İnce duygular

“İnsan insan derler idi, insan nedir şimdi bildim” diyor Muhyiddin Abdal. İnsan bir damla kan, bin endişe… İnce sırlarla döşenmiş en nadide ruh parçası… İnce sırlar, ince duygular… Kaba bakış açısıyla keşfedilemeyen şeyler… “Hocam yediği önünde yemediği arkasında daha ne istiyor?” diyenlerin anlayamadığı o duygular… İnsanı hayvandan farklı kılan sırlar…

Seanslarımda en çok bu dikkatimi çekiyor, belki de bende makes bulduğunu düşündüğüm için konuşmayı sevdiğim konulardır ince duygular. Güven, sevgi, saygı, hürmet, merhamet, anlayış, adalet… Her biri öyle ince ki, dallandıra dallandıra bitiremiyoruz. Güven meselâ, “Sana güveniyorum” kelimesi o kadar mesuliyetli bir kelime ki söylerken titremek gerek. Zira, her ortamda her insanın yanında istikrarlı bir şekilde verilmeye devam edilmesi gereken bir duygudur. Bir ortamda sarsıntılı bir davranış veya bir susuş, bir korumayış, güven bağını zedeleyebilir. Telafisi edilmek yerine, “Abartıyorsun, çok hassassın” gibi cümlelerle geçiştirmek, daha da çıkmaza götürür.

Adalet meselâ; büyük oğluna, küçük kardeşine bağırıyor diye bağıran bir babanın, oğlundan ne farkı kalmıştır? Dili ile adaleti öğretirken davranışı ile bozmaktadır. Saygı meselâ; küçümsenmeyeceğinden emin olmak, fikirlerinin ilgiyle dinleneceğini bilmek, aile büyüklerinin yanında da hesaba alınmak ve sözünün tesir edeceğini bilmek… Birinde bile saygı bağı zedelendiğinde diğerlerine de güvensizlik sıçrar. Anlayış meselâ, seni anlıyorum ve önemsiyorum demekten ibaret olmuyor. Bir danışanım şöyle demişti; “Nişanlım bir davranışından rahatsız olduğumu söyler söylemez özür diliyor, bir daha olmayacak diyor. Bu güzel gibi gözükse de beni rahatsız etmeye başladı. Hem beni tatmin etmiyor özrü çünkü aynı davranışı yeniden yapıp yeniden hemen özür diliyor. Anlamıyor ki neye kızdığımı!” Dışarıdan duyan biri muhtemelen kabaca şöyle cevap verirdi: “Özür dilemiş daha ne yapsın, size de özür dilese bir dert dilemese bir dert!” Ama ince duygular öyle değil işte, bir insana hatası söylendiğinde önce bir durup düşünür, neden bunun hata olduğunu kavramaya çalışır. Belki karşıdaki eksik değerlendiriyor neden hemen özür dilesin ki? Alt sebeplerini anlamadığı için o an özür dileyip ânı kurtarıyor, başka zaman yeniden aynı davranışı sergiliyor. Bu bir süre sonra karşıdakine anlaşılmıyor hissini verir, oradan güven zedelenir, sorgulamaya başlanır. Ama asıl soruna girilemedigi için, yansıyan sorunlarla uğraşılır; neden telefonuma cevap vermedin, neden gitme dediğim kişilerle gittin, neden bana öyle baktın gibi…

Bunlar, güvenin ve yukarıda bahsettiğimiz ince duyguların zedelenmesi sonucunda ele alınamayan duyguların saçma sorunlara yansımış halidir. Saçma diyorum çünkü çoğu danışanım böyle diyor; “Saçma sapan konulardan birbirimizi tükettik…” Çünkü asıl konuya dokunmamak uğruna bu konularda savaştınız. Bazen hayatımda kendimi de saçma ve içi boş konularla uğraşırken bulduğumda hemen yakalar ve durdururum kendimi; hangi asıl meseleye dokunmuyorsun ki bunlarla uğraşıyorsun diyorum kendime. Oradan açılıyor asıl meseleler… Kaçmadığımda açılıyorlar. Asıl sorunlardan kaçıp da yansıyan saçma sorunlarla uğraşan (veya uğraştıran) kişilere acıyorum, samimi bir güveni vermemek uğruna ne bedeller ödeniyor, saygıyı temin etmemek uğruna ne yuvalar cehenneme dönüyor.

