Bir insan nasıl tükenmez?

Büyük küçük demeden herkesin bakış açısının zenginliğini kabul ederek ön yargısız dinler, tartar ve doğru kabul edebildiklerinin hayatına ışık tutan fenerlerden biri olmasına izin verir, yani sürekli yenilenirse tükenmek nasıl olsun ki?

Aynı su günlerce bekler ve bayatlar, içindeki mineraller şekil değiştirir veya tükenirse insan da o misal…

Kendini dışarı kapatıp “Sadece bizim bildiklerimiz doğru. Geri kalan kimsenin ne söylediklerinin, ne bildiklerinin bir önemi var” diye düşünen insanlarla rastlaştıysanız bilirsiniz. Bir de üst üste konuşmalarına denk gelirseniz düşünce sığlığına şok olursunuz. Ötekileştirdim çünkü çok şükür sayıları çok az. Onlarda ötekileştiklerini fark edip aramıza dönsünler diye…

Geçen, bir ortamda “Çok insan içine çıkmamışlar ya o yüzden” dedi birisi.

Neden açıklama yapmaya çalıştığını merak edip kulak misafiri oldum.

Bunu diyen okuma yazma bilmeyen bir teyzeydi. O an bahsedilen insanları saygısızlıkla suçluyordu karşısındaki teyze, öfkeliydi bayağı.

Diğer teyzenin hoşgörüsü, şu yüzdendir diyerek yine de bağrına basışı basbas bağrıttı cahillik denen şeyin sadece okuma yazma veya ilimle alâkalı olmadığını.

En kötü cahillik insanlıkla alâkalı olan.

Çok kolaydı şöyleler, böyleler, vay nasıl şunu yaparlar, bunu yaparlar, inanamıyorumlarla o bir saat muhabbeti yapıp dağılması..

Bahsedilen kişi yüksek yerlere gelmiş birisiydi, eşine dostuna o kişinin iyi olduğunu anlatmaya çalışırken “İyi de okumuş etmiş, bir yerlere gelmiş. Nasıl davranışlarını değiştiremez, nasıl olur bu seviye bir saygısızlık?” dendiğinde o hoşgörülü teyzenin nasıl ezildiğini görseniz “İşte çok çevreleriyle irtibat kurmamışlar ya ondan bilemedi toplulukta nasıl davranacağını” diyebildi endişeli bakışlarla, onları savunamadığını düşünüp içine dert olduğunu hissettirerek…

O okumuş etmiş kişiye bu teyzeyle ilgili bir şey deseler bu kadar savunur muydu, “İşte cahil” der geçer miydi Allah bilir.

Konuşma sürerken teyzeyi ses kaydına alıp karşısındakilere dinletesim geldi, nasıl güzel savundu sizi diye.

Sonra düşündüm de onlar savunan teyzeye değil, onları saygısız bulan teyzeye takılırlarsa olaylar sarpa sarardı.

Aslında onlara saygısız diyen teyzenin yanına gidip davranışlarının yanlış olduğunu fark ettiklerini söyleyip özür dileseler, diğer teyzeye de sıkı sıkı sarılıp teşekkür etseler ne güzel olurdu yaa…

Hayali bile rahatlatıcı ve güzel.

Bu aslında olabilmeliydi.

Neyse neyse, “Dünya Cennet değil, insanlar melek değil” cümlesini söyleyerek kendimi teselli edeyim diye uğraşırken yok, içim hâlâ isyanda. Bu meleklik olacak kadar büyük bir hareket değil ki…

Ne kadar düşürüyoruz davranış seviyemizi dünyayı kabullenebilmek için.

Bak dert oldu şimdi içime.

Rabbimle konuşasım, dertleşesim geldi.

“Durdurun dünyayı inecek var!” diye seslenerek abdest almaya gidiyorum.

Ben seccademe binip bir dertlenip geleceğim. Bir de her daim hayatımıza ışık tutacak bakış açılarıyla hemhal olmak için sizi de kapsayan bir dua edeceğim.

Ay teşekkürlerinizi duyar gibiyim, şimdiden rica ederim…

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*