Okurken güzelleşir insan

Kitap okunmayan yerlerde “tartışma/kavga” eksik olmaz!

*

Kelimeler ve iklim akraba mı ki… açınca bir kitabı mevsimlerden, mevsimlere…

*

Kitap okunmuyorsa bir yerde; daha konuşulacak ne var ki! Ve ülkemin kitapla arası açık; çok açık…

*

Dalınca gidiyorsun kitaplara;

Dönmüyorsun bir daha.

Sayfalar arasında toz duman….

Kelimeler harmanında…

Arada kuru gül yaprakları…

Kıvrılmış sayfalar yarım hayatlar gibi…

Notlar, altı çizili satırlar…

Oracıkta çıkıp gelmiş;

Orda kalmış şiirler…

Sararmış yapraklar…

…ve çokça geçmiş zaman…

*

Kitap okumadığımızda anlaşırsak… anlaşacağız demektir.

*

Öğrenmek sürgit bir şey ya… kitaplara o yüzden hep koşmak…

*

Gençlerin ellerinde kitap görünce seviniyorum. Ne okuduklarına muttali olunca; sevincim kursağımda kalıyor. Akla, kalbe, ruha seslenen kitaplardan değil çünkü çoğu. Kitap size bir şey vermiyorsa; çok şey alıyordur; en azından -yani çoğundan- vaktinizi çalıyordur.

*

Kitaplaşmayan toplumlar; kutuplaşır. Kutuplaşma “kitapsız” toplumların fotoğrafıdır.

*

İlkeleri konuşurken bile araya gürültü hâkim oluyor. Az okuduğumuzdan; fikir alışverişi yapamıyoruz. Kitaba, sanata, kültüre hep ve çok ihtiyacımız var.

*

Herkes (okul) okuyacak diye bir şart yok ki… Okumak; okul, diploma değil ki… Kendini, kâinatı, kitabı okumadıktan sonra; okumak dört duvar olursa; “dert duvar” olur, sert duvar olur, o duvarlar!

*

Şaşırtan bir şey yok; kitap okumayınca nerede olunursa; ordayız!

*

Tebrik ediyorum! Kitap okumadan yaşadığını söylüyorsun; nasıl oluyor bu iş; anlatsana! Yaşıyorsun, ha!

*

Kanunlar çıkıyor; cehalet değişmiyor. Nutuklar atılıyor; fukaralık almış başını gidiyor. Sen-ben tartışmaları uzadıkça uzuyor. İnsanlık sürünürken… apartmanlar şaha kalkmış!

Vitrinler tıka basa elbise; ruhum çırılçıplak… Ablak şaplak bir yüzü var asrın; kellim kellim lâ yenfâ… (Konuş konuş boşuna.)

*

Zaten derdimi zor anlatıyorum; bir de uzaksa karşıdaki kitaba ve kendine; bütün kelimelerim kayboluyor. Beni kelimelendir, Rabbim!

*

Kitaptan uzak kişi nereye giderse; toplum da aynı yere gider: Bin bir türlü açmaza/çıkmaza…

*

Çözüm istiyorsunuz da oturup kitap okumuyorsunuz! Nasıl olacak bu?!… İlk emir: “Oku!”

*

Apartman katları kadar; kitap rafları yükselmiyorsa; irtifa kaybediyoruz, demektir!

*

Sigara alır gibi kitap aldığımızda; dünya çok başka şeyler konuşacak.

*

Şehirler girmeseydi araya!

Gözlerimden çalmasalardı yıldızları!

Papatyalara beton içirmeselerdi!

Okullara götürmeselerdi beni!

*

Aklım yetti yeteli, gazetelerin manşeti aynı: Anarşi… terör… silah… bomba… savaş… zam… dedi ki… demiş ki…

Hani şiir… Hani estetik… Hal bu ki… (Halbuki yazmıştım; ayırdım!) mevsimler öyle söylemiyor. Sanatı görüp Sanatkârla konuşmanın ipuçlarını veriyor; durmadan.

Artık gündemi değiştirsek diyorum. Kitap gündemimizin başında olsa. Yani biraz yaşasak! Biraz farkına varsak lezzetli nefeslerimizin! Bu da kitapsız ol mu yor!