Asrın tahlilcisi Bediüzzaman Said Nursî ne güzel tarif etmiş bu incelikleri:

“Memleket dahi bir hanedir ve vatan dahi bir millî ailenin hanesidir. Eğer iman-ı âhiret bu geniş hanelerde hükmetse, birden samimi hürmet ve ciddî merhamet ve rüşvetsiz muhabbet ve muavenet ve hilesiz hizmet ve muaşeret ve riyasız ihsan ve fazilet ve enaniyetsiz büyüklük ve meziyet o hayatta inkişafa başlarlar.”

“herkesin hanesi, küçük bir dünyasıdır. Ve o hane ve aile hayatının hayatı ve saadeti ise; samimi ve ciddi ve vefadarane hürmet ve hakiki ve şefkatli ve fedakârane merhamet ile olabilir…”

Ben buradaki ifadeleri sadece evlilik bağlamında değerlendirmiyorum; arkadaş ilişkisi, ebeveyn-evlat ilişkisi, öğretmen-öğrenci ilişkisi… Hepsinde geçerli insanî bir tespit bence bu. Sizin de dikkatinizi çekti mi, yukarıdaki alıntıların temelinde şu kavramlar var; hürmet, merhamet, muhabbet, ihsan vs.. Ama bunları öyle detaylı yazmış ki… Meselâ hürmet kavramı yani saygı; samimî olacak, ciddî olacak ve vefalı şekilde olacak, yoksa o yaptığın davranış saygı değildir. Merhamet dediğin davranış; hakikî olacak, şefkatli ve fedakârane ve ciddî olacak. Yoksa gösterdiğin şey merhamet değil, lafta merhamettir. Bu sayılan kavramları bile ayrıntılı incelemek lâzım bence, ciddi ne demek? Hakiki ne demek? Enaniyetsiz büyüklük ne demektir nasıl olur, nasıl kazanılır? Rüşvetsiz sevgi ne demektir, zamanın âlimi ve gözlemcisi bunu neden vurgulamış? Yoksa bizim sevgilerimiz rüşvetli mi, ne demek o? Bize maalesef ilişkilerde bu kavramların içeriği öğretilmiyor, sanırım büyüklerimiz de bunu pek bilmiyor. Çok kabaca öğreniyoruz her şeyi, bu yüzden kaba yorumlu insanlar ortaya çıkıyor “Ben anlamam öyle alengirli kavramlardan hocam, sevdim mi harbi severim, saygı duydum mu başımın üstünde taşırım” Taşı zaten diyorum, ama ciddî ve samimî ve o diğer bahsettiğimiz kavramlarla taşı. Yoksa o yaptığın şeyi saygı ve sevgi zannetmeye devam edeceksin, ince düşünmekten ve ince duygulardan korkma.

Siz de bu kavramların eksikliğini hayatınızda yansıyan sorun şeklinde fark ediyorsanız sevgili okur, neden bir bilenle veya uzmanla görüşmüyorsunuz? Bu kavramları keşfedip kendinizi anlamak için sizi ne durduruyor? Yeniden doğmuş gibi olacaksınız, hayata yeniden gözünüzü açacaksınız emin olun. Kendimden biliyorum. Dışarıda Asr-ı Saadet yaşanmasa da, içinizde Asr-ı Saadeti yaşıyorsunuz bu kavramlarla. İnsan olmak nedir, o zaman anlayacaksınız, bir ömür anlamaya devam edeceksiniz..

İnsan, insan derler idi
İnsan nedir şimdi bildim
Can candeyu söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim.

Kendisinde buldu bulan
Bulmadı taşrada kalan
Canların kalbinde olan
İnanç nedir şimdi bildim.

1 Yorum

  1. Son derece güzel bir yazı olmuş emeği geçenlerden Allah razı olsun. Okuyup, anlayıp hayatımıza geçirmeyi Rabbim cümlemize nasip eylesin.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*