ettiğine göre mukadder bazı fiillere imadır.” Bunları ise kâinatın öncü maddeleri her ne ise Allah onları “Nevilere ayırdı, tanzim etti, aralarında lâzım gelen emirleri, tedbirleri yaptı, sonra yedi tabakaya tesviye etti”[8]

Demek oluyor ki sonlu olsa da büyüklüğünü ifade etmek için sonsuz denen kâinatın, yıldızların tek tek büyüklükleri, en yakın yıldızlarla ilişkileri, bulunduğu galaksideki yeri ve konumu, kendi ekseni etrafında dönmesi ve hızı, galaksi merkezi etrafındaki yörüngesinde dolanma hızı gibi detaylar tamamlandıktan sonra galaksilerdeki son durum ortaya çıkmakta ve bütün bunlarla kâinat tesviye edilmiş olmaktadır.

Böylece tesviye etmenin geçtiği konulara son olarak tekrar dönelim: Allah, Hz. Âdem’in önce Hamei mesnun[9] ve Nefsi vahide[10] denen zigot kapasitesindeki bir tek hücreyi tesviye ederek biyolojik yaratılışını iki kademe ile bitirdi ve ona üçüncü kademe olarak ruh üfleme ile yaratılması sağlandı.[11] Nesli için de tesviye yapmayı Âdem için uyguladığı tarzda icra etmektedir. Öldükten sonra tekrar yaratılırken parmaklarımıza kadar aynen iade edileceğimiz, çekirgeler gibi kabirlerimizde tesviye edilip ruhumuzla cesed birleşerek ikinci ve son kez yaratılacağımız bildirilmektedir. Yüce Yaratan insan vücudunu 100 trilyon hücreyle inşa ederken hücrelerimiz yıldızlara; sinir sistemi, sindirim sistemi, hareket sistemi, solunum ve üreme sistemleri sanki galaksilere benzemektedir. Yüce Rabbimiz; bir tek hücreden (zigot) onu çoğaltıp onları değişik görevler için değiştirip 200 çeşide çıkarıp kalıptan çıkmışcasına şekil vererek bütün bir insan vücüdunu tesviye eden Kudret; kâinattaki yıldızların şekil ve konumlarını el-Kavî ve el-Kadîr olarak uyguladığı fiziksel kanun ve kuralları ile âdeta sonsuz kâinatı tesviye etmektedir.

Dipnotlar:
1) Hicr: 29.; Sad: 72.
2) Kehf: 37.; Secde: 9.; Kıyamet: 38.; İnfitar: 7.; A’la: 2.; Şems: 7.)
3) Kıyamet: 3-4.
4) Bakara: 29.
5) Bakara: 29.
6) İşârâtü’l-İ’caz, Y.A.N., İstanbul-2020, s. 236.
7) A.g.e., s. 236.
8) A.g.e., s. 236.
9) Hicr: 26, 28, 33.
10) Nisa: 1.; Enam: 98.; A’raf: 189.
11) B. Tayran, İslâmiyetin Dilinden Yaratılış, s. 27-39, Atatürk Üniversitesi Yayınları No: 1239, 2019.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*