*

Kitaplar bandrollü; asansörler bandrolsüz! Ekmekler de… eğitim hepten… adalet, tıp, ticaret… siyaset… sıfır bandrol… Birazcık kitap okunmaya başladı ya; işi bandrole bağladılar; kâr, kâr…

Yazarlar mı? Yazmasın onlar da! Niye inşaatçılık yapmıyorlar da -inatçılık yapıp- kitap mitap yazıyorlar; parasız işler yapıyorlar? Bu yazarlar da bi’ tuhaf; ne inşaatın farkındalar ne de eskimeyen kaldırımları değiştirmenin…

*

Tırlar taş yerine arada bir de kitap taşısa; dünyanın rengi, ahengi bütün çocukların gözlerinden gülümser.

*

Türkiye’de bin kişiye 7 kitap düşüyormuş. Kitap, ihtiyaç sıralamasında 222. sıradaymış. Konuşacak ne kaldı; kelimemiz yok!

*

Eve geldim. Elime bir kitap aldım. Açlığımı unutmuşum! Okumanın keyfi anlatılır gibi değil. Eksiğimiz noksanımız: Okumak! Gelin; “Kitap Süreci” başlatalım, derim. Ateşin yüksek olduğu yerlere tırlarla kitap götürelim. Atalar: “Kanı, kanla yumazlar!” der. “Ateşe körükle gidilmez!” sözünü de bir yerlere yazın! İşleri, kitapsız çözmeye çalışmak; cehaletin katmerlisi değilse; ne!

*

Gözümüzü yumarak nereye kadar; kitaplar ekmeklerden çok az satılıyorsa!

*

Sorular mı çok ağır;

Dersleri mi çalışmadık;

Kan ter içinde kaldık;

Kitaplara dönelim!

*

Kitapları değil; silahları yasaklayın.

*

Kitaba, kitaba, kitaba koşacağız;

Cehaleti, fukaralığı, silahı vuracağız.

*

Neymiş?!… Kalkınmamız lâzımmış! Ne olacak ve nasıl olacak! Konuşur vaziyette okula verdiklerimiz; sus pus eve dönüyor ve de yabancı! Sadece konuşuyoruz! Günde ortalama on saniye “kitap” okumakla… nereye gidilirse oraya gideceğiz! Ülke olarak yılda kişi başına bir saat kitap okumak düşüyormuş. Ülke nereye gidiyor, sorusuna gerek kalmıyor; yerinde sayıyor; arada bir geriye gidiyor; sık sık da duruyor. Almanya yüz saati geçkin kitap okusun da… geç bakalım Almanya’yı, Japonya’yı!

*

Okurken rahatlıyorum.

Yeni bir yolculuk oluyor her kelime.

Aynaların rengi değişiyor.

Suların kokusunu duyuyorum.

Kuşlar gibi hafifliyorum.

Hayat tazeleniyor birden;

Yaşamak bu, diyorum.

Ellerimi yeniden görüyorum.

Adımı, yaşımı unutuyorum.

Okuduğum neyse anlarsınız;

O kelimeler doluyor gözlerime.

Kitaba uzakları, uzaktan tanıyorum;

Kelime yok gözlerinde!

*

Herhalde, bilmem de, birkaç dâire ve veya otomobil olacakken/alacakken kitaplar oldu/alındı. N’oldu; bilmem!

*

Kitabın tozlandığı yerde; insan-lık paslanır!

*

Kitabın konuştuğu yerde; konuşamaz “kitapsızlar!”

*

Kitaba uzaklığımız… bütün mesele!

*

Kapan(a)mayan bir açığımız var ve eğitimde hatırı sayılır 45 ülke içinde son sıralardayız. Kitapsız, kalemsiz buraya kadar…

*

Bir kitapsın sen.

Bunu bil.

Bil de bir isim ver kendine.

*

Bilmiyor bellemeyin; kitaba uzaklar hey! Kelimesizlik sizi her yerde perişan edecek. Kasanıza, kesenize de güvenmeyin. Para da güzellik de ânlık…

*

Okurken güzelleşir insan. Nerdesin ey okumak güzelliği; geel!

Mayıs ayı Keyfince Lügat sayfasını okumak için tıklayınız. 

1 Trackback / Pingback

  1. Keyf/ince Lügât | Genç Yorum

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*