Empati mi yapıyoruz, sempati mi?

Seanslarımda bazen danışanlar empati yaptıklarını söylerken çok acı çektiklerini ve olayın dışına çıkamadıklarını müşahede ediyorum. Sevdiklerinin acılarına ortak olurken büsbütün enerjisiz kaldıklarını, çok üzülürken kendilerinin teselliye muhtaç duruma düştüklerini, sevdiklerine yeterince destek olamadıklarını söylüyorlar. Bu kişiler sevdiklerinin acılarını paylaşmaktan çok memnunlar ancak “çok empatik biriyim galiba” diyerek neden çok etkilendiklerini anlamaya çalışıyorlar. Bazen de empati yapmaya çalışırken iletişimin koptuğunu, çatışmalar çıktığını ifade ediyorlar. Burada devreye giriyorum, yaptığı şey empati mi yoksa sempati mi acaba? İkisini de açıklayıp farklarını anlatmak istiyorum, zira kiminle konuşsam büyük oranda hayatında sempati yaptığını fark etmiyor.

Empati nedir?

TDK kelimeyi “Duygudaşlık” olarak tanımlıyor. Karşıdaki insanın duygularını, düşüncelerini ve hissettiklerini kendi düşüncelerinden bağımsız anlama çabasıdır. Empatide tek amaç karşı tarafı anlamaktır. Onun farklılıklarının farkında olunur. İşin içine kendi duygularını katmamak girdiği için zor kazanılan bir iletişim yeteneğidir. Zira, kendi bakış açısı olmadan karşıdaki kişiyi anlama çabası zordur.

Peki sempati nedir?

Sempati kelimesinin kökeni Yunancaya dayanmaktadır. Yunanca ‘‘syn’’ (birlikte) ve ‘‘pathos’’ (hissetmek) kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. TDK ise sempati kelimesini “sıcakkanlılık” olarak tanımlar. Karşıdaki kişiyi koruma, kollama isteğidir. O kişi iyi olsun istemektir. Karşı taraf her halükârda haklıdır, onu anlama çabası istemez.

Sempati kelimesini daha iyi anlamak için “Sempatizan” kelimesine de göz atmak gerekir. “Bir futbol takımı ya da siyasî parti sempatizanı olmak.” Sempatiden türetilen kelime taraf tutma eylemi ister. Sempatizanda olduğu gibi sempati de taraf tutmayı içerir. Karşıdaki kişinin haklı ya da haksız olduğuna bakılmaksızın yanında olmaktır. Seviniyorsa sevinmek, üzülüyorsa üzülmek ne hissediyorsa aynısını hissetmektir.

Sempati, yakın hissettiğimiz birinin duygularına ortak olup onun düştüğü karamsarlık çukuruna düşmek ise; empati de onun ihtiyacını fark edip karamsarlıktan çıkması için çare sunabilmektir.

Empati, kişiyi bilinçli bir eyleme yöneltir; anlamaya, yardım etmeye, çözüm üretmeye teşvik eder. Haklı bulması şart değildir, aynı fikirde olması gerekmez. Empati yalnızca bize benzeyenlere değil, bize benzemeyene de, farklı düşünce yapısına sahip olanlara da hissedilir. Empatiyi toplumda çok gerekli kılan kriterlerden biri de budur. Ve söz konusu başkaları olduğunda (bizim tarafımızda olmayan, bize benzemeyen diğerleri) sempatinin bazen empatiye engel olabilen bir yanı da var. Çünkü sempati kendi gibi olmayanların içinde bulunduğu farklı durumları anlamakta güçlük çeker. Pek çok önyargısı vardır, görünene göre yorum yapar, altta yatan mesajları fark etmez. Bu yüzden sempati sıkça iletişim çatışması yaşanmasına neden olabilir.

