Merhamet yorgunluğu

Merhamet yorgunluğu, karşımızdaki kişinin acısına yoğun şekilde ve sempati yaparak (empati değil) tanıklık ederken kişide tükenmişlik duygusu oluşturmasıdır. Tükenmişlik duygusu zamanla duyarsızlaşmaya, o da suçluluk duygusuna dönüşür.

Örneğin Filistin’de yaşananları uzun ve yoğun biçimde takip ettikten sonra tükenmiş, bitkin ve olanlara karşı eskisine nazaran duyarsızlaşmış hissetmek. Duyarsızlaştığı için de suçlu hissetmek.

Genelde sağlık alanında çalışanlarda görülen bir durumken, gündemden dolayı hepimizde görülmeye başlanan merhamet yorgunluğunun belirtilerini şöyle sıralayabiliriz;

  • Kronik yorgunluk
  • Empatide azalma
  • İlgisizlik
  • Konuya dair eyleme geçememe ve bunun için de suçlu hissetme
  • Huzursuzluk, öfke, kaygı
  • Uyku ve beslenme bozuklukları
  • Muhakemenin zayıflaması
  • Aşırı duyarlılık ya da tam bir duyarsızlık hali
  • Kişisel ilişkilerde problemler…

Peki, merhamet yorgunluğuna düşmeden tepkimize ve hayatımıza devam edebilmek için neler yapabiliriz?

1- “Doomscrolling”ten kaçınmak

Türkçesiyle “Felaket Kaydırması”, sosyal medyada dehşet verici haber ve görüntüler arasında kaydırarak kaybolmaya verilen addır. Bizi çaresiz hissettirir ve bir yerden sonra istemeden de olsa vahşet görüntülerine ve haberlerine duyarsızlaşmamıza sebep olur. Hatta bir kaydırmada komik görüntü, diğerinde acı dolu bir sahne karşımıza çıkar, duygu karmaşasından tepkilerimiz zayıflar.

Gün içinde bu görüntü ve haberlere bakacağımız zaman aralığını ve bunlara ne kadar süre bakacağımızı belirlemek bu durumdan çıkmak için yardımcı olabilir.

2- Anlamı hatırlamak

Filistin meselesini (veya deprem veya bir dünya olayı) sizin için önemli kılan neydi? Neden mücadele etmenin önemli olduğunu düşünmüştünüz?

Merhamet yorgunluğu ve tükenmişlik yaşamadan önce bu meseleyi önemsemenizi sağlayan sebepleri yeniden düşünmek, sizi harekete geçiren enerji kaynağına erişmek yeniden motive olmanızı sağlayabilir. Bu mesele hangi değerlerinize dokunuyor?

Konuya dair sizi özellikle etkileyen bir görsele, videoya, müziğe ya da konuşmaya geri dönmek bu anlamda yardımcı olabilir.

3- Hikmet boyutuyla bakmak

Yaşananlar dehşet verici ve yürek parçalayıcı. Ama tüm bunların arasında bir de; din, dil, ırk ayrımı gözetmeden milyonların Filistin için sokaklara aktığı protestolar, kariyerlerini yakmayı göze alıp Filistin’e desteğini açıklayan sanatçılar, göz yaşartan dayanışmalar, evrensel olarak yaşadığımız bazı uyanışlar var. İslamofobinin düşüşe geçmesi, Siyonizme nefretin artması sonucu var. Bunu milyonlar lira harcayıp kamuoyu oluşturmaya çalışsak elde edemezdik. Ve bu sonuç Gazze’deki 3-5 gün işgalle olmayacaktı, maalesef bu derece uyuyan insanlara bu kadar uzun süre soykırım gerekti.

Her şey bize “çok fazla” geldiğinde nazarımızı bu hikmet tarafına çevirmek yardımcı olabilir.

4- Şefkatini ileri sürmemek

Üçüncü maddeyle benzer olsa da, şefkat meselesi de kıymetlidir. Allah’ın şefkatinden ileri şefkat sürmemek, O (cc) görüyorsa ve bizden yüz kat daha şefkatli ise, ihmal etmiyor mühlet veriyor demektir. Bir amacı ve gayesi var, biz buna nasıl hizmet edebiliriz dememiz gerekir. Şefkat duygusunu ileri sürmemek, tepkilerin devamlılığını korur.

5- Öz Bakıma dikkat etmek

Öz bakımımız ne kadar iyiyse strese ve merhamet yorgunluğuna karşı o kadar dirençli oluruz. İyi bir öz bakım genel olarak şunları içerir:

Dengeli ve besleyici bir yeme alışkanlığı

Düzenli egzersiz

Düzenli bir uyku rutini

Dinlenmek için vakit ayırmak

Duygularımızı ifade etmek

6- Her gün kendimizi şarj etmek

Stresle başa çıkmak için kullandığımız 6 temel kanal var. Bu dönemde bunlardan bize en iyi gelenleri mümkün olduğunca aktif kullanmak bizi tükenmişlikten korur:

İnanç ve ibadetler

Duyguları ifade etmek

Sosyal destek / etkileşim

Hayal kurma

Strateji oluşturma, plan yapma

Fiziksel aktivite

7- Elimizden gelene ve istikrarlı olmaya odaklanmak

Protestoya gitmek, boykot yapmak, dua etmek, kendimizi ve çevremizi konu hakkında bilinçlendirmeye gayret etmek, Filistinlilerin sesini yükseltmek, bazense sadece zeytinin ve limonun ülkesini aklımızda tutmak. Her biri çok kıymetli. Bazen az, bazen çok şey yapabiliriz. Kendi şartlarımızda ve hızımızda, yaptığımız şeyde istikrarlı olduğumuz müddetçe şüpheniz olmasın ki etkiliyiz.

Hepimizin duyduğu bu suçluluk duygusuna Gazzeli bir adam kulak veriyor kalplerimizi rahatlatacak ve davranışlarımıza yön verecek bir cevap iletiyor.

Sosyal medyada dolaşan bir videoda, İmam Ömer’e bir soru yöneltiliyor: “Gazze’de bu kadar acıya tanık olurken hayata nasıl devam edeceğiz? Evlenmeye devam edecek miyiz? Peki düğüne gitmek? İşe gitmek? Kutlamalar?”

Bunun üzerine İmam Ömer; “Peygamber (asm) topluma/bize büyük krizlerde bile çalışmayı öğretti” diyor.

Ardından bu videoyu Gazze’deki bir kardeşimiz izliyor ve şu cevabı iletiyor:

“Sizin bizim üzerimizdeki hakkınız; sizin mutluluğunuzla sevinmemizdir. Bizim sizin üzerinizdeki hakkımız ise sevincinizde bile bizi unutmamanızdır.”

Şükürler olsun ki bize böyle kavl-i leyyinle yön veren Gazzeli kahramanlarımız var. Rabbim onlara layık bir mücadele sergilemeyi nasib etsin.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*