Yazar Daniel Pink; empatiyi hem profesyonel hem de bireysel başarı için gereken yeteneklerden biri olarak kabul eder. Bu sebeple de empati dijital çağ becerilerinden biridir denilebilir. Peki empatik dil nasıl elde edilir, nasıl geliştirilir? Sempatiye kaymadan empati nasıl yapılır? Empati becerimizi üzerinde çalışarak geliştirebiliriz. İlk adımı kullandığımız dili fark etmektir. Ardından empatiye engel olan yaşam tarzımızı tesbit etmektir. “Duygusal Zekâ” isimli kitabıyla tanıdığımız Daniel Goleman, empati kuramamaya neden olan engelleri aşabilmenin mümkün olduğunu, empati ile yaklaşmanın ve anlayış göstermenin öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir davranış biçimi olduğunu belirtiyor. Kitabı tavsiye ederken burada da empatik düşünce tarzını geliştiren bazı maddeleri sıralayalım:

  • Eleştirmekten vazgeçmek: Zira empati eleştirmek değildir. Eleştirmek karşıdaki kişinin duygu ve düşüncelerini anlamayı da engeller.
  • İyi dinleyici olmak: Empatide esas olan anlamaktır, anlamak için de iyi bir dinleyici olmak gerekir. Karşıdaki kişinin anlattıklarını müdahale etmeden dinlemek iletişimin de önünü açar. Karşıdakine anlaşıldığını, dinlenildiğini hissettirir. Bu tavır empati sürecinin sağlıklı yürütüldüğünün göstergesidir.
  • Soruları açık uçlu sormak: Karşıdaki kişiyi anlamak için zaman zaman soru sormak gerekir. Ancak bu sorular açık uçlu olmalıdır. 5N 1K tekniği açık uçlu sorular sormaya yardımcı olacaktır. Örnek verecek olursak, cevabı direkt ‘evet veya hayır’ olan sorular kapalı uçlu sorulardır. “Bu seni üzdü mü?” kapalı uçlu sorusu yerine “Bu sana ne hissettirdi?” sorusu karşıdakinin açılmasına imkân sağlayan açık uçlu sorulardır.
  • Anladıklarınızı karşı tarafa yansıtmak: İyi dinleyici oldunuz, açık uçlu sorular sorarak karşı tarafı anladınız. Anladıklarımızı karşı tarafa doğru şekilde yansıtmak da önemlidir.

Empatisi güçlü insanlar, daha anlayışlı, daha hoşgörülü, daha sağduyulu insanlardır. Sınırları aşmayan, farklılıkları kolay kabullenen ve diğerlerinin ihtiyaçlarını gözeten duruşlarıyla dikkat çekerler. İnsanları ve konuları yargılamadan, objektif ve tarafsız olarak ele almakta başarılıdırlar. Olaylar karşısında daha kapsayıcı tutum takınırlar. İnsanların birbirinden farklı yaratılışta olduğunu kolaylıkla kabullenirler. Sorumluluk hisleri güçlüdür, kabalıktan uzak durur, inceliğe dikkat ederler. Halden anlar, merhametli ve adil davranırlar.

Empati sahipleri, diğerlerinin duygu ve düşüncelerini hissedebilir, ihtiyaçlarını anlayabilirler. Karşılarındakinin içinde bulunduğu durum ve onları harekete geçiren etkenleri, davranışlarındaki motivasyonu kolaylıkla belirleyebilirler. Kendisi için iyi bulmadığı veya beğenmediği şeylerin başkaları için değerli olabileceğinin farkındadır. Bazı şeylerin düşündüğü gibi olmayabileceğini hesaba katar ve her konuda hüküm vermeye kalkışmaz. Karşı tarafın kendini ifade etmesine rahatlıkla izin verir.1

Bütün bu analizler sonucunda görüyoruz ki empati, sözünü çok ettiğimiz bir kavram olmasına rağmen pek uyguladığımız bir duygu değil. Bir kişiye, bir takıma ya da bir partiye sempati duyabilir, taraftarlarımızla aynı duyguları paylaşabiliriz. Ancak zor olan başkalarını, farklı olanı anlamak. İşte onun için ihtiyaç duyduğumuz şey empatidir. Hayatı daha yaşanabilir kılan şey empatidir.

Dipnot:
1) Tıklayınız.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*